Son günlerde
CHP'li vekillere bir haller oldu.
Eleştirilere ya da hoşlarına gitmeyen yorumlara sert tepki veriyorlar. Hatta öyle bir ruh haline büründüler ki kendileri dışındaki herkesi
AK Partili görüyorlar. Onlara göre herkes CHP'yi çökertmeye çalışıyor. Hatta yönetimdeki isimlere bakılırsa 'CHP coştu geliyor ama medya tersini yazıyor.'
Bu analizi hangi verilere dayanarak yapıyorlar bilmiyorum ama görünen tablo pek hayra alamet değil.
Çünkü
seçime 4 ay kala CHP'den yansıyan hava umut vermiyor. Parti program ve
politika üretemediği için bol bol polemik üretiyor.
Üstelik kulisler çok hareketli. Perde arkasında liste savaşları yaşanıyor. Hatta, Kılıçdaroğlu'nun 'çözmek boynumuzun borcu' deyip sonra unuttuğu
Baykal kaseti bile bugünlerde yeniden ısıtıldı.
Bir yandan da her genel başkan yardımcısından farklı ve bir o kadar da sorunlu açıklamalar geliyor. Bir genel başkan yardımcısı
halkı isyana çağırıyor öbürü
Kürtler'i kucağa oturtmaktan bahsediyor. Bir diğeri de ülkenin başbakanına 'haremağası' diye hitap ediyor. Bazı yöneticilerinde ise
Silivri takıntısı var. Ne yapıp edip
Ergenekon sanıklarını Meclis'e atmanın hesabını yapıyorlar.
Lafı eğip bükmenin, afili cümleler kurmanın bir anlamı yok.
Ana muhalefet umut vermiyor.
Durumun vahametini arttıran ise şu: Mevcut CHP yönetimi 12
Eylül referandumunda '
evet' diyen milyonlarca insana 'bidon kafalı' muamelesi yapmaya devam ediyor. Onlara göre AK Parti milleti kandırıyor.
Hatta
Tunus ve
Mısır ayaklanmalarından 'Acaba bize de bir pay çıkar mı?' beklentisindeler. Sandıkta deviremedikleri AK Parti'yi ancak böyle bir yöntemle alt etmeyi umuyorlar.
Şunun şurasında seçime 4 ay kaldı. Anketlere göre
iktidar ile ana muhalefet partisi arasında neredeyse 20 puan fark var.
Üstelik CHP yönetimi bu 20 puan farkı kapatacak bir performans gösteremiyor. Parti politikaları, seçim programları göremedik. Bol bol polemik var. Sahi CHP'nin dış politikada ne dediğini,
Kürt sorunu ve başörtüsü meselesinde nasıl bir çözüm önerdiğini anlayabilen var mı?
Varsa yoksa 'Benim adım Kemal?'
Peki adama sormazlar mı 'Sayın Kılıçdaroğlu hani parayı bulacaktınız?
Kapı önüne koyduğunuz gazetecilerin hali ne?' diye.
'Ben parayı bulurum' diyen Kılıçdaroğlu ve ekibi, CHP'nin yayın organı
Halk TV'yi kapattı. Çalışanlar zaten 6 aydır
maaş alamıyordu. Şimdi beş parasız kapının önüne kondular.
Hakları ödenecek mi meçhul.
Halk TV'nin kapatılma iddialarına gelince.
Açıkçası bu hareket, bir manevra izlenimi veriyor. Çünkü uzunca bir zamandır CHP ile Oda TV'nin sahibi
Soner Yalçın dirsek temasındaydı. Hatta bu konuda detaylı görüşmeler de yapıldı.
Ben de bu köşede 10 Kasım'daki yazımda CHP-Oda TV flörtünü anlatmıştım.
Geçtiğimiz hafta bu konuda yeni görüşmeler yapıldı. Yalçın, Halk TV için talebini yeniledi. CHP yönetimi ise 'kanalın hisseleri Baykal ve yakınlarında' deyip topu oraya attı. Kulislere göre Baykal ve ekibi de hem borçların ödenmesi hem de üste para verilmesini talep etti. Konuşulan rakam neredeyse 2 milyon lirayı buluyor.
Fakat burada da anlaşılamadığı konuşuluyor.
Soner Yalçın'ın o kadar parayı nereden bulacağı da ayrı bir
tartışma konusu ama Halk TV'nin kapısına
kilit vurulmasının bir manevra olduğu yönünde güçlü duyumlar var.
Yakın zamanda hem borçlarından kurtulmuş hem de yeni bir yönetime kavuşmuş bir TV kanalı görürsek şaşmayalım.
Özetle, seçim sandıkta kazanılır. Fakat CHP hem seçimi kazanacak politikalar üretmekten uzak hem de kendi içinde çok parçalı bir yapı izlenimi veriyor.
Erken kalkan, hızlı koşan ve organize olan AK Parti karşısında yenilgiyi ise halkın cahilliğine bağlıyorlar.