12 yaşındaydım. Hasan El Benna ve Seyyid Kutup'la tanıştım.
İhvan-ı Müslimin'e muhabbet ve çağdaş
Mısır firavunlarına nefret ile büyüdüm. Büyüdüm ve ilk fırsatta Mısır'a gittim. Tekrar tekrar gittim. Her gidişimde tünelin sonunda bir ışık aradım.
Hüsnü Mübarek rejimi öyle kuvvetli ve ona muhalefet öyle zayıf görünüyordu ki, en ufak bir ışık emaresine bile rastlamadım. Kifaya hareketi günlerinde (2004 sonları, 2005 başları) Kahire'ye gidip gelen arkadaşlar,
yeşeren ümitlerden söz etmiştiler. O devrim hareketi de bastırılınca, Mısırlı rejim muhalifi arkadaşlarımın en kabadayısı bile artık devrime ihtimal vermez olmuştu. Ama,
Allahu Ekber, olmaz denen devrim oldu işte. Elhmadulillah, çok
şükür.
Tahrir Meydanı sevinçten uçuyor. Ben de onunla beraber uçuyorum. Allah sevincimizi kursağımızda bırakmasın.
* * *
Mısır
Firavunu Hüsnü Mübarek, milletten
gasp ettiği yetkileri orduya devredip gitti. Şimdi ordunun o yetkileri millete iade etmesi bekleniyor. Doğru dürüst bir anayasa değişikliği, doğru dürüst bir
siyasi partiler kanunu, doğru dürüst bir
seçim sistemi ve tamamen özgür, şeffaf, şaibesiz seçimlerle...
Devrimin
mübarek olsun sevgili Mısır.
Allah tamamına erdirsin.