Tahran- Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve beraberindeki siyasetçi, akademisyen,
işadamı heyetiyle birlikte kaldığımız Espinas Otel'deki odamda, bu yazıyı yazmak için laptopu açtım.
Daha önceki
İran ziyaretlerinde
misafir olduğumuz
İstiklal Otel'le karşılaştırılamayacak
hizmet kalitesiyle heyetin takdirini toplayan
otel, herkese wireless şifresi vermeyi bile
ihmal etmemişti.
İnternet bağlantısı oldukça hızlıydı. E-postalarımıza bakıyor; cep telefonuna Wi-Fi üzerinden bağlanıyor; dünyada ve
Türkiye'de olup bitenleri rahatlıkla izleyebiliyorduk.
Yazıya başlamadan önce de hızlıca internete girmek istedim; ama başarılı olamadım. Üstelik cep telefonları da çalışmıyor, sms bile atamıyorduk.Bir süre sonra yan odada kalan
Cengiz Çandar ağabey kapıyı tıkladı. Meğer o da internete giremiyormuş. Sorun kendinden mi kaynaklanıyor diye merak etmiş. "
Hayır, ben de giremiyorum." dedim. Bir süre daha denedikten sonra resepsiyonu arayıp internet bağlantısında bir sorun olup olmadığını sordum. "Maalesef" dedi görevli. "Otelden mi kaynaklanıyor? Ne zaman düzelir?" diye sorunca da, "Hayır, problem bizden kaynaklanmıyor. Şehirde internet yok" cevabını verdi. 10 milyonluk dev metropolde internet yoktu.
Nihayet jeton düşmeye başladı. Önceki gün geldiğimizden beri, 2009'daki seçimlerden sonra yaşanan olaylar yüzünden liderleri uzun zamandır ev hapsinde tutulan İranlı muhaliflerin Mısır'daki gibi
eylem yapacağı konuşuluyordu. Demek ki, güvenlik güçleri buna karşı
tedbir alıyordu. Ancak bütün bunların, Türkiy
e devlet başkanının resmi ziyaretine rastlaması ilginçti.
Sabah, Gül-Ahmedinejad arasındaki görüşmeler, ortak
basın toplantısı ve Tahran elçiliğimizdeki öğle yemeğinin ardından yazı için otele döndük. Bu kez internet çalışıyordu. Ama şimdiye kadar hiç görmediğim bir tabloyla karşılaştım. Bazı siteleri sorunsuz ziyaret ediyor; ancak bazılarına giremiyordum. Dünyadaki gelişmeleri izlemek için sık sık ziyaret ettiğim BBC'nin
web sitesi girilemeyenler arasındaydı. Bu siteye tıklayınca karşıma, L1-7 diye bir uyarı çıktı.
Sonra dünyada en çok ziyaret edilen haber sitelerinden Guardian'ı tıkladım. Nafile. Bu kez karşıma L1-2 kodlu bir uyarı çıktı.
Tunus ve Mısır'da protestocuların hem aralarındaki haberleşmede hem de dünyaya yaşadıklarını iletmede çok etkin olarak kullandığı
Twitter'ın sitesini denemek istedim.
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google'a Twitter yazıp tıkladığımda, bu kez L1-1 ikazıyla karşılaştım. Son olarak bir de
Facebook'u denemek istedim. Google'a Facebook yazıp tıkladığımda, her zaman olduğu gibi Google
arama sonuçları sayfası çıktı. Ama herhangi bir sonuç yoktu. Halbuki aynı Google'a, mesela '
elma' yazıp tıklayınca ilgili ne var ne yok ortaya döküyordu. Belli ki, internet tedbir için bazen tamamen kapatılıyor; açıldığında da kontrollü açılıyordu.
Tunus'ta başlayıp Mısır'la devam eden
özgürlük dalgası karşısında Ortadoğu'nun göbeğinde böyle bir tabloyla karşılaşmak ilginçti. Bugünkü
iletişim çağında ne kadar sürdürülebilirdi? Tevafuk gibi Cumhurbaşkanı Gül'le yol boyunca bu konuları konuşmuştuk. Olayların Ortadoğu'ya etkisinin ne olacağını sorduğumuzda, gecikmiş de olsa Ortadoğu'nun çok köklü bir değişimden geçtiğini belirterek,
bölgede yaşanan gelişmelerden her ülkenin nasibini alacağını söylüyordu. Kuşkusuz bu ülkelere Türkiye dahil olduğu gibi İran da dahildi. Ona göre liderlerin yapmadığı, sürüncemede bıraktığı reformları
halk yapıyordu. Cumhurbaşkanı Gül, önceki
akşam yaptığımız sohbette de aynı noktanın altını çiziyordu: "Bugün herkes birbirini takip ediyor. Hiçbir lider kafasını kuma gömmemeli.
Reformlara öncülük etmeli. Bir zamanlar çanak antenler yasaklanıyordu. Şimdi antensiz çalışan internet var. Kim çağı daha iyi anlarsa, o öne geçer."
Gül, İran ve Türkiye'de canlı yayınlanan basın toplantısında da reform mesajını unutmadı. İranlı bir gazeteci, Ortadoğu'da yaşananları nasıl yorumladığını sorunca, Ahmedinejad ile yan yana oturan Abdullah Gül, bu kez, 2003'te İKÖ'nün Tahran toplantısındaki kendi konuşmasından alıntı yaparak konuştu: "Herkesin birbirinden haberdar olduğu çağımızda halkların taleplerini dikkate almak; gerekli siyasi ve
ekonomik reformları yapmak şart. Yönetimlerin yapmadıklarını bugün halk zorluyor. Hiçbir ayrım yapmadan hepimiz evlerimizin içini düzene koymalıyız."
Bir süre önce
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin bölgede 'itfaiyeci' rolü üstlendiğini söylemişti. Gül'ün bu sözleri ise Türkiye'nin bölgedeki 'çıplak uyarıcı' rolünün göstergesi. Keşke bölge, 'beyaz adam' edasıyla değil, dostça yapılan bu ikazlara iş işten geçmeden
kulak verse...