Oda TV ile işbirliği yapıldı mı?


Ahmet Şık, "İmamın Ordusu" adlı kitabının yegâne nüshasının kendisinde olduğunu ve taslağı, yalnız avukatına gönderdiğini söylemişti. "Kitap Oda TV'ye nasıl gitti, bilmiyorum. Tek nüshası bende ve avukatımda" diyordu. Hatta bir virüsle gönderilmiş olma ihtimali üzerinde duruyordu. Kitabı Oda TV'ye göndermek elbette suç değil. Hatta, Soner Yalçın'la işbirliği yaparak, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un da dahil olduğu bir kadro ile, Fethullah Gülen'i karalama operasyonu gerçekleşebilir. Gülen, yasalar çerçevesinde hakkını arar. Ama kitabın böyle bir tertibin parçası olup olmadığını bilmek de bizim hakkımız. Zira, Emre Uslu'nun Taraf'ta çıkan iki yazısından anlaşıldığına göre, Oda TV'de, 189 sayfalık bir taslak ele geçirilmiş. Bu taslak, 17 Aralık'ta son defa kaydedilmiş ve üzerine notlar yazılmış. Meselâ, "Cemaatçiler en çok İstihbarat alanında örgütlendiler. İstihbarat Daire Başkanlığı en önemli mevki idi. Bunun meyvalarını da Ergenekon döneminde topladılar. Bunu konuşalım Sabri Beyle; yorumunu alalım. Hatta buraya kadar ve bundan sonra yazacağımız tüm notlar ve sorularımızla ilgili yardım isteyelim." "Hakkında cemaat soruşturması yapıldığını bildiğimiz Emniyetçiler şimdi hangi mevkide? Terfi ettiğini söylüyorsak, bunu anlatmalıyız. Adı cemaatçi diye soruşturma dosyasına girenlerin, terfilerini yazmak elimizi güçlendirir. Aynı zamanda, cemaatin karşısında duranların başına ne geldiğini yaz. Bildiğimiz birkaç ismin dışında, bilmediklerimiz varsa öğren." Ahmet Şık, notları kendisinin kaleme aldığını söylüyor. Dediği doğru olabilir de... Ama savcı, notlarla birlikte taslağın, 17 Aralık'ta son defa Oda TV bilgisayarına kaydedildiğini tespit etmiş. Taslak, 300 sayfa olarak, şubat ayında, Ahmet Şık'ın bilgisayarına kaydediliyor. Emre Uslu'ya göre, savcı aradaki 100 sayfanın kimin tarafından, hangi bilgisayarda yazıldığını, Ahmet Şık tarafından yazıldıysa, hangi bilgisayarın kullanıldığını araştırıyor. Tekrar edelim: Buradan yola çıkarak, Ahmet Şık'ı, ya da Oda TV'yi Ergenekonculukla suçlamıyorum. Operasyonun yürütülüş biçimini de özensiz buluyorum. Ama kitabın, bir tertibin eseri olup olmadığını bilmek de bizim hakkımız. "Basın özgürlüğünü savunuyoruz" gerekçesiyle gerçeklerin üstünün örtülmesine ben şahsen razı değilim.
<< Önceki Haber Oda TV ile işbirliği yapıldı mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER