Yazar, Dilbilimci ve -ayıbdır söylemesi-
Ermeni Yurddaşımız Sevan Nişanyan’a şu mâlûm ve meş’ûm
Şirince Köyü’ndeki “kaçak” inşaat dolayısıyla üç yıl dört ay
hapis ve 160 lira para cezâsı verilmiş.
Ayrıca bundan böyle kamu görevlerinden menedilme
cezâsı verilmiş.
Ayrıca seçme ve seçilme hakları elinden alınmış.
Geriye kalan siyâsî hakları da ibtâl edilmiş. Artık ne kaldıysa...
Vakıf,
dernek, şirket,
kooperatif ve benzeri örgütler kurması yasaklanmış.
İzne tâbî mesleklerden herhangi birini icrâ edebilme hakkı da elinden alınmış.
Bence yerinde bir karar.
Ancak hâkim anlaşılan çekingen ve aşırı ihtiyatlı bir zât ki işi biraz gevşek tutmuş.
Aslında hazır eli değmişken Sevan Nişanyan’ın gözlerine mil çekme, sağ kolunu dirseğinden kesme, ecdâdının
mezar taşlarını söküp hayatdaki akrabâlarının boyunlarına bağlayarak onları
Yenikapı açıklarından denize atma ve mezarların üzerinden
traktör geçirme cezâlarını da vermeliydi ki değsin!
Böylece
altın bir fırsat daha hebâ edilmiş bulunuyor, yazık!
Üstelik üç yıl dört ay hapis
nedir ki?
Bir soluna
döner yarısı geçer, bir sağına döner öbür yarısı da akar gider ve hoplayıp çıkar.
Ben fotoğrafına bakdım, inatçı bir adama benziyor. Bu sonra çıkınca gider Hilton’un bitişiğindeki şu hani şey arâzîye bir gecekondu
diker, ondan sonra çıkar çıkarabilirsen.
Ben hep söylerim, bizim başımıza dâimâ bu pısırıklığımız belâ olmuşdur. Kardeşim hazır yakalamışken hiç değilse bir otuz otuzbeş yıla mahkûm et ki işe yarasın! Hadi, benim öbür dediğim cezâları vermeyi
akıl edemedin, hiç değilse buradan bin ensesine ki zararsız hâle gelsin!
Bakınız, biz vakitlice tedbîrimizi alıp o bölgedeki Sırplarla Bulgarları imhâ etseydik
başımıza şu 93 Harbi felâketi de gelmezdi!
Ama sakalımız yok ki lafımıza
kulak verilsin!
Hazır açılmışken:
Nişanyan’ın yanıbaşındaki okul ve
karakol binâları da “kaçak” statüsünde. Acabâ sayın
Hâkim Bey Millî Eğitim Bakanı ile Jandarma Kumandanı Paşa’yı da içeri alacak mı, doğrusu merakdan çatlayacağım!
YSK
Yüksek Seçim Kurulu tam
50 yıldır yılan hikâyesine dönen şu yurddışında yaşayan Türkler için konsolosluklarda
oy kullanma hakkı meselesinde gerçek çehresini ve niyetini mecbûren belli etdi. Şimdiye kadar buna,
sözkonusu Türklerden en az yüzde sekseninin bulunduğu
Almanya’nın karşı çıkması mâzereti ardına sığınıyordu. Hattâ
Tansu Çiller milletin başına bizzat tebelleş olduğu yıllarda buna karşı olduğunu açıkça söylemekden dahî
çekinmemişdi.
Ama bu sefer Alman makamları izin verince takke düşdü, kel göründü!
YSK’yı yönetenler bu Türklerden büyük çoğunluğun AK Parti’ye oy vererek bu partinin oy oranını en az üç puan arttıracağından korkuyorlar!
Başkonsolosluklarımızın bu iş için yeterli
teknik donanıma sâhib olmadıkları iddiası kuyruklu bir yalandır!
Bu temsilciliklerimiz bilhassa son beş altı yıldır son derece gelişkin teknik donanımla son derece sür’atli
hizmet veriyorlar.
Oy meselesini sol elleriyle hallederler!
Onun için kimse halkı enâyi yerine koymasın!