Boş kafalılar


“Dulce et decorum est pro patria mori”. Ne demek? Söyleyeyim: Anavatan için ölmek hoş ve onurludur. Birinci Dünya Savaşı patlak verirken, size Horatius’un sözünü... ... kompozisyon ödevi olarak verseler, ne yazardınız? 20. yüzyılın en etkili Alman şairi... Oyun yazarı... Ve tiyatro yönetmeni Bertolt Brecht, “anavatan için ölmek hoş ve onurludur sözü yalnızca boş kafalıların rağbet ettiği bir propaganda sloganıdır” diye yazmış... Okuldan atılması gündeme gelmiş... Babasının hatırı ve din dersi öğretmeninin araya girmesi ile bu cezadan kurtulmuş. Bavyera Eyaleti’nin güney batısında Augsburg’dayım... M.Ö. 15. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus’un kurduğu Augsburg, Almanya’nın en eski şehirlerinden biri. Brecht bu kentte doğmuş. Doğduğu yer bugün müze. Brecht Evi olarak anılan müzeye giriyorum... Bertolt Brecht, Almanya’da kısaca Bert Brecht olarak anılıyor... Babası, Berthold Friedrich Brecht, daha sonra müdürü olduğu Haindlsch Kâğıt Fabrikası’nda çalışıyormuş... Annesi Sophie Brecht, Brezing doğumluymuş... Gençliğinde Eugen olarak tanınan Brecht, daha sonra Berthold veya Bertolt adını seçmiş... Annesi, gençliğinde utangaç ve kolay hastalanan Brecht’i sürekli kollamak zorunda kalmış... İlkokuldan sonra, 1908-1917 yılları arasında Peutinger Lisesi’ne gitmiş... Liseyi, savaş nedeni ile uygulamaya konulan kolaylaştırılmış sınav sonucu bitirmiş... *** Kendisini “komünist” olarak tanımlayan Brecht, daha önce Erwin Piscator tarafından adı konulan epik tiyatronun, diğer bir deyişle “Diyalektik Tiyatro”nun kurucusu... Epik tiyatro, siyasal amaçlı bir tiyatro düşüncesi... Bertolt Brecht’in doğrudan Marksizm-Leninizm etkilenimiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş bir kuram... Asıl amacı ise tiyatroyu bir lüks olarak elit kesimlerin tekelinden çıkararak, tiyatronun sıradan halkın gündelik sorunlarına indirmek... *** Brecht’in bir atölyenin ikinci katı olan doğduğu mütevazı ev... Yatak odası dışındaki odalar, Brecht’in tüm dünyada sahnelenen eserlerinin metinleri, afişleri ve resimleriyle dolu... 21 yaşında yazdığı Gecede Trampet Sesleri... 31 yaşında yazdığı ve büyük başarı sağladığı Üç Kuruşluk Opera... 1930 yılında yazdığı Mahagonny Şehrinin Yükselişi ve Çöküşü oyunu... Bu oyun Leipzig’de izleyicilerin karşısına çıktığında, büyük bir ihtimalle politik karşıtlarının kışkırtmaları sonucu ayaklanma benzeri gösterilere neden olmuş... Gelişmeler Almanya’nın en büyük tiyatro skandallarından birisi olarak kabul edilmekte... Bir anlamda “boş kafalıların” rövanşı gibi olmuş. *** Brechtlerin daha sonra taşındığını biliyorum... Doğduğu evin yakınındaki o evin yolunu tutuyorum... Eve geldiğimde, o dönem kısa biyografisine geri dönüyorum: “1917’den 1918’e kadar Münih’deki Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde doğa bilimi, tıp ve edebiyat okudu. 1918 yılında Augsburg askeri hastanesinde sıhhiye askeri olarak görevlendirilmesinden dolayı öğrenimini yarıda kesmek zorunda kaldı. 1921-22 yıllarında Berlin felsefe fakültesine kayıtlıydı; fakat öğrenime başlamadı.” Evin karşısında kestane ağaçları ve akan bir nehir var... Bunlar Brecht’in eserlerindeki kestane ağaçları... İlk aşkı da önünde bulunduğum evin duvarındaki tabelada vurgulanacak kadar önemli: “1916 yılında, büyük gençlik aşkı ‘Bi’ diye çağırdığı, Paula Banholzer’le tanıştı. Bu ilişkiden 3 Nisan 1919 yılında oğlu Frank Banholzer dünyaya geldi. Çocuğa, Brecht’in çok önem verdiği şair Frank Wedekind’in adını verdiler. Küçük Frank ilk üç yılını Kimratshofen’de geçirdi. Sonraları değişimli olarak büyükanne, Brecht’in yeni sevgilileri Marianne Zoff ve Helene Weigel çocukla ilgilendiler. Brecht’in oğlu II. Dünya Savaşı’nda diğer cephelerin yanı sıra doğu cephesinde görevlendirildi. Frank Banholzer 13 Kasım 1943 tarihinde Rusya Porchow’da, ordu sinemasına yapılan bir bombardıman sonucu öldü.” İlk önceleri Berlin’de tiyatrosunu görmüştüm... Doğduğu yerleri görmek çok sonralara rastladı. Bu Pazar... Dünyayı ve Türkiye’yi bir kenara bırakıp ben Brecht’in peşinde dolaşıyorum... Siz de peşime düşün istedim...

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER