Amerikan Merkez Bankası'nın izlediği 'gevşek
para politikası', gelişmekte olan
ülkeleri sıkıştırıyor. Çünkü bu ülkelerin paralarının değerini hızla artırıyor.
Süreç şöyle işliyor. ABD'nin gevşek para politikası sonucunda bastığı dolarlar, getirisi yüksek olan gelişmekte olan ülke varlıklarına yöneliyor. Gelişmekte olan ülke para birimlerine talep arttığı için o ülkenin parası değerleniyor. Dolayısıyla sıcak paranın gittiği ülkenin ihracatta
rekabet gücü azalıyor, ithalat ise kârlı hale geliyor. Bütün bunların sonucunda ülkede
üretim azalıyor, işsizlik çoğalıyor.
Sıcak para girişinden rahatsız olan ülkelerden biri de
Brezilya. Görevi yeni devir alan Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff'in ilk işi, sıcak paraya karşı yeni önlemler almak oldu. Çünkü Brezilya parası 'real', son iki yılda Amerikan
Doları'na karşı yüzde 39 oranında değerlendi.
Başkan Dilma Roussef, real'in değerlenmesine karşı hangi yeni önlemleri alıyor derseniz… Önce şunu söyleyelim. Brezilya'nın yeni devlet başkanına göre, dünyada hükümetler, kendi ülkelerinin ihracatlarını artırmak için döviz kurlarını manipüle ediyorlar.Yani
döviz kuru savaşları yapıyorlar.
İşte bu nedenle Başkan Roussef, Brezilya'ya sıcak para akışını durdurmak için
mevduat ve açık pozisyon tutarlarına
kural getirerek
bankaların açık pozisyonlarının toplamını 3 milyar dolara geriletmeyi hedefliyor. Bankaların açık pozisyonlarının ödenmiş sermayelerini geçmesine izin vermiyor. Böylece, geçen ay 16.8 milyar dolar olan Brezilya'nın banka açık pozisyonlarının nisan ayında 10 milyar dolara indirilmesi hedefleniyor.
"Açık pozisyon nedir?" sorusu aklınıza gelebilir… Açık pozisyon bir işletmenin döviz borçlarıyla döviz alacakları arasındaki fark olarak tanımlanır.
Döviz borçlarınız, döviz alacaklarınızdan fazlaysa, bu bir risk unsuru olarak değerlendirilir.
Gelelim Türkiye'deki duruma, bizim bankaların açık pozisyonlarına… Türkiye'de bankalar geçen 2009'un eylül ayından 2010'un eylülüne kadar geçen sürede, kısa vadeli dış borçlarını 20.3 milyar dolar arttırarak 44.3 milyar dolara yükselttiler. Bu tutarın ne kadarının açık pozisyon olduğu
BDDK tarafından kamuya duyurulmuyor.
İşte bu nedenle, Türkiye'deki bankaların ödenmiş sermayeleri de, Brezilya'da olduğu gibi açık pozisyona bir ölçü olarak kabul edilebilir ve Türk parasındaki değerlenmeyi önlemek için, bankaların hızla artan kısa vadeli dış borçlanmalarına Brezilya'daki gibi miktar sınırlamaları getirilebilir. Zira mevduat munzam karşılıklarını arttırmak çare olmuyor, Türkiye'de bankaların kısa vadeli dış borçlarının hızını kesmiyor. Dolar ve euro faizleri çok düşük olduğu için, mevduat munzam karşılık artışının getirdiği ilave
maliyet dış borçlanmayı cazip olmaktan çıkarmıyor.
O halde bankalara açık pozisyon sınırı koymak Türk parasının aşırı değerlenmesini engelleyebilir. Böylece ihracatta rekabet gücü kazanmak mümkün olabilir. Bu ülkede işsizliği azaltmak için ihracata rekabet gücü kazandırmak şart.
SABAH