Bosna'da yapılan genel seçimlerin üzerinden yaklaşık üç buçuk ay geçmiş bulunuyor. Bu kadar uzun süreye rağmen federasyon seviyesinde bir merkezî hükümet de hâlâ ortada yok. Bu da şüphesiz milletlerarası camiayı çok rahatsız ediyor; zira yapılması gerekenler bir türlü yapılamıyor, Bosna ileriye gidemiyor.
Bu bakımdan camianın aktörleri merkezî hükümetin kurulması için çok çaba sarf ediyorlar. Nitekim, camianın güçlü aktörlerinden
Almanya, dünkü Zaman'da yer alan habere göre, bugünlerde Bosnalı liderleri Berlin'de ağırlıyor. Bu çerçevede, dün
Boşnakları temsil eden en büyük parti olan Demokrat Hareket Partisi'nin (SDA) Başkanı Süleyman Tihiç ile Devlet Başkanlığı Üçlü Konseyi'nin Boşnak üyesi
merhum Aliya İzzetbegoviç'in oğlu Bekir İzzetbegoviç,
Başbakan Merkel ile görüşmek üzere Berlin'e gitmişlerdi. Boşnak liderleri takiben Hırvat ve
Sırp liderlerin de önümüzdeki günlerde Berlin'i ziyaret edecekleri de bugünden belli. Kısacası, Almanya merkezî hükümetin bir an önce kurulması için devreye girmiş bulunuyor. Bundan hangi sonuç çıkabilir, bugünden söylemesi zor; ancak hükümetin kurulması da şart. Bu olmadan Bosna bir bütün olarak hareket edemiyor.
Ne var ki, merkezî hükümet henüz ortada yokken federasyonun öteki bölümü (entitesi) olan Bosna Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) 29
Aralık 2010 günü Başbakan Aleksandar Dzombiç başkanlığında yeni hükümetini kurmuş ve yerel parlamentosundan 30'a karşı 46 oyla onay almış bulunuyor.
Kamuoyunda bugüne kadar fazla tanınmayan 42 yaşındaki Başbakan Dzombiç, Sırp Cumhuriyeti'nin bugünkü Devlet Başkanı Milorad Dodik'in yıllardır tanıdığı, güvendiği bir isim. Başbakan olmadan önce eski hükümette maliye bakanı olarak görev yapmıştı. Daha önceleri de başkent Banya Luka Belediyesi'nde çalışmış, sonraları bankerlik dünyasına girmişti. Önceleri, Kristal
Bank, sonra Adria Bank ve daha sonra müdür olduğu Nova Bank'ta çalışmıştı. Bu
bankalardan Kristal Bank bir
Euro karşılığında Hypo Alpe Adria Bank'a satılmıştı.
Dzombiç'in Dodik ile ilişkisinin Dodik'in 1998'de Bosna Sırp Cumhuriyeti başbakanı olduğu dönemde başladığı söyleniyor. O dönemde Dzombiç, Cumhuriyet'in önemli ve nüfuzlu adamlarına muazzam miktarlarda borç veren banka
kredi komitelerinin başında görev yapıyordu. Söylenenlere göre, bu borç veren bankalar muhtemelen geri dönmeyen bu alacaklardan dolayı batıp gitmişlerdi. Mahalli basın borçluların
iktidar partisi yandaşları olduğunu iddia etmiş; ancak bu konuda deliller ortaya konulamadığı için herhangi bir
soruşturma da yapılamamıştı o zamanlar.
Ancak, mahalli olarak takibata uğramayan Dodik ve Dzombiç geçen yıl Bosna
Federasyonu Devlet Soruşturma ve Koruma Kurumu tarafından takibe alınmış, haklarında soruşturma açılmış ve sonuçta aleyhlerinde ciddi suçlamalarla karşı karşıya gelmişlerdi. Bu suçlamalar da hem Federasyon ve hem de Sırp Cumhuriyeti bütçelerini 75 milyon Euro zarara uğratmayla ilgiliydi.
Bu zarara ilaveten söz konusu Soruşturma Kurumu, Sırp Cumhuriyeti'nd
e devleti zarara uğratan başka konularla, ihalelerle de yakından ilgileniyor. Bunların arasında 116 milyon Euro'ya patlayan yeni hükümet binası, bu bina için alınan 800 Euro'luk çöp tenekeleri, 24.000 Euro'ya alınan
masa ve bir kilometresi 11,5 milyon Euro'ya mal olan Banya Luka-Gradiska
karayolu da var. Esasen 37 kilometrelik bu yolun 6 yıl içinde sadece 6 kilometresi yapılmış bulunuyor.
Sırp Cumhuriyeti lideri Dodik işte bu yolsuzluk ortamı ve döneminde Dzombiç'i başbakan yapmış bulunuyor. Bazı önemli çevrelere göre, bunun başlıca sebebi, söz konunu yolsuzluk iddialarını unutturmak ve bizzat Dodik'in kendisinin geleceğini garantiye almak. Bu konuda, eski
Maliye Bakanı Svetlena Ceniç, '... Bunların (Dodik ve Dzombiç) ilgili belgeleri gömmek için birkaç yıla daha ihtiyacı var; çünkü 5 yıl sonra (resmî mali belgeleri saklama süresi) bu belgeler kayboldu deyip çıkacaklar.' diyor.
Bosna Federasyonu'nun ileriye gitmek için mutlaka
işbirliği yapması gereken Sırp Cumhuriyeti'nin yeni başbakanı ve lideri konusunda bugün bu anlattıklarım konuşuluyor, yazılıyor.
Bosna'ya her yönden yatırım yapan, burasının fonksiyonel, çalışabilir bir ortak devlet olması için gayret eden milletlerarası camianın bunları bildiğine hiç şüphe yok. Ancak, bu konuda ne yapabilirler, burası belli değil.
Bosna'nın ileriye gitmesi 'Sırp parçası'nın doğru-dürüst bir varlık (entite) olmasına bağlı. Bu gerçekleşmeden ileriye gitmek neredeyse imkânsız. Bosna konuşulurken bu gerçeği hiç unutmamak gerekiyor. Üç buçuk aydır fazla ilgilenmediğimiz Bosna ile ilgili son gelişmeler kısaca işte böyle...