İstediğini söyleyen, istemediğini duyar. Eğer
Tayyip Erdoğan basınla ilişkilerinde biraz daha özenli davransaydı, "
Ergenekon'un 18. dalgası" yüzünden ağır eleştirilere muhatap olmazdı. Eğer bazı basın mensupları peş peşe susturulmasaydı, Batı dünyası, son operasyonu
AK Parti iktidarına mal etmez, tutuklamaların "Kuvvetler ayrılığı çerçevesinde gerçekleştiğini" düşünürdü. Eğer başbakan, "parasını verdiği gazetecileri istese yazdırmaz" gibi cümlelerle, Aydın Doğan'a çakmasa, ya da
muhalif gazeteleri boykot etmeye halkı çağırmasaydı, "Sivil dikta" "Korku cumhuriyeti" söylemi, haklı bir zemin bulamazdı.
"İktidar, muhalif isimleri Ergenekon paketine sokuyor" savının bazı çevrelerde kolayca kabul görmesinin temelinde, AK Parti iktidarının bir medya grubuna
baskı yaptığı inancı yatıyor. Hem
Türkiye içinde, hem Batı dünyasında hükümet- medya ilişkileri problemli bulunuyor. Bu yüzden de 18. dalga, kolayca AK Parti iktidarına mal ediliyor.
Bence, "
Ergenekon davası muhalifleri susturma yöntemidir" iddiası haksız. Son gelişmeye bakılınca bu, daha açık seçik görünüyor.
Nedim Şener ya da
Ahmet Şık, medya içinde "muhalif kalemler" olarak temayüz etmiş kişiler değil. Daha ziyade, polis içindeki
rekabette, bir tarafın görüşleri doğrultusunda yazı yazıp görüş beyan ediyorlardı. Ahmet Şık, Hanefi Avcı'dan sonra, "
Polisteki Fethullahçı örgütlenme" tezinin işlendiği bir kitap kaleme almış, ama henüz yayımlamamıştı. Kitabın müsveddesi,
Oda Tv belgeleri arasında ortaya çıktı. Oraya nasıl ulaştığı bilinmiyor. Gene Oda Tv'deki bir notta, bu kitabı, eski
İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'a mal etme çabalarından söz ediliyordu. Dolayısıyla, 18. dalga hükümetten ziyade polis içinde var olduğu söylenen bir grupla irtibatlandırılmalı. İşte bu noktada İçişleri Bakanlığı'na da görev düşüyor. Çünkü netice itibariyle, mahkemeden izin almak kaydıyla da olsa, Emniyet İstihbarat dinlemeleri yapıyor, elde ettiği bulgulara dayanarak
arama izni alıyor. Eğer polis içinde bir rekabet varsa, Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın suçladıkları
ekip, pekala kasıtlı davranıyor olabilir.
İşte bu noktada, siyasetçinin sorumluluğu var.