Amacımız asla ama asla bir soy ayrımından hareketle adım atmak ve ayrıştırmalara gitmek değildir. Hatta bütün azınlıkların haklarını da en az kendi hak ve hukukumuz kadar korumamızın gerekliliğine inanıyorum.
Ancak '
Sakal' operasyonu kapsamında 'gayrimüslim cemaat önderi ve işadamları'nın da tek tek sıralanması söz konusu. Fener Rum Patriği
Bartholomeos,
Ermeni Patriği
Mutafyan ve Katolik cemaatleri
Ruhani Genel Sekreteri Maroviç'in ismi de öldürülmek bağlamında zikredilenlerden. 'Orak' operasyonunda da '
darbe karşıtı Ermeni basını' listeleniyor. Bu kapsamda ise;
Etyen Mahçupyan,
Sevan Nişanyan ve basın şehidi
Hrant Dink de '
hedef' listesinde ismen sayılıyor.
Biz de bu makalenin içerisinde Sabetaylar bağlamında konuyu mercek altına getirecek ve kendi kendimize ‘ne(ler) oluyor?’ şeklinde sorarak
beyin jimnastiği yapmış olacağız.
Türkiye’de Sabetaylar 3 ana kola ayrılmış durumdalar. Bunlar Karakaş, Yakubi, Kapani aileleri. (http://sultanselim.blogspot.com/2010/12/sabetaylar-uzerine-bir-teori.html)
1924 sonrası hakim olanlar Tevfik
Rüştü Aras ve ekibi, yani Kapaniler... 1926'da Karakaşlar (Maliyeci Cavid ve Dr. Nazım) asılırken, Tevfik Rüştü Aras gücünü muhafaza ediyor... 1926'da bunların ve Kazım
Karabekir-Ali Fuat Cebesoy'un vs. davaya karıştırılmasına
itiraz eden ve Ali Çetinkaya'dan (Osman Paksüt'ün dedesi) "seni de asarız" tadında bir fırça yiyerek geri adım atan da tarihi bilgilerimize göre İsmet
İnönü...
11
Kasım 1938'de
Kazım Karabekir'in ev hapsine son vererek, onun
CHP milletvekili olarak meclise girmesini sağlayan da İsmet İnönü... Gene 11 Kasım 1938'de
Atatürk'ün meşhur
Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ı görevden alıp, onun yerine Mehmet Şükrü Saraçoğlu'nu atayan ve yine 11 Kasım 1938'de Atatürk'ün meşhur İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'yı görevden alan da İsmet İnönü...
1942'de Varlık Vergisi kapsamında D harfi ile damgalanan ve ağır
vergi ödemek zorunda kalan Sabetaistler kuvvetle muhtemel Tevfik Rüştü Aras'ın da içinde bulunduğu Kapaniler... Gene aynı Varlık Vergisi kapsamında korunan ve vergi ödemeyen Sabetaistler ise gene kuvvetle muhtemel Karakaşlar...
1946'da Demokrat Partiyi kuranlar ise Kapaniler... Partinin kurulmasına büyük
destek veren Tevfik Rüştü Aras... Damadı da Fatin Rüştü
Zorlu...
1960'da Demokrat Partiyi iktidardan indirenler ise Karakaşlar... Onların arka planda da İsmet İnönü’nün gölgesi var denilebilir...
Şimdi sıkı durun:
1926'da Maliyeci Cavid sorgulanırken kendisine
İzmir Suikasti ile alakalı neredeyse hiçbir soru sorulmuyor... Onun yerine yeni parti çalışmalarında bulunduğu, İttihat ve Terakki Partisini tekrardan
kurmaya çalıştığı, Parti Tüzüğü hazırladığı, hazırladığı bu tüzüğün CHF'nin tüzüğü gibi 9 maddeden oluştuğu ve bu maddelerin CHF'ye nazire olarak hazırlandığı gibi sorular soruluyor...
Akabinde
muhalif parti kurarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ele geçirmeye teşebbüs, Hükümeti Taklib vs. suçlarından suçlu bulunarak idam ediliyor...
İdam edilenlerden eski İttihat ve Terakki Genel Sekreterlerinden Nail Bey idam sehpasına giderken "Bu bize Tevfik Rüştü'nün oyunudur" diyor...
O parti tüzüğünde (1926'daki İttihat-Terakki Partisi taslağında) geçen 2 madde çok ilginç...
1. Ayan ve Mebuslar
Meclisi olmak üzere 2 meclisli bir parlamento kurulması.
2. Bir Meclisi Müessisan (Kurucu Meclis) oluşturularak Teşkilat-ı Esasiyenin (Anayasanın) tekrardan yapılması...
Tanıdık geliyor mu?... (1960 ihtilali sonrasında
direk yapılanlar...)
Özetle diyeceğim şudur:
1924'ten beri bu
ülke Kapaniler ve Karakaşların çatışmasına sahne oluyor mu acaba?.. Kapaniler genellikle Atatürk'ün, Karakaşlar da çoğunlukla İnönü'nün etrafında toplanmışlar... Yakubilerin nerede durduklarını / yerlerini ben de daha tam olarak çözemedim diyebilirim. Gerçi onlar için de, en çok asimile olmuş ve artık neredeyse mensubu kalmamış bir kol diyenlerde var.
Kimin hangi tarihlerde muktedir olduğunu incelediğimizde de; 1924 - 1938 arası Kapaniler, 1938 - 1950 arası Karakaşlar, 1950 - 1960 arası Kapaniler, 1960 sonrasında ise yeniden Karakaşlar olmak üzere güç kronolojik olarak böylesi el değiştirmiş...
Bugünlerde AKP'nin dirsek temasında olduğu grupta Kapaniler de var, Karakaşlar da...
Karakaşlardan olan
Abdi İpekçi 1961 yılında,
Milliyet Gazetesi başyazarlığına getiriliyor... Buna mukabil Atatürk döneminde Cumhuriyet Gazetesini çıkaran ve İzmir Suikasti davasında Kazım Karabekir'den Cavid'e kadar hepsine ateş püsküren yazılar yazan Yunus Nadi de kuvvetle muhtemel Kapanilerden.
Şimdi... Acep günümüzde bunlardan hangisi Avrasyacı, bir diğer anlatımla
Rusyacı, Ulusalcı, Cumhuriyet Çalışma Grubu vs, hangisi NATO'cu, bir diğer söylemle Amerikancı, Batıcı,
Batı Çalışma Grubu vs diye insan düşünüyor.
Bana göre Karakaşlar NATO'cu, Kapaniler de Avrasyacı... 1958’lerde Adnan Menderes'in Rusya
açılımı ve sonucunda asılması... İngiltere'nin de bu asılmaya itiraz etmemesi, İsmet İnönü'nün asıl gizli Amerikancı olduğu iddiaları vs. gibi sebeplerle beraber düşünülebilir mi?
İlker Başbuğ Kapani,
Yaşar Büyükanıt ise Karakaş önermesinin ne adar doğru olup olmadığını ben elbette bilemem. Merak ettiğim ise
Işık Koşaner’in nerede durduğu?..
Hukuk çizgisinde ve
darbeci olmamak çerçevesinde duran her kim olursa başımızın üzerinde yeri var. Ancak elbette
bedelli askerlik, profesyonel ordu ve ordunun küçülerek hantallıktan kurtulması yoluyla büyümesini savunan her bir genel kurmay başkanı benim için önemli ve değerli…