Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın
Washington ziyareti ilginç bir döneme denk düştü.
Amerika kamuoyu
Japonya depreminin yarattığı nükleer tehlikeye yoğunlaşmış durumda. Sokaktaki insanda ciddi bir korku var. Ama siyasi kamuoyu biraz daha farklı. Onlar göz ucuyla Japonya'yı izlerken içeride ciddi bir iç hesaplaşmaya hazırlanıyorlar.
Hatta 2012'da yapılacak
başkanlık seçimlerinin startının verildiği bile söylenebilir. Söylenebilir çünkü demokratlarla cumhuriyetçiler arasındaki siyasi mücadelenin, tıpkı bizdeki
Anayasa Mahkemesi gibi Yüksek Mahkeme'ye kadar gideceği söyleniyor... Cumhuriyetçiler yakında, Demokratların başta sağlık olmak üzere sosyal politikalarını, yüksek mahkemeye götürerek engellemek istiyorlar.
ABD iç siyaseti bu mücadeleye hapsolurken, AB'den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış, Ortadoğu'daki son gelişmelerin dikkatleri
Türkiye'ye çevirdiği bir dönemde ABD yetkilileriyle görüşüyor.
"Bölgesine ve Ortadoğu'ya ilham kaynağı olan Türkiye'ye
destek verin..." Devlet Bakanı Bağış'ın, ABD'deki ana sloganı buydu. Her görüşmede bu desteği istedi ama özellikle ABD
Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip
Gordon ile görüşmesinde bu istek çok daha kararlı biçimde dile getirildi. Ama sadece bu değil, bu kısa siyasi gezinin odağında üç önemli istek daha vardı:
Bir: ABD, başlangıçta olduğu gibi Türkiye'nin AB sürecine daha aktif destek vermeli.
İki: ABD'nin
Ankara Büyükelçisi Francis
Ricciardone asaleten atanmalı.
Üç: ABD-Türkiye arasındaki vize meselesi önce hafifletilmeli sonra da tamamen kaldırılmalı.
Devlet Bakanı Bağış bu görüşmelerin olumlu geçtiğini söyledi.
"Türkiye'nin AB sürecine ABD'nin aktif desteğinin sürmesini istiyoruz. Amerikalı yetkililer bazı AB
ülkelerinin bundan rahatsız olduğunu belirterek biraz mesafeli durduklarını söylüyor. Bunun değişmesini istedik. Büyükelçi meselesi de bizim için önemli. Büyükelçinin basın tutuklamaları nedeniyle yaptığı açıklama düşük yoğunluklu bir gerilim yaratsa da biz Türkiye dostu bir
büyükelçinin asaleten atanmasını istiyoruz..."
Bu iki konu önemliydi ama herkesin merak ettiği, vize meselesiydi. Acaba somut bir adım atılmış mıydı?
Devlet Bakanı Bağış'ın cevabı umut vericiydi:
"Bu vize meselesini ABD ile masaya yatırmak istedik. Onlar da bunun kriterleri olduğunu, uzun bir süreci kapsadığını, teknolojik açıdan çipli döneme geçilmesi gerektiğini Yunanistan'ın 20 yılda bu noktaya geldiğini söylediler. Biz de kriterleri yerine getirebileceğimizi söyledik, yeter ki kriterlerin ne olduğu ortaya konsun... Bu konuda iki ülke olarak çalışmaları başlattık. Bu önemli bir adım."