Kadına yönelik şiddetin son örneği Ayşe Paşalı
cinayeti. Eski kocası tarafından
ölümle tehdit edildiği halde, “boşanmış” olduğu için koruma talepleri
mahkemece reddedilmişti. Adliye koridorlarında feci şekilde dövülmüş fotoğrafları yansıdı medyaya. Ardından da İstikbal Yetkin tarafından öldürüldüğü haberleri.
Ankara 1. Ağır
Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davadan “skandal” haberler gelmeye devam ediyor.
Cinayet aletiyle ilgili hazırlanan kriminal raporda 26 santimetre uzunluğundaki bıçağın 6136 sayılı
yasada yasaklı silahlar kapsamında olmadığı belirtilmiş. Davayı izleyen
CHP İzmir milletvekili Ahmet Ersin, böyle devam ederse sanığın 6136 sayılı yasadan yargılanmayacağını söylemiş.
Ölüm tehditleri alan Ayşe Paşalı’yı “yasada yeri yok” diye koruyamayan yargı, eski eşini 11 yerinden bıçaklayarak öldüren İstikbal Yetkin’in lehinde olabilecek unsurları dosyaya ekliyor.
“Adalet için” çığlıklar yükselirken mahkemelerin umurunda değil.
Hrant Dink davası, “
zaman aşımı” kuşkularını doğrular nitelikte seyrediyor.
Ergenekon davasında JİTEM’in kurucu olduğunu öne süren
emekli Albay Arif Doğan, bu hafta mahkemede “78 kelle aldım” dedi, kimsenin kılı bile kıpırdamadı.
Milliyet’in dünkü manşeti, Ayşe Paşalı cinayetindeki vurdumduymazlığın ifadesiydi:
“Ayşe öldü, hâkim uyandı!”
Mevcut yasa sadece evlilik bağı olanlara koruma kararı verdiği için Ayşe Paşalı bugün hayatta değil. Boşandığı eşi tarafından delik deşik edildi. Üstelik savcılığa başvurarak aldığı tehditleri duyurmuştu.
Ayşe Paşalı’nın ölümünden 23 gün sonra benzer durumdaki bir
öğretim görevlisi kadının başvurusu üzerine aynı mahkeme koruma kararı vermiş. Eski eşe, eve yaklaşırsa hapse gireceği bildirilmiş.
Mahkeme, cinayetten 32 gün önce aynı kararı Ayşe Paşalı için verse yaşıyor olacaktı.
Hükümet şimdi hazırlanan yasa tasarısıyla, “boşanmış veya imam nikâhlı eşler ile sevgililere” 6 aylık koruma uygulaması getiriyormuş.
“Namus cinayetleri”nin bu denli yaygın olduğu ülkede, kadınların korunması konusundaki yasaların hâlâ zayıf kalması ve yargının “erkek
egemen” kararlar üretmesi büyük talihsizlik. Onca gelişmişlik iddiasına karşın, “kadının statüsü”nü ele veren eşitsizlik örnekleri ve şiddet
Türkiye açısından utanç vericidir.
Bu ayıp karşısında kadın örgütleri ayağa kalkmalılar.
9 Şubat’taki
duruşma için CHP’li Canan
Arıtman, kadın parlamenterleri davaya müdahil olmaya çağırmış.
Aileden Sorumlu
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın da harekete geçmesi isteniyor.
Türkiye’de şiddet-
aile içi şiddet nedeniyle cinayete
kurban giden kadın sayısı yüzde 1400 artmış. En temel insan hakkı olan
yaşam hakkını koruyamadığımız kadınlar için Ayşe Paşalı cinayeti bir sembol olmalı ve davası sonuna kadar takip edilmeli.