Aksini iddia etmeye gerek yok;
kredi kartları özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan herkesin vazgeçilmez bir parçası. "Neredeyse" demem aslında bir istisna.
Çünkü gerek
teknik ve teknolojik gelişmelerin gerisinde kalma, gerekse dinî hassasiyetlerinden dolayı kredi kartına bulaşmayan bazı kişi ve kurumlar var günümüzde. Fakat bunların varlığı, gerçeği değiştirmiyor. Bu cümlelerle yaptığımız durum tesbitinden sonra gelelim ana meseleye; "kredi kartı düşmanlığı" veya "kredi kartını bütün bütün masum ilan etme". İki ayrı uç bu. Uçlarda dolaşmak ise hayata bütüncül bakamamanın, sürekli tehlikeli zeminlerde, kaybetmenin kazanmaya nisbetle daha çok olduğu alanlarda dolaşmak demektir.
Öncelikle kredi kartını kabullenmeyen ve dolayısıyla
bankalar ve kredi kartı şirketleri hakkında olumsuz duygu ve düşünce içinde bulunanları saygı ile karşılarım. Hele bu düşünceye sahip kişi veya kişilerin hayatları boyunca ellerine kredi kartı almamaları, sade ve basit yaşayışlarıyla herkese örnek olmaları benim onlara olan saygımı ziyadeleştirir. Ama herkes onlar gibi değil ve olamaz da. Onların da herkesin kendileri gibi olmasını bekleme hakları olduğunu düşünmüyorum.
Gelelim "düşmanlık" ve "masumiyet" uçlarından uzak bir zeminde
kredi kartları değerlendirmesine. Önce işleyiş hakkında herkesin bildiği ana noktaları hatırlatalım.
Kredi kartı, yapılan
alışveriş bedelini ödemede kullanılan bir metot ve bir araçtır. Banka veya kredi kartı şirketleri çeşitli kriterlere bağlı olarak kredi kartı verdiği kişilere bir limit takdir etmektedir. Bunun manası ilgili kişiye söz konusu limit miktarınca kredi açmak demektir. Şahıs da o limit miktarınca alışverişini yapar. Genelde açılan bu kredi aylıktır. Ay sonunda bir ay boyunca yapılan alışveriş bedelinin tamamı ödenir. Eğer ay içinde yapılan harcamaların tamamı ödenirse kredi kartı sahibinden ne
faiz, ne de kâr farkı adı altında herhangi bir fazla ödeme talep edilmez. Ama tamamını ödemezse, geriye kalan borcuna daha önceden yapılan
anlaşma gereği belli oranda faiz veya kâr farkı tahakkuk eder ve ödeme bu yeni bedel üzerinden yapılır. Faizli muameleye girildiği takdirde kredi kartı ile alakalı "
haram" hükmüne ilaveten söylenecek bir şey yok.
Değerlendirmeye gelince; kredi kartlarının en basitinden üç ayrı ana oyuncusu vardır; alışveriş yapan fert ve satıcı, banka veya kredi kartı şirketi ve nihayet devlet. Kart kullanımının bu üç ana oyuncusuna kazandırdığı ve kaybettirdiği şeyler vardır. Zaten bizim bütüncül bakış derken de kasdımız tarafların hepsini nazara alıp meseleye getiri ve götürüleri ile birlikte bakmaktır.
Kart hamiline ve satıcıya
bakan veçhesiyle: Kartlar ihtiyaç durumunda peşin parası olmayan kişilere kredi imkânı sunmaktadır. İnsanın yanında fazla para
taşıma zorluk ve riskini ortadan kaldırmakta ve böylece
hırsızlık başta kamu huzur ve güvenliğini müsbet manada etkileyen bir rol oynamaktadır. Kartlar, hamiline farklı para birimlerinin kullanılmasına aldırış etmeden, dünyanın her yerinde alışveriş imkânı sağlamaktadır. Aynı kolaylık
telefon ve internet ile yapılan alışverişler için de geçerlidir. POS makinesi kullanarak kredi kartı sahiplerine alışveriş imkânı sunan ticari müesseseler müşteri potansiyellerini artırmakta ve böylece piyasanın o acımasız
rekabet ortamında başkaları ile rekabet etme imkânı yakalamaktadır. Kasalarında fazla para bulundurma ve böylece hırsızlık,
soygun gibi risklerin önüne geçilmekte, alacak-verecekten tutun işletmenin genel mali durumunu bir tek tabloda görme fırsatı söz konusu olmaktadır. Devlete karşı şeffafiyet ayrı bir kazanımdır satıcı için. Haftaya bitireceğiz nasipse...