Asimilasyonun Kürtçesi, Alevicesi


Önemsediğim bir konu var. Bugün onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Asimilasyon konusu bu. Hadisenin güncelliği, Kürt ve Alevi topluluklarındaki çizgi farklılaşması ve zaman zaman gözlenen tehdit tartışmalarıyla ortaya çıkıyor. Olay, seçimler yaklaştıkça daha gerilimli hale geliyor. En son olarak Aleviler adına "Alisiz Alevilik" girişimleriyle, Kürtler cenahında ise PKK despotluğu boyutunda kamuoyuna mal oldu. Konuyu ben Aksiyon dergisindeki bir yazımda değerlendirdim. Orada şöyle bir ön değerlendirme yaptım: "Alevilik ve Kürt meselesi etrafında bir de "asimilasyon" konusunun tartışıldığı biliniyor. Her iki alanın aktivistleri, hakim yapının Aleviler'e ve Kürtler'e karşı bir asimilasyon politikası izlediği tezini işlerler ve Alevi-Kürt ideolojik-siyasal hareketleri, bu politikalara tepkiden beslenir. Doğrudur, genel ifadeyle "statüko" diye nitelediğimiz hakim yapı, başından beri, bir ideolojik muhteva adına, asimilasyon politikası izlemiştir. Ama bu politika, sırf Aleviler'e ve Kürtler'e inhisar etmemiş, bütün toplumu, yeni bir kültür potasında eritmeyi ve yeniden biçimlendirmeyi öngörmüştür. Bunun içinde, din dahil toplumun tüm kültürel dokularının yeniden tanımlanması ve o kodlar istikametinde yeniden kalıba dökülmesi projesi vardır. Denebilir ki, eğitim-kültür-hukuk-siyaset-hatta dış politika koordinatları, buna göre belirlenmiştir. Asimilasyonist bir projeye hedef olan bir sosyal birim, kendi kendisi olarak kalabilmek için önce, asimilasyonist politikaların farkına varma sonra da ona karşı yeni bir bilinç oluşturma çabasına girer. Türkiye'de, kurulu düzene karşı toplumsal muhalefetin özünde, böyle bir direnç bulunduğu, bunun siyasi oluşumları da derinden etkilediği açıktır." Bu tespitten sonra her iki toplum kesimini düşünmeye davet amacıyla "Alevilik ve Kürtlük bağlamında, asimilasyona itiraz edilirken, acaba yeni bir asimilasyonist projeye maruz kalınmakta mıdır" sorusunu soruyorum. Soru şöyle de sorulabilir: Şayet asimilasyon, "bir toplumun kendi kültür değerlerinden uzaklaştırılıp başka bir kültürle yoğrulması" anlamına geliyorsa, acaba Alevilik ve Kürtlük adına hareket edip de, bu camiayı kendi kültür değerlerinden soyutlayıp başka bir kalıba dökme girişimi var mı? Mesela, Aleviler'e yönelik operasyonla ilgili şu tespite ne dersiniz? "Alevilik üzerinde yürütülen operasyon şayet bir "Alisiz Alevilik" oluşturmaksa, Aleviliğin, İslam'la alakasını koparıp, onu bir etnik şablon haline indirgemekse, böyle bir ideolojik çizgiden yola çıkıp, bazı uluslararası odakların da katkılarıyla, Alevi toplumuna hakim olmayı ve yeni Alevi nesillere böyle bir bilinç yüklemeyi hedef alan bir odak varsa, ortada tam bir asimilasyon hareketi var demektir." Ya Kürtler ile ilgili şu tespit nasıl? "Benzeri bir operasyon, Kürtler üzerinde de PKK kanalıyla yürüyor. PKK hareketi, aslında "Kürt kimliği"ne sahip çıkmak gibi "Sureti Hak'tan" görünerek, tamamen "Kürtler'i dönüştürme" hareketi olarak tanımlanabilir. Ben, herhangi bir toplumun ırki karakterinin, evlilik vs. gibi kaynaşmalar dışında öyle kolay kolay değiştirilebileceğini düşünmüyorum ama kültür noktasında değişim, dönüşüm ve bilinç kaybı her zaman mümkündür. Cengiz Aytmatov, Gün Uzar Yüzyıl Olur romanındaki "Mankurlaştırma" tiplemesi ile bunu çok güzel anlatır. PKK hareketi, Kürtler'in Müslüman kimliği üzerinde sürdürülen bir operasyondur ve Kürt kimliği, Müslümanlık karakterinden soyutlanabildiği takdirde, bu gerçek bir asimilasyon olacaktır. PKK'lı aktörlerin, Müslüman kimlikle aralarına mesafe koymuş halleriyle, ne kadar Kürt toplumuyla ayniyet taşıdıkları sorgulanabilir bir hadisedir. PKK kadroları, en büyük terörü, Kürt toplumu üzerinde uygulayarak, zoraki bir kimlik dönüşümünü gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Ve bence, Alevilik ve Kürtlük için, şu anın en önemli duyarlılığı, bu asimilasyonist operasyon karşısında tavır geliştirme duyarlılığıdır." .... PKK ve yan kuruluşlardan, Orhan Miroğlu gibi, Muhsin Kızılkaya, Mehmet Metiner, Kemal Burkay gibi aydınlara, Şivan Perver gibi sanatçılara, Galip Ensarioğlu gibi siyasetçi ve işadamlarına, Mehmet Emin Aktar gibi hukukçu aydınlara karşı tehditler konuyor. Aydınların bu ölçüde tehdit edildiği bir vasatta, toplumun kendisini nasıl bir baskı altında hissedeceğini tahmin etmek zor değildir. Şivan Perver'in şu tespiti, benim "asimilasyon" değerlendirmemi ne kadar doğruluyor, bir kere daha düşünmek lazım: "PKK'nın tutumu beni şaşırtmadı. Kendisi dışında hiçbir görüşe hayat hakkı tanımamış, tıpkı devlet gibi her türlü farklılığı ortadan kaldırarak tekçi bir anlayışı hâkim kılmak için şiddet dahil her yolu denemiş bir partinin, kendilerine boyun eğmemiş bir sanatçı olarak beni hedef haline getirmesi şaşırtıcı değil." Bence mesele şu: Devlet asimilasyonuna hayır derken, bir iç asimilasyon projesi ile boğulmamak lazım. Ben, PKK projesini de tehlikeli buluyorum, "Alisiz Alevilik" hesabı yapan dış destekli örgütlenmelerin yürüttüğü faaliyeti de...
<< Önceki Haber Asimilasyonun Kürtçesi, Alevicesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER