TBMM Genel Kurulu’nun gündeminde önemli bir madde var;
Sözleşmeli erbaş ve er istihdamı ile Yüksek Askeri
Şura (YAŞ) kararlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişiği kesilenlere
emeklilik ve istihdam imkânı sağlayan bir
düzenleme…
Tasarıda,
TSK'dan ilişiği kesilenlere, emsali rütbedekilere denk özlük hakları üzerinden emeklilik imkânı yanı sıra, ilişik kesmeye esas bilgi ve belgeler bu kişilerin
dosyalarından çıkarılması da sağlanıyor.
Yapılacak atamalarda kullanılmak üzere bin 500 araştırmacı kadrosu ihdasını öngören düzenleme, başvurusu reddedilenlere Askeri Yüksek İdare Mahkemesine
dava açabilme hakkı da tanıyor.
Bu ibareler ilk duyulduğunda kulağa hoş geliyor…
Fakat ‘YAŞ’ ve benzeri
uygulamalardan dolayı
mağdur edilmiş, işinden ve mesleğinden edilmiş insanlarımız, bu düzenlemeye temkinle yaklaşıyorlar. Yıllardır bu mağduriyetlerinin telafisini bekleyen bu insanlarımız, tam da umutlanmışken, olayın daha da sarpa sarmasından endişe duyuyorlar.
Bize gelen
telefon ve
mesajlardaki ortak kaygıları, bir vicdani sorumluk gereği bu köşeden aktarmak istiyorum.. ki, düzenlemeyi yapacak olanlar bir kez daha düşünsünler ve vebal altında kalmayacak ve her daim hayırla yad edilecek bir adım atmış olsunlar diye…
…
Evet, TSK PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Milli Savunma Komisyonu’nda kabul edilerek Genel Kurulun gündemine alınmış durumda… Konunun mağdurlarının bununla ilgili kaygıları ve teklifleri şöyle ki:
1- Tasarının Kapsamı:
"GEÇİCİ MADDE 32- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Yüksek
Askeri Şura Kararı ve İdari Kararlar ile (İkili Kararname veya Bakan Onayı İle), 50.nci maddenin bir
inci fıkrasının (c) bendi veya 94 üncü Maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca TSK'den ilişiği kesilenlerin" şeklinde düzeltilmesi ile tasarının kapsamı genişletilmelidir.
2- Bakanlık’ta Kurulacak Komisyonun Görev ve Yetkileri:
Bakanlık bünyesinde kurulacak olan
komisyonun yetkileri
kanunda açıkça belirtilmeli ve sınırlandırılmalıdır. Komisyon sadece yapılacak başvuruların kanun kapsamına girip girmediğine bakmalıdır.
Yani Komisyon başvuran kişinin idari kararla mı re'sen emekli edildiğine, yoksa kesinleşmiş yargı kararıyla mı re'sen emekli edildiğine bakmalı ve başvuruyu buna göre sonuçlandırmalı.
3- Özlük Hakları:
A) Başvurusu komisyondan tarafından kabul edilenlere ilişiklerinin kesildiği tarih ile yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadarki emsallerinin aldığı
maaş ve tazminatların toplamı ödenmeli ve bu şekildeki düzenleme kanun maddesinde açıkça belirtilmelidir.
B) Kişilere ilişiklerinin kesildiği tarihteki rütbe ve kıdemleri üzerinden kimlik kartı verilmesi hükmü de çelişkili... Eğer özlük ve emeklilik hakları emsallerine eşdeğer getiriliyorsa, kimlik kartlarının da bu şekilde düzenlenmesi icap eder.
C)
OYAK hakları:
Başvurusu kabul edilenlerin ayrı kaldıkları süre zarfındaki
sigorta ve emekli kesenekleri çalıştıkları kurumca ödenmesi hükme bağlanmıştır. Ancak OYAK aidatları ve kar payları bunun dışında tutulmuştur. Eğer Yasama organı bu kişilerin haksız bir işlem sonucunda re'sen emekli edildikleri kanaatindeyse (ki böyle öngörülmeseydi bu
kanun tasarısı olmazdı), Oyak aidatları ve kar paylarının da çalıştıkları kurumca ödenmesini bu tasarıda hükme bağlamalıdır.
D) Geçici 32 inci maddenin (c) bendinin (1) numaralı alt bendi:
"Başvurusu kabul edilenlerin ilişiklerinin kesildiği tarihte kendilerine yapılan toptan ödeme tutarları, Milli Savunma Bakanlığı’na başvuruda bulundukları tarihteki
katsayı ve emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar üzerinden ve faizsiz olarak kendilerine ödenecek olan emekli ikramiyelerinden mahsup edilir" şeklinde değiştirilmelidir.
Bu önerilerini iletmek için Ankara’nın yolunu tutmayı düşünen bazı YAŞzedeler de var. Mesajlarında:
“Ankara'ya gitmeyi ve düşüncelerimi, ulaşabildiğim siyasilerle de paylaşmayı düşünüyorum… Bunca yıldır çocuklarımla birlikte çektiğim acıların ve zorlukların artık bir son bulmasını temenni ediyorum.” diyorlar…
Bir başka okuyucumuz ise:
“Bu
YAŞ mağduru yasasının neden böyle bir şekilde çıktığını anlamış değilim ama her nedense konu saptırıldı amaç dışı oldu. Aslında kapsamlı olarak çıkacak yasada, sicil yönetmeliği ve Personel Kanunu da kendiliğinden değişecekti.Bundan öncede sicil aflarında ‘TSK
personeli hariç’ diye çıktı. Biz herhangi bir suçtan atılmadık ki. Keyfi verilen sicille atıldık. Neden uygulamada hep dışlanıyoruz, anlamış değilim” diyor.
Bir başka okuyucumuz:
“Tasarı sadece YAŞ ile sınırlandırıldı, mutlaka ve mutlaka yargı kararı olmaksızın ‘TSK’den ayırma işlemi tesis edilmiş olanlar’ diye yeniden yapılandırılması lazım diye düşünüyorum” şeklinde teklifte bulunuyor. …
Kendisini artık mesaj ve mektuplarından yakından tanıdığımız Arif
Bayram Koçdoğan Bey ise, son mesajında:
“…Yine ben...’YAŞzedelerin bu ahvali ne olacak’ demiyorum, çünkü biz artık MSBzede olduk.” diyor.
MÜJDE olarak sunulan taslağın, YAŞzedeleri sıkıntılı ve çok uzun bir sürecin içine attığını ve de teferruatına ve işleyişine
vakıf olunduğunda ipe un serdiren bir uygulama olduğunun anlaşılacağını belirten Sayın Koçdoğan:
“YAŞzedeler bir kez daha AYİMin "şefkatli" kollarına bırakıldı. Yaş’zelerin maddi ve manevi haklarının verilmesi, bu kanun değişikliği ile, başka bahara kaldı. Yaşayanlar görecek, ölenlerin kabirde haberi olur mu bilemiyorum.
Ben de dâhil olmak üzere, birçok YAŞ’zede, MSB'na başvuru yapmayı düşünmüyoruz.
Yorulduk, usandık, bıktık. Bu dava ahirete kalsın.” diyor… …
O mektubun kalan kısmını sizlere aktarıyorum:
“…AYİM’in neler yaptığını son dönemde bilmeyen kaldı mı?
3
general hakkında hükümete kafa tutuşunu, hukuku "zorlayarak" verdiği kararları içine sindiren var mı?
Kanunları değişik açıdan yorumlayıp istediğine çıkış yolu bulan bir mahkemeye git diyor bize MSB.
Nasıl oluyor da çok sevgili MSB, YAŞzedeleri bu mahkemenin kucağına atabiliyor?
Hakkımızı
helal etmeyeceklerimizin listesine Sn. Bakanı da dâhil ettik.
Bu vebal Bakanımıza yeter, AKP'ye de yeter.
Sn. Baş
bakanımıza bir şey söylemeye dilim varmıyor.
Onu bir başka seviyoruz.
Kendisini eksik ve yanlış bilgilendirdiklerini düşünüyoruz. Çünkü;
Polislerin askerlik mevzusunda, MSB bakanının basın toplantısında açıkladığı ile çıkan kanun arasında
Ağrı dağı kadar fark vardı. Sn.Başbakanımız, bu saçmalığı düzelttirip olması gerektiği şekliyle kanunlaşmasına vesile olmuştu.
Yaşzedelerin müracaatını 3 kez reddeden bir mahkemeye tekrar başvurun demek;
YAŞzedelerle alay etmek demektir.
Hangi vicdan bunu kabul ediyor?
AYİMe başvuru için yatırdığımız harçların tutarını bir garibe verseydik, bize duacı olurdu.
Sözün özü şu;
YAŞzedeler tekrar AYİMin şefkatli kollarına atılmıştır.
Göstermelik 3-5 dosya kabul edilip diğerleri reddedilecektir.
Bu zulümle
Türkiye yaşamını bu şekilde sürdürecektir.
Gün gelecek bir
yiğit çıkıp, bu haksız uygulama için herkesten devlet adına özür dileyip
mağduriyetleri giderici tüm işlemlerin kanununu çıkaracak,
lakin bu mağdurlar o gün hayatta olmayacaktır. Varisleriyle helalleşeceklerdir.
Rahmetli babamın sevincimi görmesini isterdim.
Gönlü buruk ve kırgın olarak gitti.
Beni attıkları günden sonra, YAŞ ve TSK ile alakalı ağzından bir kelime çıkmadı, olumlu veya olumsuz.
İçine attığını biliyorum. Gözyaşlarına gönlünü set yapmıştı herhalde.
Şairdi; sevincine ve üzüntüsüne anında şiir yazardı, elimdeki şiir defterinde bir satır
dahi bulamadım.
Evlatlarım da benim sevincimi görmek istiyorlar muhakkak.
Göreceklerini sanmıyorum.
Unutacaklarını da sanmıyorum.
Bu acılar 2-3 nesil devam edecek gidecek.
Bayram KOÇDOĞAN - 1998 yılı YAŞzedesi/ 2011 yılı MSBzedesi.”
Bir kez daha düşünülmesi temennileriyle, bu çağrıları ve beklentileri iletmiş bulunuyoruz. (21.02.11)
www.kerpeten.biz,
[email protected]