Newroz binlerce yıldan bu tarafa, Orta
doğu ve Orta
Asya kökenli halklar tarafından kutlanan dünyanın bilinen en eski bayramlarından birisi. Ve soru şu; Newroz neden
tatil olmasın ki?
“Bir o eksikti, zaten yeterince bayramımız var, verimlilik, iş kaybı” vs. vs. vs. diyebilirsiniz. Bırakınız efendim bu bahaneleri. Zaten pek çok bayramın (23
Nisan, 30
Ağustos, 19
Mayıs gibi) sadec
e devlet kurumları için tatil olduğunu, özel sektörün bu günlerde üretime devam ettiğini de hepimiz biliyoruz, değil mi?
Kamu sektöründeki verimliliği de burada çok tartışmayalım isterseniz. Bu bayram günlerinde, tatil nedeniyle kamu görevlilerinin işe gitmeyişi, bundan dolayı bazı harcırah ve ücretlerin ödenmemesi, bulundukları devlet dairelerinde, elektrik, su,
yakıt tüketilmeyişi, trafiğin,
iletişim araçlarının rahatlaması, vatandaşın
hizmet kuyruklarından kurtulması gibi
ekonomik,
psikolojik ve sosyal pek çok faydasından da kolaylıkla söz edebiliriz.
Hatırladığımız kadarıyla MHP’de; ‘Newroz bayramı
resmi tatil olsun’ diyordu / istiyordu bir zaman. Pardon onlar ‘
Nevruz’u kastediyordu, değil mi? Tamam, Newroz değil, nevruz da yazabilirsiniz adını ama ne olur sırf bayramı sulandırmak adına; devlet adamlarımız; paçalarını sıvayarak ateşten atlamasın, yumurta tokuşturmasın ya da
demir dövmesinler. Bunu yaparlarken inanın çok
komik duruma düşüyorlar. Çünkü devletin ciddiyeti, devlet adamının vakur olması adına bunlar yapılmamalı diyen bir sürü de insan var, değil mi?
İrani dillerdeki gün anlamına gelen ruz (
Farsça), Roc (Zazaca) ya da Roj (
Kürtçe) sözcükleri vardır. New = yeni + ruz = gün; anlamı ise "yeni gün” olur.
Kürtçede Farsçadaki ile aynı anlama gelmesiyle birlikte, yazılışı biraz farklılaşarak Newroz olur.
Nevruz, baharın ilk günüdür ve bu gün kuzey yarım kürede bahar ekinoksunun gündür. Güneşin ekvatora dik açı ile gelir. Gece ve gündüz birbirine eşitlenir. Astrolojik olarak 21
Mart, burçlar sırasında ilk olarak yer alan koç burcunun başlangıç günüdür.
Kürtler Nevruz'u 18 ile 21 Mart arasında kutlarlar.
Bu bayram ile Kürtler çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelirler ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengârenk yerel kıyafetler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında
halay çekerek,
şarkı söyleyerek büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar.
Kürt mitolojisindeki Kawa efsanesine göre, Demirci Kawa’nın Kürtleri zalim hükümdar Dehak’tan kurtardığı gündür. Bu konuda ne kadar derinlemesine bir araştırma yapılırsa yapılsın tarihi köken olarak, ne Kürtlerin Türkiye’den ayrılmak istemelerinin sembolü ne de, bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde tahakküm kurmak istediğine dair bir düşünce bulunacağını sanmıyoruz.
Eğer bir gün bir fırsatınız olursa ve eğer Newroz
kutlamasının BDP mitinginden ayrıştığı bir kutlamaya denk gelirseniz, bu bayramın insanların mutluluğuna ortak olma, sevinçlerini paylaşmak için ne kadar güzel bir fırsat olduğunu açık ve seçik görürsünüz.
“Beşer, şaşar.” İnsan hafızası ne yazık ki çok zayıf. Kamuoyu algılamalarında bu bayramın, kutlamaların BDP ve
PKK tarafından
icat edildiği gibi bir kanı oluşmuş durumda. Bu düşünce de tıpkı Abdullah Öcalan’ın; “Kürtlerin ondan önce kimliksiz ve kişiliksiz oldukları, kendisinin bu Kürtleri adam yerine koydurup, saydırdığına” ilişkin söylemleri gibi asılsız ve yanlıştır.
1980’den önce Doğu ve
Güneydoğu bölgesinde Newroz kutlamalarının en az üç güne yayılmasına neden olan ve her
örgütün kendi güç gösterisi için ayrı günler de yapma gereksinimi duyduğu bir kutlama bu. DDKD, KAWA, RIZGARİ, TKDP gibi çok sayıda örgütün varlığı ve bu örgütlerin aynı zamanda Kürtlerin kültürel haklarını silaha sarılmadan savundukları bir süreçte kutlanılan Newroz’lar da söz konusuydu.
Derin devletimiz bütün bu örgütlerle tek tek uğraşacağına, bunların hepsini tek bir elde toplayıp karşısına almayı daha uygun olacak şeklinde düşünmüş olmalı ki, bu düşünce sonrasında da kendi Frenkeştayn’ını yaratmış oldu. Savlanan ETÖ davasında da yer aldığı şekliyle bu Frenkeştayn bizim bildiğimiz PKK olarak ete kemiğe bürünmektedir.
Artık Kürtlerin haklı taleplerinin de tek avukatı, Newroz kutlamalarının da ev sahibi kendilerine göre yalnızca onlar. Bu geçmişi hatırlatmamızın nedeni de aslında bu konuda hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini ifade ediyor olmak.
Newroz zaten çeşitli kökenlerden gelen kimi halkların bayramı ve o günün tatil edilmesi de hiçbir örgüt veya partiye verilmiş bir ödün olmayacak. Bir halkın sevincine coşkusuna ortak olma, onunla bütünleşme amacıyla yapılmış olan bir adım olacak ki, bu durum herkes tarafından da böyle algılanacak.
Ne mutlu Newroz bayramını halkına tatil ilan eden devletim var diyene!