Japonya dünyanın üçüncü büyük ekonomisi ve 2010 yılı milli geliri piyasa
fiyatlarıyla 5.4 trilyon dolar hesaplanıyor.
Credit Suisse ekonomistlerine göre, geçen cuma günü yaşanan 9.0 büyüklüğündeki
depremin bu dev ekonomiye maliyeti 15 trilyon yen, yani yaklaşık 183 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bu miktarda bir
hasar, Japon milli gelirinin 3.3'üne denk geliyor.
Japonya'da 1995'de yaşanan 6.8 büyüklüğündeki Kobe depreminde de 100 milyar dolarlık hasar meydana gelmişti. Ve Kobe depreminin hasarı da gene milli gelirin yüzde 3'ü kadardı.
Peki bundan sonra bu felaketin Japon ekonomisi için yarattığı en büyük risk nedir?
Dün sabah deprem ve tsunami bölgesinde yeni bir
nükleer santral patlaması yaşandı.
Nükleer santrallerin faaliyetlerinin durması, Japon ekonomisinin ihtiyacı olan elektrik üretiminin aylarca aksayabileceğini akla getiriyor ki, elektrik enerjisi arzında meydana gelecek bir sıkıntının, Japonya'nın endüstriyel üretimini çok olumsuz etkileyeceği anlaşılıyor.
Toyota,
Nissan,
Honda,
Subaru gibi büyük otomobil fabrikaları zaten üretimlerine ara verdiler. Ülkede limanlar kapandığı için otomobil ihracı ve ham madde ithalatı da durdu.
Peki bu durum sadece Japonya'yla mı sınırlı kalacak?
Küresel dünyada artık bu mümkün değil. Japonya'da otomobil üretimindeki olumsuz gelişmeler,
ülke dışındaki Japon otomobil fabrikalarını da olumsuz etkileyebilir. İşte bu nedenle Japonya depreminin dünya otomobil üretimine de olumsuz etkisi olacak.
Japonya depreminin dünya ekonomisinde büyük mali krizden sonra yaşanmakta olan toparlanmaya olan etkisine gelince…
Ekonomistlere göre,
doğal afetler
ekonomik büyüme üzerinde pozitif etki yapıyor. Çünkü devletler hasarları ortadan kaldırmak ve yeniden yapılanma için harcamalarda bulunuyorlar. Böylece ekonomik büyüme hızı yükseliyor.
Ancak Japonya depremi hassas bir döneme denk geldi. Bu yüzden bu felaket küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.
Libya ve Ortadoğu'daki devrimlerin tetiklediği yüksek petrol fiyatları, küresel
gıda fiyat artışları,
Euro Bölgesi borç krizinin yanına bir de depremin
finansal baskısı ve Japonya'nın üretiminde meydana gelecek aksamalar, dünya ekonomisinin toparlanmasını güçleştirebilir.
Gelelim Japon ekonomi yönetimininin yaşanan en büyük depremin ardından ekonomiye bakışına… Japon ekonomi yönetimi, yaşanan bu doğal afete son derece soğukkanlı yaklaştı. Borsaları kapatmadı. Japon
Merkez Bankası, hazine bonosu ve şirket bonoları alım miktarını iki katına çıkartarak 121 milyar dolara yükseltti. Ayrıca piyasalara istikrar için dün 183 milyar dolar enjekte etti. 6.8 büyüklüğündeki Kobe depreminde Nikkei endeksi yüzde 8 düşmüştü. Dün, 9.0 büyüklüğündeki depremin ardından ilk işlem gününde Nikkei endeksi yüzde 6.18 oranında değer kaybetti. Böylece Japon ekonomi yönetiminin soğukkanlı yaklaşımının olumlu etkileri piyasalara yansıdı.
Japonya'nın bir de
Türkiye açısından önemine değinmeden geçmeyelim.
Depremin yaşandığı geçen cuma günü Türkiye
Hazinesi, Japon piyasalarından 2000 yılındaki
ihraçtan sonra ilk defa yen tahvil ya da "samuray bonosu" ihracı yaptı.
Tahvillerin vadesi on yıl, faizi yüzde 1.87 ve ihraç tutarı 180 milyar yen (2.17 milyar dolar) oldu. Para, Türkiye Hazinesi hesaplarına 18
Mart 2011'de geçecek. Bu ihraç, aynı zamanda Hazine'nin uluslararası
sermaye piyasalarına tek seferde gerçekleştirilen en büyük miktarlı menkul kıymet arzı oluyor. İşte bu nedenle yaşadıkları büyük doğal felakete rağmen, Türkiye samuray bonolarına garanti veren Japon JBIJ'nın (Eximbank) katkılarını ve Japon finans piyasalarının Türkiye'ye olan güvenini unutmamak gerekiyor.