Yeni
RTÜK yasası 15
Şubat 2011'de Meclis'te onaylandı ve 3
Mart 2011'de Resmi Gazete'de yürürlüğe girdi.
Yasaya göre artık bir saatte 12 dakikadan fazla reklam yayınlanamayacak ve de
ürün yerleştirme serbest olacak. Ancak henüz yönetmelik çıkmadı.
Bu nedenle de sektörde ciddi bir
kaos var. TV'lerde ne yapacaklarını bilmiyorlar çünkü 12 dakikalık reklam süresinin bile bir saate nasıl dağılacağı belli değil.
Haber kanalları ürün yerleştirme gelirlerinden yararlanamayacakları için nasıl çözüm üreteceklerini düşünüyorlar.
Tematik kanallar program sponsoru olan firmaya program tanıtımlarında atıf kalktığı için sponsorluk
fiyatlarının düşeceğinden korkuyor ve kara kara düşünüyorlar.
Diğer yandan filmlerle
reyting alan TV kanalları film arasında 30 dakikada bir reklam kuşağı açma kuralı gereği bir süre sonra "film yerine nasıl bir program yapısı" sorusuyla karşılaşıp karşılaşmayacaklarının hesabını yapıyorlar.
Çocuk kanalları ise artık kola, gazlı içecek,
cips, fast food reklamları alamayacakları için neredeyse %80'lere varan fiyat zammına hazırlanıyorlar.
Bu kaotik ortamda birçok
marka Nisan 2011'de başlayacak reklam
kampanyaları için TV'lerden fiyat istedi ve %40'a varan oranlarda CPP
fiyat artışı ile karşılaştı. Daha makul fiyatlı kanallara yönelinse de üretilecek GRP belli, bu nedenle de kısa bir süre için kampanyalarını askıya alanlar oldu.
TV'ler önümüzdeki
seçim döneminde siyasi parti TV reklamları serbest olduğu için pazarlık güçlerinin fazla olduğunu düşünüyorlar ama günün sonunda seçim bittiğinde TV reklamlarının gerçek kralı FMCG reklamverenleri ile de baş başa kalacaklarının farkındalar.
Yönetmeliğin önümüzdeki hafta çıkması ve
1 Nisan'dan itibaren yeni yasanın TV'leri etkilemesi bekleniyor ama ortada da bir şey yok! RTÜK'ün elini çabuk tutup hafta başında belirsiz konulara açıklık getirip sektörü bu kaostan kurtarması şart. Çünkü medya planlaması yapamayan reklamveren diğer mecralara da yatırımı kesmek zorunda kalıyor.
Yeni dönemde reklam sektöründe değişmesini beklediğim konular şunlar: CPP fiyatı kesinlikle yükselecek, büyük kanal-
küçük kanal algısı değişecek, reklam süreleri kısalacak 15, 20 ve en fazla 30 saniyelik reklamlar üretilecek, genel olarak kampanya planlamaları öne çekilecek, ürün yerleştirme sanat haline gelecek...
Bizi izlemeye devam edin. Önerilerimiz devam edecek...
Kaymaklı kampanyanın kaymağı...
Fi-Yapı'nın iyi bir
satış fikri olan büyük reklam kampanyası dönüyor. "Yılın En Kârlı
Yatırım Fırsatı" başlığıyla verilen reklamda "%25 Prim Garantisi"ne vurgu yapılıyor.
Reklam metninde de şöyle deniyor: "Teslim tarihi
Mayıs 2012'de ister evinize yerleşin, ister %25
prim garantisi ile değerlendirelim!"
Yani olay şu: Gittiniz Fi-
Side Premium'dan ev aldınız. Mayıs 2012'de de "Oturmayacağım, lütfen değerlendirin dediniz!" %25 primli paranız cebinizde...
Evler ortalama 200 bin liradan satılsa, reklamda kampanya 500 evle sınırlıdır deniyor, bu kampanyada minimum 100 milyon TL'lik bir değer söz konusu demektir. Eğer tüm ev sahipleri Fi-Yapı'dan "%25 garantili değerlendirme isterse" karşılanması gereken para 25 milyon TL...
Akıllı kampanya... Ancak bu kampanyayı yapabilmek için "güvenilir yani sözünün eri " marka olmak gerekiyor. Çünkü
hesap kitap bilen insanlarda "Nasıl yani? Ya primi vermezse" duygusunun oluşmaması gerekiyor. Fi-Yapı da yıllardır markasına bu nedenle yatırım yapıyor zaten. Bu nedenle "güven konusunda" sorun olacağını sanmıyorum.
Kampanya ilgi görürse sorun yok. Ama görmez ise sorunu markaya duyulan güvende değil "kaymakta" aramak lazım. Çünkü böyle güzel bir
vaat böylesine
ucuzlatıcı mizahi bir konseptle sunulmamalıydı diye düşünüyorum. Ev ucuz olabilir, yatırım getirisi vadedebilir ama bu konseptin ucuz olmasını gerektirmez.
Kampanyadaki eksiklik %25 prim garantisinin ne kadar sürede yerine getirileceğinin açıklanmaması... Bu nokta bir an önce düzeltilse iyi olur.
Kotler'in eğilimleri
Pazarlamanın babası Philip Kotler'in son kitabı Pazarlama 3.0'a sponsorluk yapıp Türkçe'ye kazandıran Sinpaş GYO Feel Good isimli dergisinde Kotler'le bir
röportaj yapmış. "Size göre 2011'in başlıca pazarlama eğilimleri neler olacak" sorusuna Kotler'in verdiği
yanıt şöyle:
Tüketici tercihlerini şekillendirmede sosyal medyanın önemi artmaya devem edecek.
Şirketler daha inovatif olmaya ilgi duymaya devam edecekler. Başlıca amaç, "Ya inovasyon ya
ölüm" olacak...
Tüketici tercihlerini etkilemede şirketin iyi müşteri hizmeti konusundaki itibarının rolü artmaya devam edecek...
Geleneksel medya ile sosyal medyayı birleştiren Bütünleşik Pazarlama İletişimi'nin kullanımı artacak.
Önemli geldi, paylaşayım dedim.
Reklametre (19 Mart-26 Mart 2011)
En iyi TV
1.Maçkolikler (
Arçelik TV)
2. Keşmekeş (
Peugeot 508)
3.Kader Kısmet (
Anadolu Emeklilik)
4.Gençliğim Geldi (TEB)
5.Türkiye'ye Değer (TTelekom)
En İyi Gazete
1.Kıskandırır (
Chevrolet)
2.Sert Dalgalar (
İş Bankası)
3.Finansın Kalbi (
Vakıfbank)
4.16/9 mutfak (Astay)
5.16/9 çocuk (Astay)
İnternet İlk Beş
1) Fanta-Stage (
Facebook)
2) Lacoste-Lacoste Live (www.lacostelive.com)
3) Axe-Axe Etkisi (Facebook)
4)
Coca Cola-Efsane 80'ler (Facebook)
5) Patos-Bir Beren'e Sormak Lazım (www.birberenesormaklazim.com)
Özgür Karaçak'tan Özgürce...
İguanalar akıllı olsun
Yetenek Sizsiniz yarışmasını kazanan Sefa'dan en çok istenen
taklit, Survivor'a katılacak en dikkat
çekici yarışmacı
Nihat Doğan. Gazetelerin internet sitelerinde boy boy ve
renk renk Nihat Doğan. İnternette geçtiğimiz hafta nereye kafanızı çevirseniz Nihat Doğan'a denk geldiniz. (FB-GS geyiklerini saymıyorum.)
Hatırlarsanız bir dönem Nihat Doğan reklam yıldızlığı da yapmış, Bolulu Hasan Usta'nın Dosido markasının yüzü olmuştu. Oynadığı film internette çokça kez izlenmişti.
Bu hafta yapılan Nihat Doğan geyiklerine şöyle bir bakarsak;
· Survivor'a katıldım, sanırım olay adada geçecek.
· Pascal 3 hafta içinde Nihat'ı mutlaka döver.
· O ada böyle felsefeci görmedi.
· Avatar'ı 9 kere izledim.
· Saygı'da sıfır hatayla oynarım.
· Nihat Doğan sakal gibidir, kestikçe daha gür çıkar.
Şimdi bu konuyu neden bu kadar yazdığımı merak etmişsinizdir.
Bugün birçok ünlünün hayranları internet üzerinde organize olarak hareket ediyorlar. Çok kalabalık fan siteleri olanlar bile var. Ama hiç birisi takipçisi olduğu ünlüyü Nihat Doğan seviyesine taşıyamıyor.
Çünkü Nihat Doğan'ın durumu virütik. Yani malzeme viral yapmaya çok uygun ve çok etkin.
Nihat Doğan'a tavsiyem bir sonraki albümünü sadece internet üzerinden tanıtmaya konsantre olsun. Hem bu yapacağı dünyada bir ilk olur hem de bakın o zaman elimizde ne kadar başarılı bir viral dağılım örneği kalacak.