Balyoz davasında, mevcut olan 134
sanık hakkında
tutuklama kararı,
duruşmada mevcut olmayan 29 sanık hakkında da yakalama emri çıkarıldı.
Geçen sene Balyoz davasına bakacak olan
İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi daha ilk duruşmaya aylar varken 102 Balyoz zanlısı hakkında yakalama emri vermişti.
Genelkurmay, yakalama emrini hiçe saydı ve görevdeki generalleri teslim etmedi.
Şimdi ikinci kez Genelkurmay aynı yakalama emriyle karşı karşıya. Göreceğiz Genelkurmay'ın endamını.
Balyoz'da (ikinci kez) verilen tutuklama kararları ve yakalama emirleri
sürpriz değil hatta rutin.
Kanımca rutin olduğu kadar da isabetli. Bunu isimleri zikredilen sanıkları kastederek söylemiyorum.
Suçun ağırlığına, ortadaki
delillere bakarak söylüyorum.
Suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet
hapis. Öyle 10 yıl, 20 yıl değil.
Ve özellikle
muvazzaf olan sanıkların hâlâ kritik görevlerde olmaları yargılama açısından ciddi bir
tehlike.
Bu muvazzaf sanıkların delil durumuna tesir etmeleri, delilleri karartmaları her zaman mümkün.
Neymiş efendim, delillerin karartılması tehlikesi yokmuş. Deliller zaten toplanmış.
Ceza yargılamasında delil toplanması ve delil bulunması yargılamanın her aşamasında mümkündür. Hukuk yargılamalarındaki gibi süreyle sınırlı değildir.
Gölcük Donanma Komutanlığı
İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde döşemenin altından çıkan çuval çuval
belgeler ne zaman bulundu?
Geçtiğimiz aralık ayında değil mi?
Bu belgeler basbayağı bulunamayabilirdi de. Yok edilebilirdi.
Ve tabii ki bunlardan başka bulunması muhtemel olan diğer deliller...
Peki, ne değişti de bu tutuklama ve yakalamalar çıktı?
Askeri
casusluk soruşturması çerçevesinde
Gölcük Donanma Komutanlığı'ndaki aramada çıkan fevkalade kritik belgeler (deliller) Balyoz davasını doğrudan etkiledi.
Mahkemenin Balyoz Harekât Planı'nın gerçekliğine yönelik kanaatine önemli bir kuvvet kattı.
Yani CMK'nın tutuklama söz konusu olduğunda kuvvetli şüphe dediği şey.
Özellikle, Gölcük'te ele geçirilen 'Komutana arz' isimli E. Tuğg. Süha Tanyeri'ne ait belge,
Oraj,
Suga,
Çarşaf ve
Sakal eylem planlarının gerçekliğini güçlendirdi.
Ama malum çevreler (endişeli modernler...) tuhaf bir şekilde kendilerine gülücükler saçmayan CMK'yı görmek istemiyorlar.
Onları ve onları kollayanları kollamayan
kanun, hukuk değil hiçbir zaman.
Onları suçlayan kanun ve hâkim her daim siyasallaştırılmış, kuşatılmış ve ele geçirilmiş durumda.
Hayatlarını cuntaların garantörlüğüne bağlayan modernler için hukuk ve
demokrasi her zaman ayak bağıdır.
Ceza yargılaması usulünde mevcut olan yetkiyi kullandı
mahkeme. Olmayan bir yetkiyi değil.
Tutuklama kurumu, ceza yargılamasında tüm demokratik dünyada mevcuttur. Olması da şarttır...
Asıl olan tutuksuz yargılama olsa da, anayasal düzene yönelik suçlarda kuvvetli şüphe varsa tutuklama sebebi var sayılabilir diyor CMK 100. madde.
Şu durumda Balyoz davasının esas mahkemesi olan 10.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği tutuklama kararları kritik önem arz ediyor.
Dikkat edin, bu tutuklamalar 13 duruşma sonra geliyor.
Yargılamanın olgunlaşmış bir evresinde gelen tutuklama kararları kritiktir.
Ve 195 sanıklı davada, mahkemece seçilen 162 sanık hakkında tutuklama çıkıyor.
Çünkü bu aşamada verilen tutuklama kararlarından sonra bu sanıklar hakkında
beraat kararı verilme ihtimali ceza davalarının rutin tabiatına göre oldukça zayıf bir ihtimal.
Başka bir mahkeme tarafından
tahliye edilseler bile.
Velev ki 11.
Ağır Ceza Mahkemesi tutuklanan sanıkları tahliye etsin. Davanın esası hakkındaki kararı, tutuklama ve yakalamaları yapan 10. Ağır Ceza Mahkemesi verecek.
Bu arada TSK Personel Kanunu gereğince
Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı harekete geçmeli ve yeni polemiklere mahal vermeden tutuklanan sanıkları süratle
açığa almalı.
Açığa alma
tedbirini uygulamak için daha ağır bir sebep yok.
Tutukluluk adli bir tedbir, açığa alma ise idari bir tedbirdir. Birbiriyle paralel şekilde uygulanırlar.