Dünya Ekonomik Forumu, İsviçre'nin
Davos-Klosters kayak merkezinde bugün toplanıyor. Beş gün sürecek toplantılara devlet yetkilileri, işadamları, bankacılar katılacak.
Bu yıl Davos toplantılarında "Yeni Gerçekler" başlığı altında piyasalardaki yüksek oynaklık, değişen sosyal davranışlar, devletlerin değişen rolü ve küresel güç dengesindeki değişiklikler ele alınacak. Ayrıca "deflasyon mu yoksa enflasyon mu riskli?" konusu da tartışılacak. Bir de G-20 gündemindeki konular gözden geçirilip
destek verilecek.
Küresel risklere karşı koyacak bir mekanizmanın inşa edilmesi için düşünce üretilecek. Risk sinyalleri alındığında elbirliğiyle tehlikelere nasıl karşı konulacağı üzerine görüşler, öneriler açıklanacak. Davos'un bu yılki ajandası kısaca böyle.
Gelelim Davos'ta nelerin konuşulmayacağına... The
Wall Street Journal'da dün yer alan bir habere göre,
gıda fiyatları hızla yükseliyor. Şeker fiyatları son altı ayda yüzde 34, soya fasulyesi fiyatları yüzde 46 arttı. Ayrıca
buğday,
gübre ve
hayvan yemi fiyatları da hızla tırmanıyor. Yükselen gıda fiyatları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde siyasi istikrarsızlık yaratıyor. Ortaya çıkan kaotik ortam, gelişmekte olan ülkelerin
ekonomik gelişmelerini de durduruyor.
Peki dünyadaki bütün bu istikrarsızlığın nedeni nedir? Nedeni şu... ABD,
Japonya ve
Avrupa merkez bankalarının gevşek
para politikası,
kazanç arayan spekülatörleri gıda alanına yönlendiriyor. Ucuz parayı bulan, gelişmekte olan ülkelere gidip, onların pazarlarında spekülasyona başlıyor. Böylece yapay olarak artan gıda fiyatları, gelişmekte olan ülkeleri kaotik bir sosyal ve siyasal yaşama sürüklüyor. Doğal ekonomik
büyüme istikrarsızlık yüzünden duruyor. Ama nedense bu hayati konular Davos'ta ele alınmıyor. Her şey tartışılıyor ama, gıda fiyatları üzerinde yapılan spekülasyonları önleyecek bir mekanizma tartışılmıyor.
Gelelim Davos'ta konuşulmayan diğer önemli bir konuya...
Stockholm Uluslararası Barış
Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRI) verilerine göre, silaha harcanan para 2000 ile 2009 arasında reel olarak yüzde 49 artarak bir trilyon 531milyar dolara ulaştı. Dünya Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre, dünyada 2010 yılında 925 milyon insan
açlık çekiyor. Halbuki bu insanlar için yılda 337 milyar dolar harcansa açlık ortadan kalkacak. Hatta gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin tarım ürünlerine yüksek gümrük duvarı uygulamasalar, dünyada aç insan kalmayacak. Çünkü adil bir dünya ticareti açlık sorununu çözecek. Ama bu konu da ilgisini çekmiyor Davos'un.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın böyle bir Davos'a gitmemesi iyi oldu. Çünkü fakirlerin yanında duran,
bütçe harcamalarının kompozisyonunu düşük gelir gruplarına faydasına yönelik olarak değiştirip, sağlık ve eğitim harcamalarını artıran, askeri harcamaları azaltan Başbakan'ın Davos'ta olmasına zaten hiç gerek yoktu.