TOBB, Türkiye'nin en büyük
sivil ekonomik örgütü olmasının yanında, yarı kamu örgütü olma özelliğini taşımaktadır.
Kuruluş itibariyle özel kanunla kurulan TOBB iç yapısı özerk, dış yapısı devlete bağlı olan bir kurumdur. Yönetimi üyelerce seçilmekte, atama yapılmamaktadır. Aslında bu bilgiler ışığında TOBB’un devlet kurumlarından biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. TOBB, kurulma amacı ve yapısı itibariyle, ülkenin genel çıkarlarına uygun bir biçimde hür teşebbüsün yurt içinde ve yurt dışında haklarını korumak, onlar adına ilgili mercilere görüş iletmek amacıyla çok çeşitli görevleri birlikte üstlenmiş.
Bu da TOBB başkanlarının
halk nazarında daha da ön plana çıkmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle de
Kamuoyunun ve halkın yakından tanıdığı eski TOBB başkanlardan bazıları
siyasette oldukça etkin oldular.
Bunlardan, Necmeddin Erbakan(Eski başbakan), Mehmet Yazar (Eski MSB Bakanı), Ali Coşkun(Eski Sanayi bakanı), Yalım Erez (Anayol, Refahyol, Anasol hükümetlerinde etkin rol aldı) hepsi bir şekilde siyasetin içinde yer aldılar.
Türkiye’nin en yaygın devlet kurumlarından birinin başında olmakla eş anlamlı olan bu durum tabi ki oldukça mantıklı.
Ancak normal olmayan ise malum olduğu üzere, TOBB’un bazı eski başkanlarının siyasette koltuk değnekleriyle hareket etmesi çok anlamlı duruyor.
İşte yine aynı paralelde bir iddia
Vatan yazarı
Aydın Ayaydın’dan geldi.
Önce yazıda geçen söz konusu iddialara bakalım.
Vatan’dan Aydın Ayaydın köşesinde;’
Hisarcıklıoğlu’nun gönlünde AKP Genel Başkanlığı mı var?’ başlığında yazdığı yazıda (04.01.2011),” Başbakan Erdoğan’dan korkmazsa, TOBB’u ele geçirdiği yöntemle AK Parti Genel Başkanlığı’nı elde etmeye de soyunur. Bu sözü bilerek kullanıyorum çünkü Hisarcıklıoğlu’nun gönlünden geçen AK Parti Genel Başkanlığı’dır…” diyor.
Bu arada ben Ayaydın’ın, ‘Hisarcıklıoğlu’nun AKP’nin başında gözü var’ iddiasına katılmıyorum.
CNN Türk’de Ankara Kulisi programıyla başlayan Hisarcıklıoğlu kampanyası, Kanal D’de Mehmet Ali Birand’ın ev sahipliğinde işsizliğe çare förmülü ile devam etti. Milliyet’in manşetinde; “Boş fabrikaları Türkler alsın” başlığına sıkıştırılan haberde aslında; Hisarcıklıoğlu’nun uzak görüşlülüğü öne çıkarılmak istercesine bir durum görünüyor.
Çünkü öne çıkarılan haber bir paragraf tutarken, Hisarcıklıoğlu’nun bankacılık konusundaki akil adamlığı haberin tam üç katı olarak yer almış. Bu da on gün içinde Hisarcıklıoğlu’nun Doğan Grubu’nun tüm yayın organlarında görünmesi; son günlerde tartışılan hükümeti kontrol edemeyen DYG’nin, muhalefeti şekillendiriyor iddialarına yenilerini ekliyor.
Vatan Yazarı Ayaydın’ın aksine ben Hisarcıklıoğlu’nun AKP’nin başına geçme düşüncesine katılmıyorum.
Aksine, dört yıl sonrasına bir
hazırlık olarak görmek gerekiyor.
Bu arada R. Tayyip Erdoğan’ın 4.ncü dönemde AKP’de siyaset yapmayacağını açıkladığını göz önüne alırsak bunu söylemekte haksız olmayız.
Çünkü şu an böyle bir harekât çok riskli.
Ayrıca hem siyaset açısından hem de ileriye yönelik planları olanların Hisarcıklıoğlu’nu, Tayyip Erdoğan’ın karizmasına kurban vermeyecekleri muhakkak görünüyor. Bence, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, dört yıl sonraki yapılacak seçimlerde bir siyasi partinin başında olması daha makul ve makbul olacaktır.
Netice itibariyle hükümetin çare bulamadığı işsizliği beş yıl içinde çözüme kavuşturacak projelerinin yanında, yerli malı herkes kullanmalı mantığıyla; yerli üretimi dolayısıyla ithalatı artıracak fikirlerle birlikte, bankacılıktan siyasete uzanan profiliyle Hisarcıklıoğlu için alt yapı şimdiden hazırlanmaya çalışılıyor. Ki! Medya zaten şimdiden halkın şuuraltına Rifat Hisarcıklıoğlu ismini yerleştirmeye çalışıyor.
Aslında koltuk değneği ile siyasete girenlerin durumu tarih sayfalarında nasıl yer aldığı açıkça ortada. Lakin günlük politik anlayış buna müsaade etmediğinden olsa gerek hep aynı yanlışa düşülüyor.
TOBB Başkanı’nın
Balyoz darbe planlayıcılarının Başbakan adayı olduğunu göz önüne alırsak, ne demek istediğimiz daha net anlaşılır.
Bu konuda vahim olan ise, Balyoz darbe planında adı geçen Hisarcıklıoğlu’nun; planı yapanlara değil de bunu kamuoyu ile paylaşan
Taraf aleyhine
dava açması olsa gerek.
Aslında Ayaydın’ın yazısındaki;
“Başbakan Erdoğan’a alternatif Başbakan adayı olarak hep adı geçiyor. Yeni oluşumlarda hep onun adı var. Bunlar boşuna olmuyor, çünkü Hisarcıklıoğlu buna çanak tutuyor. Siyasette gözü var…” tespitlerin yerinde olmasıyla birlikte biraz eksiği var.
Bence TOBB başkanı siyasete çoktan ısındı. TOBB Başkanı’nı 2015 Genel seçimlerinde Türkiye’nin muhafazakar, milliyetçi ve
bilge Başbakan adayı olarak görürsek şaşırmayalım. O, sadece sırasını bekliyor.