Bir önceki yazıda sormuştum; MHP,
Yargıtay ve
Danıştay'da daire ve üye sayısını artıran yasal düzenlemeye neden karşı? Muhalefet dayanışması mı? Hiç sanmam. Devlet
Bahçeli'nin, MHP'yi
CHP'den ayrıştırmak için özel çaba harcadığını biliyorum.
MHP'nin CHP ile birlikte anılması, yan yana görüntü vermesi siyaseten
intihar gibi. MHP yönetimi de bunun farkında. Toplumun çok yakından izlediği yargı
reformu konusunda MHP, CHP ile aynı yerde durdu, farklılık sadece nüansta... Komisyon üyelerini
istifa ettiren CHP, muhalefetini dışarıya taşıdı, MHP içeride kaldı.
Reforma CHP'nin üslubuyla karşı çıktı. CHP'nin, direnişe kadar varan 'statükoyu' cansiparane savunmasını anlamak mümkün. Kelimenin tam anlamıyla 'arka bahçe' müdafaası... 'Biraz ağır olmadı mı?' diyebilirsiniz.
Hayır, ağır değil. Gerçeğin ifadesi.
İşte belgesi... 1995 yılında DYP-SHP
koalisyonunun
Adalet Bakanı Mehmet Moğultay,
İstanbul İl Kongresi'nde partililere aynen şöyle seslendi: "Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkarttım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye mi verseydim?" Bundan daha iyi
itiraf olabilir mi?
DYP bugün tarih sahnesinden silindiyse sebebi, koalisyon hükümetinde Adalet Bakanlığı'nı SHP'ye bırakmış olmasından... Bunu
Süleyman Soylu, açıkça söyledi: "Sağ kitleler,
Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay'ın Adalet Bakanlığı'ndaki kadrolaşmasının faturasını DYP'ye kesti. Bir daha da affetmedi." O koalisyon döneminde en fazla sıkıntıyı Adalet Bakanlığı'ndaki milliyetçi bürokratlar çekti. CHP'nin yargıda statükoyu etkileyecek her girişime karşı çıkmasını anlayabiliyorum. Ancak MHP'yi çözemedim. Komisyonda neler söylediklerine baktım. Değerlendirme için
komisyon raporuna yazacakları 'muhalefet şerhini' bekledim. Rapor dün milletvekillerine dağıtıldı.
MHP'nin 'muhalefet şerhinde' önce yargının mevcut durumundan şikâyet var: "Danıştay ve
Yargıtay'da işleyiş düzeninin ciddi sorunlarının bulunduğu, zaman içinde verilen bazı kararların kamu vicdanını sızlattığı,
araç gereç ve
personel kifayetsizliği,
iş yükü fazlalığı, daire ve üye sayısının biriken işleri makul sürede bitirmeye yetmediği bir gerçektir." Ne kadar doğru... Yüksek yargıda personel kifayetsiz, yetersiz yani. Çare, sayıyı artırmak olmalı değil mi? Bu tespit, reformu daha da ileri noktaya taşımayı gerektirmez mi?
MHP'nin '2023'e Doğru Yükselen Ülke
Türkiye' programında 'milli yargı'nın hedefleri hatırlatılıyor. Türkiye,
Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakereleri yapan bir
ülke. Hemen her ülkede evrensel kriterlerin en çok arandığı alan; yargı. Türk yargısı evrensel kriterlere vurulduğu zaman ortaya çıkan
manzara içler acısı... MHP'nin muhalefet şerhinde reform tasarısının 'vizyon ve misyondan' mahrum olduğuna dikkat çekilerek 'Yargının sorunlarına çözüm aramak yerine yargıyı ele geçirme,
yandaş yüksek
mahkeme yaratma amacındadır' deniyor. CHP'nin de gerekçesi bu. 'Yargıyı ele geçirme ve yandaş yüksek mahkeme' sözünü
referandum sürecinde de defalarca CHP'lilerden dinledik.
Yargıtay ve Danıştay'a yeni üyeleri, bütün yargı mensuplarının oyuyla seçilen
HSYK, birinci
sınıf hâkim ve savcıların arasından belirleyecek. Burada nasıl kadrolaşma olacak biri izah etsin. Bir önceki HSYK'nın üyelerini Yargıtay ve Danıştay seçiyordu. HSYK da
yüksek yargı üyelerini. Bir kısırdöngü söz konusuydu. MHP 'tasarının
Anayasa ve içtüzüğe aykırı olduğu' iddiasında... Bunu 5 sebebe dayandırıyor. CHP'li üyelerin istifa etmiş olması ilk gerekçe. Gerek komisyonlarda gerekse genel kurulda yoklama, 'CHP burada mı?' diye değil, toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayısı var mı diye yapılır. Şerhte sıralanan diğer sebepler de dayanaksız.
Şerh metninde MHP'yi, CHP'den ayrıştıracak ifadeler pek yok gibi... CHP, komisyondan çekildiği için şerh yazamadı. CHP'liler farklı şeyler yazar mıydı? Zannetmiyorum. Tasarıyla Yargıtay ve Danıştay'ın AKP kurumu haline geleceği, yargı erkinin AKP'nin siyasi rengine boyanacağı gibi ifadeler var. 'Bu tasarıya
muhalif olduğumuzu saygıyla arz ederiz' diye biten muhalefet şerhinin altında üç
imza var; Metin Çobanoğlu (
Kırşehir), Osman
Ertuğrul (
Aksaray), Rıdvan Yalçın (
Ordu).
MHP'nin,
yargı reformuna karşı çıkarken oy almayı hedeflediği sağ kitleleri ve parti tabanını ikna edecek başka gerekçeleri olmalıydı. Bu duruşunun MHP'yi seçimlerde zor duruma sokacağı kesin...