Kâğıttan Kartal


Beşiktaşlı olmak, “çile çekmek!” demektir. Fenerbahçe derbisini izlerken “Dalay Lama” gibiydik. Yenik başladığın karşılaşmanın ikinci yarısında 2-1 öndesin; Portekizli golü atsa Fenerbahçe’nin oyunu çevirmesi imkânsız, tamam artık “maçı alacağız” diyorsun, Ferrari “dirsek darbesi”yle penaltıya yol açıyor. Alex çıkıyor sahneye 65. dakikadan sonra “kâğıttan kartal”a dönüyor Beşiktaş. Alex üç gol atıyor. Beşiktaşlılar bir kâbus gecesinden daha başları önde ayrılıyorlar. Türkiye’nin en pahalı takımı, Quaresma, Guti gibi golcülere sahip, ancak 60 dakikayı zor çıkarıyorlar. Dinamo Kiev maçında da aynı oyun düzeni vardı. Baş başa giden maç bir anda 4-1’e döndü. Evet, Fenerbahçe maçının kırılma anı Lugano ile boğuşmanın penaltıya neden olmasıdır. Ancak 65. dakikada beraberliği yakalayan rakip takımdır. Maçın üçte birine yakın bir süre varken Beşiktaş Alex’i durduramadığı gibi yediği gollere karşılık verememiştir. Fenerbahçe derbisinden önce takımdaki kötüye gidişi eleştirmiştik. Beşiktaş maçı kazansa gelecek adına yeni bir başlangıç yapabilirdi. Artık bu şansı kalmadı. Fenerbahçe fazlasıyla lider (48 puan) ikinci Trabzon’la (47 puan) arada 25 puan var. Alman çalıştırıcı ise sevilmiyor! Ferrari muhtemelen gönderilecek ve umutlar “başka bahara” kalacak. Ara transferde bile milyonlarca dolar harcandıktan sonra, nasıl oluyor da zirve yarışında Trabzon, Bursa’nın çok gerisinde olan ve Beşiktaş’la arasında fazla puan farkı olmayan Fenerbahçe liderliği yakalıyor. Üstelik bunu İnönü’de Beşiktaş’ı yenerek yapıyor. Beşiktaş yönetimi herhalde “kötüye gidiş”in hesabını verecektir! Şampiyonluk umutları bu yıl da uçup gitti. Avrupa liglerine veda etmek üzereyiz. Tek teselli Türkiye kupasını kazanmak olacak. Demirören yönetiminin “sezon başında” taraftara sunduğu hayaller vardı. “Her şeye karşı olan” Çarşı bile yaralı Kartalı daha fazla sarsmamak adına susuyor! “Muhalefetsiz Beşiktaş” transferde savrulan on milyonlarca liranın hesabını soramıyor. Kulüp borçlandıkça başkanlar güçleniyor. Fatura her defasında antrenörlere, futbolculara kesiliyor. Sonuç değişmiyor. Lige başlarken, Beşiktaş’ın kulübedeki yedekleriyle “birkaç takım kurulur” deniyordu. Pazar günü Ferrari soyunma odasının yolunu tutarken, “aranan stoper” Sivok evinde oturuyordu. Bakalım Beşiktaş yönetimi ne diyecek? Süheyl Batum gibi onlar da “Yahu bizim takım kâğıttan kartalmış” deyip topu taca mı atacaklar? Sıradan Beşiktaşlılar olarak yönetime çağrıda bulunuyoruz: Bu takımı siz kurduğunuza göre sezon sonuna kadar bekleyip, gereğini yapın. Antrenör değişikliği yetmez, “istifa” sırası yönetime geldi! Hepimiz “Dalay Lama” gibiyiz ama Beşiktaş’ı “kağıttan kartal” durumuna düşürenlere Tibetli rahiplerin Çin’e karşı direnişini anımsatırız.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER