Yazılarını beğeni ile takip ettiğim Gülay
Göktürk dünkü yazısında, gazetecilikle il
legal örgüt faaliyetinin sınırlarıyla ilgili endişelerini izhar ediyor.
Benim daha önce
basın özgürlüğü ve suç ayrımı üzerine
kaleme aldığım iki yazımdan bazı kelimeleri
eleştiri konusu yapıyor.
Ancak bu tepkisini
hukukçu olmamasına bağlıyorum.
Öncelikle,
teknik bir konu olmakla birlikte kaçınılmaz olarak üç
kanun maddesine dikkatini çekmek isterim:
"...belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi
terör suçlusudur."
"Terör örgütüne üye olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar."
"Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek
yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır."
İlk ikisi Terörle Mücadele Kanunu'nun 2. maddesinden.
Sonuncusu TCK 220. maddeden.
Savcı soruştururken bu hükümleri gözetmek ve bunların ışığında düşünmek zorunda.
Sadece savcı değil
mahkeme de aynı şekilde.
Yukarıdaki hükümler çerçevesinde illegal örgütün illegal amaçlarıyla gazetecilik faaliyeti birleşirse veya paralellik arz ederse, savcı bunu
soruşturmak zorundadır.
Yani sizin dediğiniz gibi 'talimat' şart değil.
Açık talimatı nereden çıkardınız bilmiyorum.
Gördüğünüz gibi bazen 'örgüte üye olmak' bile şart değil.
Takıldığınız telkin ve
tavsiyeye bile gerek kalmaz bazen.
Basın faaliyetinin amacı, illegal bir yapının amacıyla örtüşmemeli.
Çünkü kanunlarımız illegal bir amacı meşru görmüyor.
Basın faaliyetinin amacı illegalse (
Anayasa 26, 27, 28) suçtur.
Bu suç illegal bir odağın telkin, tavsiye ve arzularıyla yapılıyorsa (özellikle bu görünümde istikrar varsa) gazetecilik değil illegal örgütsel faaliyet vardır.
Gazetecinin anayasal bir ilke olan demokrasiyi yok edebilecek faaliyetler içinde olma özgürlüğü yoktur.
Mesela illegal MLKP'nin Red
Dawn, Partinin Sesi gibi yayınları sadece basın faaliyetidir. Ama suçtur.
Bu yayınları yapanlar, basın kanadında, ellerinde kalem var
silah yok.
Çünkü yayın illegal
terör örgütünün emel ve hedefleriyle birleşmiş durumda.
Basındaki illegal örgüt üyelerinin isimleri her zaman elinizde yazılı bir liste halinde bulunmaz.
O zaman savcı yayını, yayıncıları, ilişkilerini ve hedeflerini takibe alır.
Yani işin hakikatini araştırır.
Odatv'de olduğu gibi.
Bugün medyayı kullanmadan legal ve illegal örgütlerin varlık ve etkinlik gösterebilmeleri mümkün mü?
Yayın faaliyeti olmayan illegal bir yapı yoktur.
Siyasetin illegal yollardan manipülasyonu,
şantaj,
Ergenekon soruşturma ve davalarının organize bir şekilde sulandırılması çalışmaları gerçekse, gazetecilik yalandır.
İllegal bir emel için, illegal bir odağın yönlendirmesiyle hazırlanan müsveddelerin hukuki değer ifade etmesi için yayınlanması şart değildir.
Bunun kim tarafından hangi amaçla hazırlandığı önemli.
Ergenekon terör örgütü var olmasaydı bile, sadece Odatv operasyonunda çıkan materyaller, 'suç örgütü'ne işaret eder.
Bırakın gerçeği araştırsın savcılar.
Unutmayın basın özgürlüğü, illegal örgütler için de caziptir.
Basın özgürlüğünü illegal yapıların sabote etmesine izin vermemeliyiz.