Kemal Bey “Nerede bu
Ergenekon? Adresini verin; gidip üye olacağım!” demiş, önceki gün partisinin TBMM’deki gurup toplantısında.
Kılıçlar çekildi bu bir düello
Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak
Karanlığın sonunda güneş olacak
Geliyor Kılıçdar Kılıçdaroğlu
Ergenekon’a üye olmaya giderken, ardında bando mızıka, bu marşı söyleyecek herhalde!!
Şimdi, Ergenekon’un, İtalya’da NATO’nun stay-behind (geride kalanlar) şifre adıyla kurduğu Gladio’nun uzantısı olarak ve de 1965 yılında Özel
Harp Dairesi tabelası altında
Türkiye topraklarında boy gösterdiğini sağır
sultan bile duydu. Ne var ki, Kemal Bey “nedir bu
örgüt? Kim uyduruyor? Amacı ne?” gibisinden sorular soruyor.
Özel Harp Dairesi’nin varlığını ortaya çıkaran, o pek özendiğiniz, rahmetli Bülent Ecevit’tir sayın genel başkan!
Genelkurmay Başkanı
Semih Sancar, 1974 yılında,
Başbakan Ecevit’ten “acil ihtiyaçlar için” para isteyince, örgütü gizleyen perde aralandı. Sonra, Doğan Güreş’in genelkurmay başkanlığı sırasında, Özel Harp Dairesi,
Özel Kuvvetler Komutanlığı’na (ÖKK) dönüştürüldü.
Türkiye, Ergenekon adıyla 7 Ocak 1997’de, bir televizyon kanalında yapılan “40 Dakika” adlı program aracılığıyla tanıştı.
Program konuğu
Erol Mütercimler, Ergenekon adını 12 Mart’ta işkenceli sorguların yapıldığı ve kontrgerilla kad
rolarının ilk kez ortaya çıktığı Ziverbey Köşkü’nün komutanı olarak tanınan ve 1991 yılında bir Dev-Sol militanınca öldürülen
emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ten duyduğunu açıklamıştı. Yani Ergenekon’u birileri uydurmadı kafasından; böyle bir örgüt var ve
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin, “ Ergenekon örgüt üyesi olduğu öne sürülen kişilerin, kendilerine bu adı yakıştırdıklarını” açıklamıştı...
Kısacası Ergenekon korkunç, ürküntü verici, insana karabasanlar yaşatan bir
terör örgütüdür! Neyin ne olduğunu bilmeden, derinlemesine araştırıp incelemeden de,
ucuz seçim malzemesi olarak kullanılmamalı. Hele de ikide bir “cumhuriyeti biz kurduk” diyen CHP’nin genel başkanına, “Gidelim Ergenekon’a üye olalım” gibisinden söylemler hiç mi hiç yakışmıyor!
DEVLETİN BEKA SORUNU
Sevgili Mehmet Metiner’in lütfedip imzalayarak bana gönderdiği kitabını bir solukta okudum. Zaten başka türlü de okuyamazsınız; çünkü kafanızda oluşmuş onlarca soru işaretine öyle yanıtlar veriyor ki, şöyle üç beş sayfa okuduktan sonra bırakılacak bir kitap değil.
Demokratik Açılım Projesini mi merak ediyorsunuz? Bu kitabı mutlaka okuyun. Kemalistlerin “makbul Türk’üyle PKK’nın makbul Kürt’ü arasında” hangi benzerlikler var ya da yok, gene Mehmet Metiner’in kitabına başvuracaksınız.
Türkiye’nin dününü, bugününü ve de yarınını merak ediyorsanız, “Devletin Beka Sorunu—Hedef İç
Savaş mı?” adlı kitabı başucunuzdan eksik etmeyin.