Dersimli Kemal’e tavsiyemdir!


Benim adım Kemal!” dediğiniz için “Dersimli Kemal!” diyorum. Umarım saygısızlık olarak addetmezsiniz. Başbakana “arşivleri aç!” çağrısında bulunmadan önce yapacaklarınızı acizane hatırlatmak istedim. Evvela, Dersimli olduğunuzu göğsünü gere gere açıklamaktan kaçınmamalısınız. Sonra “Alevi” aidiyetinizi gizleme çabası içine girmekten de vazgeçmelisiniz. Yanlış anlamayınız lütfen “Alevicilik!” yapınız veya “Alevilik üzerinden siyaset” yapınız demiyorum, zinhar bunu yapmayınız derim tam tersine, ama “Alevi” aidiyetinizi de bu kadar ötelemenize gerek yok. “Kürt” demeden “Kürt sorunu”nu çözemezsiniz. “Alevi” demeden de “Alevi sorunu”nu çözemezsiniz. Başbakan “Dersim katliamı” dedi mi demedi mi? Dedi. Dahası, “Dersim katliamı”nı yüzyılımızın Kerbelası olarak nitelemedi mi? Niteledi. Hem “Dersim katliamı”na, hem de “Dersim sürgünleri”ne atıfta bulunarak bu katliamcı zihniyeti açıkça kınadı Başbakan Erdoğan. Şimdi sıra sizde. Lafı oraya buraya çevirmenize hiç gerek yok. Polemiğin ne zamanıdır, ne de yeri. Kaddafi’yi bir diktatör olarak yeriyorsanız, sizin de mensup olduğunuz halka karşı bomba yağdıran o zihniyeti çıkar açık yüreklilikle eleştirirsiniz. Dersim’de insanlık dramı bir katliamın gerçekleştiğini bilmiyor musunuz? Dersim’in çocuk yaştaki kızlarının besleme olarak verildiklerini bilmiyor musunuz? İnsanların nahak yere bir sürü bigünah insanın sürgüne yollandığını bilmiyor musunuz? Bilmemenize imkan yok. Dersim’de kime sorarsanız size işin gerçeğini ayrıntılarıyla anlatırlar. Bunun için arşivlerin açılması üzerinden bir polemiğe gerek var mı? Önce çıkıp bu katliamcı zihniyetin bir eleştirisini yapın da samimiyetinizi görelim. Dersim dramıyla ilgili asıl Genelkurmay arşivlerinin açılması gerekir. Hadi bu konuda öyle örtülü değil açık ve cesur bir çağrıda bulunun Genelkurmay Başkanı’na! Genelkurmay’ın kağıt üstünde kime bağlı olduğunu sakın söylemeyiniz, buna kendiniz de inanmazsınız çünkü. Size tavsiyem önce Dersimli Kemal olduğunuzu bir ispatlayın. “Dersim katliamı” demekle işe başlayın. Bu katliamın partinizin devr-i iktidarında gerçekleşmiş olmasından dolayı özür dileme erdemliliğinde bulunun. Tarih sizi asıl o zaman yüceltir. Bu kadarına gücünüz ve yüreğiniz yetmiyorsa zevahiri kurtarmak adına “tarihsel koşullar” veya “tarihsel mecburiyetler” demeyi ihmal etmezsiniz olur biter. Partinizin kimi yandaş kalemleri o dönemde olup bitenin bir devlet politikası olduğunu, bunun bir CHP eleştirisi olarak sunulmasının yanlış olduğunu söylemeye başladılar bile. O yandaş kalemleriniz bizim yakın tarihi bilmediğimizi mi sanıyorlar? O tarihte devlet partidir, parti devlettir. “Parti devleti” veya “devlet partisi” zihniyetine hala sahip olan içinizdeki unsurlarla CHP’yi nasıl demokratikleştireceğinizi de anlayabilmiş değilim. “Yeni CHP” arayışınızda samimiyseniz öncelikle kendi tarihinizle yüzleşmeniz gerekiyor. Kendi tarihinizdeki yanlış zihniyet ve uygulamalarla ödeşmeniz gerekiyor. Toptan redd-i miras ediniz demiyorum, bunu zaten yapamazsınız, ama hiç değilse “yenilik” iddiasında inandırıcı olmak adına özür veya özeleştiri anlamına gelecek bir yeni anlayış çizgisinde durmalısınız. Dersimli Kemal’e bu yakışır. Size tavsiyem budur. Gerisi laf u güzaftır. 28 Şubat kaç yıl sürdü? 28 Şubat’ın gerekirse bin yıl süreceğini iddia edenler yanıldı. Halk onlara ve onların siyasal partilerine hak ettiği dersi verdi. Enselerine indirdikleri demokratik tokatın acısı dinecek gibi değil. Evet, 28 Şubat tarih oldu. Anti-demokratik statüko da tarihe temelli uğurlanmak üzere. İnanıyorum, 12 Eylül’de mührü basanlar 12 Haziran’da bu süreci tamamlayacaklardır. MİT Müsteşarına teşekkür Köşemde yazdığım mektup üzerine içten duyarlılık gösterip bizzat makamınızda ru-be-ru bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim. İşte “yeni Türkiye”nin MiT’i böyle olmalı dedirttiniz bana. Gurur duydum varlığınızla. İyi ki varsınız. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. En kalbi muhabbetlerimle.
<< Önceki Haber Dersimli Kemal’e tavsiyemdir! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER