Balyoz Darbe Planı davasında 163 askere tutuklama çıkması gündeme bomba gibi düştü. Tutuklananlar arasında 30 general de yer alıyor. Hal böyle olunca uzun saatler süren bir koşuşturmaca başladı. Halen de sürüyor. Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner önce tutuklu yakınlarıyla görüştü arkasından Başbakan Erdoğan'a çıktı. Doğal olarak görüşmenin içeriğiyle ilgili bilgimiz yok. Fakat kulislere düşen tahminler de yok değil. Karargâhın, özellikle muvazzafların tutuklanmasından rahatsızlık duyduğu sır değil. Hatta önceki gece Genelkurmay'da geniş katılımlı bir toplantı da yapıldı. Hukukçuların da dahil edildiği toplantıda izlenecek yol masaya yatırıldı. Muhtemel gelişmelere göre senaryolar belirlendi. Şimdi gözler tutuklamalara itirazlarda. Kulislere göre itirazlar üzerinden bir çıkış yolu planlanıyor. Hatırlanacağı gibi Balyoz sanıkları daha önce de tutuklanmış ve nöbetçi mahkemeye yapılan itiraz üzerine tahliye edilmişlerdi. Hatta nöbetçi hakimin kim olacağı, tahliye kararlarının nasıl verileceği karardan bir hafta önce medyaya yansımıştı. Bu kez de benzeri bir durum olur mu önümüzdeki günlerde göreceğiz fakat aynı senaryonun tekrarı zor gözüküyor. Konu çok boyutlu olduğu için üzerinde konuşulması gereken birden fazla nokta var. Öncelikle tutuklanan isimlerin statüleri Ankara'nın acil gündemi. Tutuklanan 163 askerden 111'i muvazzaf. Askeri personel kanununa göre de açığa alınmaları gerekiyor. Hukukçuların görüşü de bu yönde. Kulislere göre eğer tutuklu sanıkların itirazı reddedilir, yani tutukluluk halleri sürerse hükümet de bu 111 askeri açığa alacak. Ankara'nın havasına bakarak şunu söylemek mümkün; Balyoz yargılamaları sırasında birçok ilk yaşanabilir. Bu kadar subayın tutuklanması doğal olarak siyasetin de gündemi. CHP lideri 'endişeyle izlediklerini' söylerken MHP lideri 'Darbeciler varsa TSK'dan ayıklanmalı' dedi. Ama yaygın söylem yargılamaya müdahale edilmemesi gerektiği yönünde. Dediğimiz gibi konu çok boyutlu. Her şey mahkeme safahatında ortaya çıkacak. Fakat bütün bu tartışmada bir şey atlanılmamalı. Balyoz'u hazırlayanların kendi komutanları ne diyor acaba? Çünkü belgeler gösteriyor ki cuntaya karşı çıkan komutanlara karşı yıldırma harekatı hazırlanmış, hatta uygulanmış. Çok sayıda komutanın tutuklanması, sürgüne gönderilmesi planlanmış. Balyoz tartışmalarını yaparken bu noktayı es geçmemek lazım. Çünkü gelişmelerin seyri biraz da bu isimlerin tutumuyla ilgili. Bu davada daha çok sürpriz yaşanabilir. Basına baskı ve Kılıçdaroğlu'nun açmazı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu son dönemde yeni bir söylem geliştirdi. Bulunduğu her ortamda 'bu hükümet basına baskı uyguluyor' diyor. Dün de TRT ekranında söyledi. 'Candaşları' da koro halinde benzer tezleri tekrarlıyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu 'kapım herkese açık' dese de sadece 'Candaş Medyası'na konuştuğu için basına baskılardan 'vergi cezaları' ve 'Silivri sakinlerini' mi kastettiğini soramadık. Kılıçdaroğlu'nun haklı olduğu bir şey var: Basın baskı altında. Ama bu baskı CHP liderinin iddia ettiği gibi hükümetten değil yargıdan geliyor. Daha önce defalarca yazdık. O yüzden tekrar detaya girmeye gerek de yok. Ergenekon'u, Balyoz'u, Kafes'i yazan gazeteciler davalarla bezdiriliyor. Şamil Tayyar'ın, Mehmet Baransu'nun, Büşra Erdal'ın, Metin Arslan'ın, Abdulkadir Selvi'nin, benim durumum ortada. Binlerce dava oldu. Örnekleri saymakla bitmez. İddianameden alıntı yapsanız bile kendinizi mahkemede buluyorsunuz. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu bu konuları hiç görmedi. Dink cinayetinin perde arkasını ortaya koyan bir kitap yazdım, ölüm tehditleri aldım. Ortaya koyduğum delillerden rahatsız olanlar beyaz bere ve 4 kaleşnikof mermisi yollayıp ' seni de Dink gibi vururuz' dediler. Bu köşenin yazarı artık koruma ile yaşamak zorunda bırakıldı. Yetmedi dava yağmuru başladı. Bugün, sanıklardan Albay Ali Öz'ün şikayeti üzerine savcıya ifade vermeye gideceğim. Ancak sürekli basına baskı var diyenler 2011 Türkiye'sinde gazetecilerin davalar ve tehditlerle yıldırılmak istenmesine kör-sağır kalmayı tercih ettiler. CHP'nin birçok konuda olduğu gibi bu alanda da ciddi bir inandırıcılık ve samimiyet sorunu var.