Kontrgerillanın tek taktiği vardır.
Toplumlar arasındaki farklılıkları kışkırtıp kutuplaştırır, sonra da çatıştırır.
Çatışmayı durdurmak için de asker
darbe yapar.
Türkiye'de bu taktik sürekli denendi.
Sağ-sol,
Alevi-
Sünni,
Kürt-Türk, laik-antilaik...
Şimdilerde de laik-antilaik kutuplaşmasının yeni versiyonu olan "Yaşam tarzına müdahale"
tartışması gündemde.
Aslında bu tartışma son anayasa
referandumundan önce başlatıldı ve
referandum sonuçları ile iyice belirginleşti. Şimdilerde seçimlere doğru giderken de,
heykel, seks,
içki denilerek kızıştırılıyor.
Şimdi...
Aslında her zaman ve her yerde mutlaka iki kutup vardır.
Artı eksi gibi, doğru yanlış gibi,
helal haram, melek
şeytan, dünya
ahiret gibi, hayır ve şer gibi...
Düalist düşüncenin temeli de budur.
Kutuplar eşyanın tabiatında var. Toplumlarda olması da kaçınılmaz.
Mühim olan iki kutbun bir arada
yaşama standartlarını yakalayabilmiş olması ve ötekine karşı onu olduğu konumunda kabul ederek empati geliştirmesidir.
Zaten hayat denen şey de bu iki zıt kutbun çatışmasından ürüyor, gelişiyor.
Fizikte aynı kutuplar birbirini iter, zıt kutuplar birbirini çeker.
Sosyal hayatta ise aynı kutuplar birbirini çeker, zıt kutuplar birbirini iter.
Bu hayatın realitesi, bunu değiştiremiyoruz. O halde kuralımızı şöyle koyarız:
Sen benden farklı düşünüyorsun ama hepimiz insanız. Birbirimizi olduğumuz konumda kabul ederek, hoşgörü geliştirerek beraber yaşamayı gerçekleştirmeliyiz.
Değilse, bazıları bu durumdan istifade edip bizi çatıştırma yoluna gidebilir.
İslam bu durumu oldukça güzel izah etmiştir:
"Senin dinin sana, benim dinim bana."
Kutuplaşma her zaman olur.
Mühim olan yaşanılan devletin ki Türkiye'de kutuplaşmaları çatıştırmaya dönüştüren hep devletin içindeki bir kısım derin yapılanmalar olmuştur kutuplar arasında taraf olmamasıdır.
Devlet taraf olmayacak!
Devlet Türk milliyetçisi olunca Kürtler'le çatışmaya yol açıyor mesela.
Ya da devlet laikliği dinsizlik gibi dayattığında dindarlarla çatışmaya yol açıyor.
Son günlerde içki, seks, heykel ve benzeri konuların yaşam tarzı zemininde tartışılması seçimlerde
AK Parti'ye yarar.
Bu gibi tartışmalardan AK Parti
prim yapar.
Çünkü Türkiye'nin siyasi haritası üç aşağı beş yukarı belli.
Muhafazakârların, dindarların yaşam tarzlarına yönelik tehditler ve engellemeler de AK Parti'ye yarar son tahlilde.
Onun için, yaşam tarzını içki ve seks üzerinden savunmak o tarafa hiçbir fayda sağlamaz, tam tersi olumsuz etki yapar.
Bence AK Parti muhalifleri tartışmak için bunlardan başka argümanlar bulmalı.
Yoksa AK Partili yöneticilerin ortaya attığı içki-seks-heykel üçgeninden çıkamazlar.
Ha, unutmadan söyleyelim, aşırı uçlar kutuplarda birleşir!
Aşırılığa gerek yok.