Ankara yargı
reformu tartışmalarına kilitlendi.
Hükümet reformda ısrarlı.
CHP ise yaptırmamakta. Parlamenter
sistem içinde makul kabul edilebilecek bir durum.
Fakat CHP'nin halkı
isyana
teşvik etmesi olacak iş değil. Sahi böyle bir ifadeyi AK Partili biri söylese ne olurdu?
Tartışmaların siyasi boyutunu bir kenara bırakıp durumun vahametini rakamlarla anlatmaya çalışalım.
Çünkü siyasi polemiklerle gerçeklerin üstü örtülüyor. Oysa ortada vahim ötesi bir tablo var.
Resmi istatistiklere göre şu anda
Yargıtay'da bekleyen
dosya sayısı 1 milyon 831 bin 419.
2010 yılında iş yoğunluğu sebebiyle bakılamayan 20 bin dosya zaman aşımına uğradı.
Yine resmi istatistiklere göre, tabii gerekli
düzenlemeler yapılmazsa, 2011'de 25 bin, 2012'de 32 bin, 2013'te 42 bin, 2014'te ise 55 bin dosyaya zaman aşımına uğrayacak.
Bu arada hatırlatalım,
Yargıtay arşivde koyacak yeri olmadığı için PTT'den dosyalarını bile alamıyor.
Eğer hiç yeni dosya gelmese bile ellerindeki biriken dosyaları eritmeleri 2 ile 5 yıl arasında zaman alacak.
İstatistikleri biraz daha detaylandıralım;
Bugün Yargıtay'daki dağılım şöyle: Adam öldürme dosyalarına
bakan 1.
Ceza Dairesi'nde 17 bin
sanık karar bekliyor.
2. Ceza Dairesi'nde 40 bin sanık, 3. Ceza Dairesi'nde 36 bin sanık, 4. Ceza Dairesi'nde 50 bin sanık, 5. Ceza Dairesi ki 'çocuklara karşı cinsel suçlar'a bakıyor; 34 bin sanık var.
Bunların 4 bin 800'ü çocuklara karşı cinsel suçlar nedeniyle
tutuklu. Mesela bu dairede 2001 yılında çocuğa cinsel istismarda bulunduğu gerekçesi ile yargılanan bir şahıs 10 yıl sınırını aştığı için yılbaşında
tahliye oldu. Herkes Hizbullah'a odaklandığı için bu tip
tahliyeler görülmedi.
Yani o şahıs aramızda dolaşıyor.
Devam edelim...
6. Ceza Dairesi 115 bin sanık, 7. Ceza Dairesi 60 bin sanık, 8. Ceza Dairesi 42 bin sanık, 9. Ceza Dairesi 42 bin sanık, 10. Ceza Dairesi 83 bin sanık, 11. Ceza Dairesi 51 bin sanık karar bekliyor.
Hatırlatalım, Yargıtay'da bir de hukuk daireleri var. Onlardaki rakamlarda ceza dairelerinden kalır değil.
Tablo bu kadar kötü.
Üstelik yıllardır böyle. Hatta
Yargıtay Başkanı Hasan
Gerçeker 2008 yılı içinde iki kez Adalet Bakanlığı'na başvurup daire sayılarının arttırılmasını istemişti.
Yani ortada
teknik ve zorunlu birtakım düzenleme ihtiyacı var.
Hükümet adım attı ve daire sayılarının arttırılması yönünde
kanun tasarısı hazırladı. Fakat CHP isyan bayrağı açtı. Hatta varlığı sahih olmayan
Bursa Nutku'ndan hareketle direniş çağrısı yaptı.
Son olarak da Adalet Komisyonu'ndan
istifa ettiler.
Açıkçası ne istifa gerekçelerini düzgün anlatabildiler ne de 'biriken dosyaların nasıl eritileceğini.'
CHP bütün olarak AK Parti'nin icraatlarına karşı olduğunu söylüyor. Kabul edilebilir bir durum. Sonuçta muhalefet partisi. Peki ama işlemeyen yargıda sorunlar nasıl çözülecek?
Bu konuda ne program ne de proje gördük. Zaten program olmadığı içinde bol bol polemik üretiyorlar. Üstelik de yargıdaki tıkanıklığı anlatıp çözüm taleplerini anlattığınızda sizi
yandaş olmakla suçluyorlar. Neyse ki yandaşlığın kitabı CHP kurultayında yazıldı da biz de rahatladık.
CHP söyleyemiyor ama işin özü şu: Ana muhalefet partisi yeni HSYK'nın seçeceği Yargıtay ve
Danıştay üyelerinin kendi yörüngesinde olmayacağına inanıyor. Eğer 12
Eylül referandumu olmasaydı ve HSYK'nın yapısı değişmeseydi bugün hararetle karşı çıkan CHP'nin yeni düzenlemenin bayraktarlığını yapardı.
Bu aşamada CHP'li İsa Gök'ün yaptığı türden talihsiz açıklamalarla işi polemiğe dökmenin bir anlamı yok. Kaldı ki dün 37 baro başkanı yapılan düzenlemeye
destek bildirisi yayınladı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'ın sözlerini de önemsemek lazım. Kılıç, son derece net bir ifadeyle "Yüksek yargının mensupları da öz eleştirisini cesaretle yapma erdemini göstermelidir. Yıllardır yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı örtüsü altında yüksek yargının içine düşürüldüğü durumu kimsenin savunacak mecali yoktur" dedi. Ayrıca çok önemli tespitler de yaptı Kılıç.
Yani sanıldığı gibi yargının tamamı CHP'nin tezlerine destek vermiyor.
Bu aşamada tartışmayı doğru zeminde yapmak zorundayız. Adalet sistemi tıkandı ve acil çözüm bekliyor.
Gerisi
vuvuzela gürültüsü...