NATO'nun okunmamış taslağı


Önce yayınevine... Sonra Radikal Gazetesi’ne yapılan operasyonlarla “kitap taslağına” el konuldu ve kopyaları silindi. Galiba yayınevi ve gazete baskınıyla “kitap taslağına” el konulması Cumhuriyet tarihinde bir ilk. Ne var ki 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göre el konulan ve kopyaları silinen “bir kitap taslağı” değil... Ya ne? “Örgütsel doküman”. Mahkeme, ayrıca, “taslağı elinde bulundurup teslim etmeyen herkesin örgüte yardım suçundan gözaltına alınacağını” duyurdu. Gelişmeleri hayretle izliyorum. “Örgütün” basıp halka dağıtmak istediği ama “mahkemenin” gizli kalmasına çalıştığı “örgütsel doküman “ anlayışı, mantıken kabul edilir bir çerçeveye nasıl oturur? *** Dün, gündem sadece “kitap taslağı” ile “örgütsel doküman” ikilemi arasında sıkışıp kalmamış, NATO’da sona eren komuta krizi konusunda da kafalar karışmıştı. Çünkü Ankara, NATO’nun komutayı devralmasına karşı çıkıyordu... Önceki gün ise Türkiye bir önceki tavrının tam tersine, harekâtın komuta ve kontrolünün NATO’ya devredilmesini savundu. Ve müttefik ülkeler, Libya’da uçuşa yasak bölge uygulamasıyla ilgili komutanın NATO’ya devredilmesi konusunda uzlaşma sağladı. Bu birbiriyle çelişkili iki tavır arasında ne taslağı vardı? *** “Krizin başında dışlanan ‘NATO komutası altında müdahalenin’ bugün çok da hazzedilmeden devreye sokulmasına razı olunmasının arkasında; Arap ülkelerinin desteğiyle bir BM kararı çıkarılması ama daha da mühimi Fransa’nın inisiyatifi ele alıp, Batı’nın ‘vur patlasın çal oynasın’ taktiğine başvurması yatıyor. Ankara’nın bu durum karşısındaki refleksi, ‘hiç olmazsa müdahalenin belli ilkeler etrafında çerçevesinin çizilmesini sağlamak için diretmek’ oldu. Türkiye NATO’da vetosunu işletti ve anlaşılan o ki Fransa’nın ittifakı ‘yedek güç’ yapma planını bozdu. Amerika’nın gönülsüz oyuncu pozisyonunda geri planda kalmayı arzulayan tavrı karşısında, Libya’ya yönelik kaçınılmaz müdahale, Fransa’nın ‘tekelinden’ alınıp NATO çerçevesine oturtuldu...” *** Dışişleri kaynaklarına yakın yorumlarla birlikte “akıl karıştıran” farklılığı halkımızın nasıl yorumladığına baktım. İnternet sitelerinde şunlara rastladım: “İktidar, ABD’nin sadece emir ve direktiflerini yerine getiren bir mekanizma haline dönüşmüş.” “Başbakanımızın ve Ahmet Davutoğlu’nun siyasi zekâsına yetişemezsiniz aklınız almaz. Dine karşı tavır almış içimizdeki laik Fransızlar bu manevraları anlayamaz.” “Olan ne kısaca özetleyeyim: Amerika Müslümanların gözünde işgalci duruma düşmek istemediğinden Fransa’yı öne sürdü ama yine de işin içinde olduğu anlaşılınca geri çekilmek zorunda kaldı. Türkiye NATO müdahalesini istemiyordu ama Amerika kendi durumunu kurtarmak için bastırdı ve Türkiye’ye vetosunu geri çektirdi. Başka da bir gerçek yok.” *** Bu zigzaglı çalkantılar sırasında ABD’nin arzusu hilafına bir durum var mı, onu da araştırdım... Amerika’nın memnun olduğunu okudum. Çünkü Koalisyon harekâtının liderliğini üstlenen Amerika Birleşik Devletleri, ilk günlerden itibaren bu görevi kısa sürede devretmek istediğini açıklamıştı. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, NATO’nun komutayı devralma konusunda karara varmış olmasından memnuniyet duyduklarını söyledi. Anladım ki biz Fransızlarla atışırken, en çok ABD sevinmiş... İlk baştaki NATO’ya karşı “örgütsel” karşı çıkış, finalde uluslararası sisteme uyumlu bir “taslağa” dönüşmüş... *** Türkiye’m... “Kitap taslağı” ile “örgütsel doküman” uçurumu kadar... Başlangıç ile final arasında da küçük ve büyük slalomlar yaşayan tutarsız ve ilkesiz ülkem... Ne zaman çizgi gibi düz ve cam gibi saydam olacaksın?
<< Önceki Haber NATO'nun okunmamış taslağı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER