Ne demişti? “
Soner Yalçın beğendiğim bir gazetecidir. Yandaşlara, beslemelere benzemez... Soyadı gibi yalçındır. Kaya gibi adamdır. Desteğimiz onun arkasında olacak.”
Kaya gibi adamın iş ve iştigal alanlarına bakınca, gazeteciden farklı bir şey görüyoruz ve Kılıçdaroğlu adına seviniyoruz.
Beslemeler ve yandaşlar “haber” saikiyle yaklaşıyorlar, dünya görüşlerine uygun yorumlar yapıyorlar, bazen Kemal Bey’i üzüyorlar; “Niçin bugün söylediğini ertesi gün inkâr ediyorsun? Niçin
Kürt ve
Alevi kimliğini gizliyorsun? Niçin Ergenekon’a kol kanat geriyorsun?” diyorlar.
Kaya gibi adam öyle mi?
Kemal Bey tereddütlerdeyken, yani “
aday olsam mı, olmasam mı?” dilemması yaşarken, Hızır gibi yetişip Hürriyet’teki köşesinde, “Tereddüt etme. Ecevit gibi ol. Adaylığını açıkla. Ecevit Kamil Kırıkoğlu’nu dinledi, İsmet Paşa’ya karşı kazandı. Sen de beni dinle, Baykal’a karşı kazan” mealinde bir
destek yazısı attı.
Bir anlamda, Kemal Bey’in “Kırıkoğlu”su oldu.
Bu destekten bir gün sonra, Kemal Bey
CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı ve kazandı.
Kaya gibi adamın desteği bununla sınırlı değildi.
Çiçeği burnunda Genel Başkana, etkisi yüzyıllara yayılacak daha sahici bir destek attı ve bir “şecere
defteri” çıkardı.
Buna göre, Kemal Bey “Kürt” ve “Alevi” değildi.
Bir Horasan ereniydi.
Büyük büyük dedeleri Horasan’dan, yani Türk illerinden yola çıkıp
Konya ve Hicaz havalisine dağılıyorlar... Sonra bir şekilde birleşiyorlar... Sonra (niyeyse) tekrar dağılıyorlar.
Tabii bu “
birleşme ve dağılmalar” en çok Kemal Kılıçdaroğlu’na yarıyor. Konya’daki birleşmede Nasrettin Hoca’nın torunu oluyor, Hicaz’daki birleşmede Seyyidlik unvanını alıyor...
Hangi “dağılmada” Dersim’e gidiyor, Dersim’de ne tür nesep sirkülasyonu yaşıyor da
Sünni ve
Türkmen kimliğinden sarfınazar ediyor?
Bu konuda bilgi yok.
Kaya gibi adam hayırlısıyla cezaevinden kurtulup araştırmalarını derinleştirirse öğreneceğiz.
Fakat anlayamadığım husus şu:
Kılıçdaroğlu’nun 12 Haziran’dan sonraki muhtemel rakiplerini (sözgelimi Baykal’ı) ekarte edecek “temas trafiği” ve “
şantaj iddiaları” neden “
kaya gibi adam”ın çevresinden neşet ediyor?
Kaya gibi adamın gazetecilikten başka işleri de mi var?
İddialar ve söylentiler üzerinden siyasi
manipülasyon yapmak, CHP’yi dizayn etmek gibi...
Kaya gibi adamın Halk TV’yi satın alarak “CHP yandaşı” gazetecilere program yaptırmak istediğini basına sızan bir mektuptan öğrenmiş ve mutlu olmuştuk...
Fakat
İklim Bayraktar kim?
Niçin Kılıçdaroğlu’yla görüştü?
Kılıçdaroğlu bu görüşmeden niçin Baykal’ı haberdar etmedi?
Büyük
balık nedir?
Büyük balığın peşinde olan
İklim Bayraktar niçin bu bilgiyi
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’yla paylaştı?
Kim kimi
taciz etti?
Kaya gibi adamın zikrettiği “varan iki” hedefini buldu mu?
Önder Sav’ın neden sesi çıkmıyor?
Muharrem İnce bu işlerin neresinde?
Bütün bu sorular, Oda TV’yle ilgili
soruşturma neticelendikten sonra cevabını bulacak ama daha önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna bir açıklama borcu var?
Kefaleti “kaya gibi adam”ın gazeteciliğine mi, başka işlerine mi?
Bir de özür borcu var:
İklim Bayraktar’a “Büyük balığı git kendi imkânlarınla getir” dediği için, hem Türk
halkından, hem Baykal’dan, hem de
Başbakan Erdoğan’dan özür dileyecek...