Ergenekon örgütüne üye olmak isteyen Kılıçdaroğlu, "
Halk TV"nin başına da Soner Yalçın'ı getirmeyi düşünmüş...
Kendisi, kütüğe yazılmadığı için
seçimde oy kullanamamasıyla ünlüdür... Yürüyen merdivene, yukarı çıkmak amacıyla tersten, yani aşağı inen tarafından binip sıkıntı yaşamasıyla da ünlüdür... "Kara
deniz fıkrası" diyeceğim ama kendisi oralı değil, Horasanlı.
Fakat aynı örgütün avukatlığını üstlenmek isteyen Deniz
Baykal bu öneriyi reddetmiş.
O nesiyle ünlüdür?
Kamera karşısında gösterdiği performansla.
Efendim bu Halk TV, adı üstünde,
Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organıymış... Seyretmiş olan bir tek kişiye bugüne kadar rastlamadığım için "mış" dedim.
Fakat hisseleri
Deniz Baykal'ın üzerine kayıtlıymış! (Ve de bazı yakınlarının.) Yani
İş Bankası hisseleri gibi değil. (Bildiğiniz gibi
CHP aynı zamanda İş Bankası'nın da ortağıdır, üstelik "kurucu hisselere" sahiptir.) Aslında Kemal Bey, televizyonu Soner Yalçın'a satmayı düşünmüş... Pazarlığı da
Gürsel Tekin yürütmüş. (
Süheyl Batum da peşkir mi tutuyor?) Soner Yalçın'da televizyon parası çok.
("
Kurtlar Vadisi" dizisinden kazanmış olsa gerek, Büyükada'da ev aldığı bile söyleniyordu...) Varolan kanalı alamayınca da iş başa düşmüş, kendisi yeni bir kanal açmayı planlamış tabii (altyapısı hazırmış, "ekipman" falan.) Peki, Kılıçdaroğlu bu televizyonu satmayı neden düşünmüş?
Çünkü kanal bataktaymış. Her aileyi devlet kesesinden ayda dört yüz liraya
sigorta edecek olan Kemal Bey, partinin kesesinden orada çalışanlara
maaş ödeyemiyormuş...
Beş aydır beş
kuruş vermemişler (bir de Karamehmet'e laf edersiniz.) Borçları iki milyon lirayı buluyormuş, ama Deniz Baykal bunun karşılanmasıyla yetinmemiş, "üste para" da istemiş, onun için iş yatmış.
Yani, laikliği kurtaracak olan
Tuncay Özkan'ın kendi televizyonunu dincilere satması gibi bir durumla mı karşı karşıyayız?
Elbette değil, çünkü Halk TV satılsaymış yabancıya gitmeyecekmiş ki!...
Efendim bu partinin bir de
gazetesi varmış,
"Halk Gazetesi", on beş günde bir çıkarmış.
Okuyan bir tek kişi tanımadığım için "mış" dedim, benim de görmüşlüğüm yok.
Sonradan "
Ulus"a dönüşen "Hâkimiyeti Milliye" gibi günlük değil yani.
Kılıçdaroğlu bunu da kapatıyormuş.
Bir Yunus Nadi bulup da ona gazete de kurduramamışlar, elde devredecek İttihat ve Terakki
Merkez-i Umumi binası yok. (CHP binası var ama orada da partinin kadrolu kedisi Şero yaşıyordu.) Bazı tarafsız gazeteciler, bu olumsuz gelişmelere samimi olarak üzülüyorlar ve "seçime giden CHP'nin sesini duyuracak bir yayın organı olmamasına" ciddi olarak kızıyorlar.
Bu tarafsız gazeteciler
Aydın Doğan'dan maaş alıyorlar.
Seçim üstü bu kadar sessiz soluksuz, bu kadar tanıtımsız, böylesine darda kalan CHP'ye
destek olmak boynumuzun borcu olsun arkadaşlar!
Bundan böyle köşemiz CHP'ye açıktır!
Kılıçdaroğlu Ergenekon'a girsin, ya da merdivenden düşsün, yazmazsam şerefsizim.
İçim rahat, çünkü günün birinde bizim de "başımıza bir iş gelirse", yani gizli örgüt üyeliğinden falan tutuklanırsak, bizi de ilk savunanlar, Aydın Doğan gurubundaki yeminli düşmanlarımız olacaklarmış!
Kemal Bey, hani
yasa dışı olmasa şu örgütün adresini telefonunu falan bulursan bana da bildir diyeceğim yahu... Askerliğimi yaptım ama yaşım geçti, bilmem artık geri hizmete mi verirler?