Önümüzdeki
pazar Birinci
Körfez Savaşı ya da sadece Körfez Savaşı olarak bilinen savaşın başlangıcının 20. yıldönümü. 16 Ocak 1991 günü
Amerika önderliğindeki
koalisyon güçleri
Irak ve Irak'ın işgal ettiği Kuveyt'teki hedeflere hava saldırıları ile bu savaşı başlatmışlardı.
Yaklaşık 7 hafta kadar süren hava saldırıları ve bunları takiben yapılan sadece 100 saat kadar süren kara saldırısı sonucu Kuveyt'teki Irak birlikleri hezimete uğratılmış, Irak topraklarına da girilmiş, sonuçta Irak güçleri Kuveyt'ten sökülüp atılmış, savaş koalisyonun zaferiyle sonuçlanmıştı.
Bu oldukça kısa süren savaş çok önemli
bölgesel sonuçları doğurmuş, güçler dengesini etkilemiş,
güvenli bölge ilanıyla Irak'ın kuzeyini merkezî devletin otorite ve kontrolü dışına çıkarmış ve bugün kuzeyde yaşanan pek çok gelişmenin önünü 20 yıl önce açmıştı.
Savaş bölge ülkeleri ve dengelerinin yanı sıra
İsrail'i de derinden etkilemiş, bu ülkenin güvenlik algısında köklü değişikliklere yol açmıştı.
Bunun ana sebebi de
Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak'ın İsrail topraklarına ilk defa
füze saldırılarını gerçekleştirmesiydi. Irak 17 Ocak 1991 günü ilk defa İsrail ana topraklarına 8 adet Sovyet yapımı Scud füzesi atmıştı. Irak bunları savaş süresinde atmaya devam etmiş, sonuçta 7 hafta içinde İsrail topraklarına toplam 42 adet Scud atmayı başarabilmişti.
İsrail bu Scud saldırılarına karşılık vermek istemiş; ancak Amerika'nın engellemesi sonucu bundan vazgeçmiş, işi Amerika'ya bırakmıştı. Sonuçta, bu 42 Scud İsrail'de 2 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına ve bazı bina ve tesislerin harap olmasına yol açmıştı. İsrail'in uğradığı kayıp ve zarar bu kadar olmakla birlikte bu, İsrail'de 'Ya Scudlar klasik patlayıcıyla değil, kimyasal, biyolojik ya da nükleer başlıklarla yüklü olsalardı, ne olurdu, biz o zaman ne yapardık?' şeklindeki ciddi korku ve endişelere yol açmıştı.
Sonuçta da İsrail,
Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak'ı kendi geleceği bakımından en büyük tehdit olarak görmeye, buna çare aramaya başlamıştı.
Çarenin ne olduğunu bugün herkes biliyor ve anlıyor. İsrail 20 yıl önce başlattığı ve Amerika'daki yandaşları vasıtasıyla geliştirdiği Saddam Hüseyin ve Irak aleyhtarı politikayla Amerika'nın 2. Körfez Savaşı ya da Irak Savaşı'yla söz konusu tehditten tamamen kurtulmuş bulunuyor bize göre. Bu tezimize inanmayan da elbette olabilir; ancak biz böyle düşünüyoruz. 1991'den bu yana Irak Savaşı'nın başladığı 21
Mart 2003 tarihine kadar oldukça iyi izlediğimiz, özellikle de Amerika'daki gelişmeler bizde bu yönde bir kanaatin oluşmasına yol açtı.
İsrail, anlattığım Scud saldırılarını asla unutmadı; bu ve benzer füze tehditlerini ciddiye aldı; bunlara karşı çareler bulmak ve üretmek için önemli hamleler yaptı. Füze tehdidini kendisine yönelik en büyük tehdit olarak gördü ve halen de görmeye devam ediyor. 2006
Lübnan Savaşı ve 2009 sonlarındaki
Gazze saldırıları da zaten esasta buralardan yönelik füze tehdit ve saldırıları yüzünden patlak vermişlerdi.
İsrail de bu tehditlere karşı bu köşede çok söz ettiğim Demir Kubbe, Davud'un Sapanı gibi füzesavar sistemlerini hayata geçirmek için önemli adımlar atmıştı. Nitekim, 20 yıl kadar sonra bunlarda belli bir yere de gelmiş bulunuyor.
Başka ülkeler 20 yıl önceki Körfez Savaşı'nı hatırlayacaklar mı, doğrusu bilmiyorum. Ben hatırlıyorum; İsrail de hatırlıyor. Nitekim, haberlerde İsrail Ordusu Yurtiçi Dan Bölgesi komutanı, Körfez Savaşı'nın yıldönümü münasebetiyle vatandaşlarına Tel-Aviv ve başka yerlerin çeşitli cephelerden atılabilecek füze tehdidi ile karşı karşıya olduğuna işaret etmiş, muhtemel insan kayıpları ve maddi zararlara dikkat çekmiş, kendilerinin böyle durumlara karşı hazırlıklı olduklarını açıklamış bulunuyor önceki gün.
Birinci Körfez Savaşı'nın 20. yıldönümü yaklaşırken aklımıza işte bugün anlattıklarımız geliyor. Bu savaş ve sonuçları bizde hatırlanacak mı, hatırlanacaksa ne kadar ve hangi şekilde, bilmiyorum. Ama elbette hatırlamakta büyük fayda var; zira bugünlere gelinmesinde bu savaşın çok büyük etkisi ve rolü var velhasıl...