Ankara kulislerinin bugünlerde tek gündemi var diyebiliriz. Meclis'te, bakanlıklarda,
bürokrasi de herkes 'kimin
vekil olacağı'na odaklandı. İsimler havada uçuşuyor.
Özellikle de
CHP cephesinde.
CHP'nin
Silivri ilgisi artık sır değil.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu her fırsatta Silivri'ye
selam yolluyor. Parti yöneticileri gruplar halinde duruşmaları izliyorlar. Hatta
avukat sıralarına bile oturdukları oldu. Geçen hafta
Süheyl Batum or
adaydı.
Ergenekon sanıklarının vekil yapılması çağrılarına 'Mesajı alıyoruz' diye
cevap vermişti. İddialara göre en az üç Ergenekon sanığının vekil yapılması için yoğun
baskı var.
CHP'nin işi zor. Vekillik pastası
küçük ama taliplisi çok. Yeni bir
kriz çıkartmadan bu süreci yönetebilecekler mi onu göreceğiz.
Fakat bugünlerde Ankara kulislerinin en
bomba ismi
Yargıtay Başkanı Hasan
Gerçeker.
Kulağı delik ve sağlam bilgilere sahip olduğunu bildiğim kaynağım öyle şeyler anlattı ki: 'Olur mu olur' demek durumunda kaldım.
Özetle anlattıkları şöyle:
Malum olduğu üzere CHP ile
yüksek yargının arası iyidir. Zaten arşivler bu yakınlığın sonuçları üzerine yazılmış haber ve yorumlarla dolu.
İşte bu yakınlık önümüzdeki günlerde farklı bir sonuç daha doğurabilir. İddiaya göre CHP yüksek yargıdan bazı isimlere vekillik teklifi yapacak. Hatta
görev süresi haziranda bitecek olan
Hasan Gerçeker'e de bu kapsamda vekillik teklifi yapıldı. Gerçeker'in siyasete girmek gibi bir niyeti olduğunu bugüne kadar duymadık. Girmesi de pek beklenmiyor.
Ama bu teklifin arkasında ise başka bir senaryonun varlığından bahsediliyor.
Gerçeker'in görev süresi 1 Haziran'da bitecek. Normal şartlarda ise
Yargıtay Başkanlığı seçimi 1 Mayıs'ta başlamak zorunda. Fakat burada yeni bir durum doğabilir.
Çünkü hükümetin Yargıtay'da daire sayılarını arttırmak için bir çalışma yaptığı biliniyor. Önümüzdeki günlerde Meclis'ten gerekli düzenlemeler çıkacak.
Yeni daireler kurulunca da üye ataması yeni
HSYK tarafından yapılacak. Yargı kulislerinde dolaşan senaryoya göre Yargıtay Başkanlığı seçimi konusunda bir
kaza yaşanmasını istemeyen bazı çevreler süreci öne almak istiyor. Fakat bu yolun açılması için Yargıtay başkanının emeklilik dilekçesi vermesi gerekiyor.
Kulislerdeki senaryoya göre Gerçeker'e vekillik teklifi yapılarak
başkanlık seçimini yeni daireler oluşmadan aradan çıkarılmak isteniyor. Gerçeker'in yerine en güçlü aday ise Yargıtay Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya. Böylece bir taşla iki kuş misali hem Yargıtay başkanını hem de başsavcıyı mevcut Yargıtay seçmiş olacak.
Bu arada hatırlatalım Yargıtay Başkanlığı için ismi geçen iki kişi daha var. 11.
Ceza Dairesi Başkanı
Ersan Ülker ve HSYK eski Başkan Vekili
Kadir Özbek.
Bu planları kim yapıyor bilmiyorum. Ama zekice bir kurgu olduğu ortada.
Yüksek yargı kulisleri bunlarla çalkalanıyor.
Zorunlu bir açıklama
Geçen hafta boyunca Hrant Dink'i konuştuk. Cinayetin
hazırlık sürecindeki ihmalleri, yargılama safahatındaki eksiklikleri ve geride kalan 4 yılda neden bir
arpa boyu yol alamadığımızı tartıştık.
Tartışmaların büyük bir bölümünde, 'Bi
Ermeni Var' isimli kitabıma koyduğum bilgiler vardı.
Kitap çok tartışıldı. Hatta birkaç günde ilk baskısı bittiği için aynı haftanın içinde ikinci baskıyı yaptı.
Fakat bu arada bir talihsizlik de yaşandı.
Aksiyon Dergisi'nin bugün piyasaya çıkacak yeni sayısında benimle yapılmış bir
röportaj var. Röportajda,
cinayet sonrasına odaklandığımızı fakat bu olayı anlayabilmek için öncesine de bakmak gerektiğini anlattım.
Ancak kullanmadığım, ifade etmediğim bir söz bana aitmiş gibi başlıkta yer almış. Oysa ben röportajın hiçbir yerinde 'Cinayeti
jandarma hazırladı' demedim. 'Tuhaf bir şekilde tetikçinin, azmettiricinin, 'Büyük Abi'nin ve arkadaşlarının yolu jandarma ile kesişiyor' demiştim. Fakat
dergi editöryası buradan 'Cinayeti jandarma hazırladı' türünden bir anlam çıkartıp başlığa çekmiş.
Her gazetenin ya da derginin mutfağında bu tür kazalar olabilir. Haberi cazip kılmak için başlıklarla oynanır. Art niyetli olmadıklarına eminim fakat ortada kastı aşan bir durum var.
Dergiye açıklama gönderdim. Onlar da gerekli düzeltmeyi yapacaklar.
Kayıtlara geçmesi için buradan da tekrar ediyorum. Benim öyle bir ifadem yok.