İlk bölümü geniş bir kitle tarafından ağır bir şekilde eleştirildi.. Bir başka kesim ise diziyi eleştirenleri eleştirdi...
Yazar çizer takımında da durum aynıydı...
En büyük tepkiyi muhafazakarlar gösterdi
doğal olarak..
‘Mustafa’ filminin intikamını almış olmanın dayanılmaz keyfiyle ‘oh olsun’ tadında yazılarla coştu Ulusalcılar...
Vakti zamanında ‘Mustafa’yı eleştirenlere bir güzel çakmıştık..’ diyen bir kısım liberal ise bugün ‘
Muhteşem Yüzyıl’ı eleştirenlere çakıyor...
Neticede öyle veya böyle, dizi hakkında o kadar çok yorum yapıldı, mesele o kadar çok köpürtüldü ki, emimin 2. bölümü
rating rekoru kıracaktır..
‘Reklamın kötüsü olmaz..’ derler ya, valla çok doğru bir söz.. Buyurun işte...
( Acaba Kılıçdaroğlu da bu taktiği mi uyguluyor?.. Yoksa ‘benim adım Kemal parayı da bulurum..’ tarzındaki absürt politik söylemleriyle maytap geçtiğimizi zannettiğimiz Kılıçdaroğlu’nun aslında reklamını mı yapıyoruz ne?!..)
Herneyse, ben ‘liberal muhafazakar demokrat(!)’ olarak diziyle ilgili ne yazacağımı bilemedim doğrusu...
‘Liberal muhafazakar demokrat!!..’.., Evet,
evet yeni çıktı bu.. Ama bilmediğiniz bir şey değil aslında... Ulusalcı jargonunda kısaca ‘
yandaş’ adı verilen yeni ideolojik formasyonun
açılımı!!..
Lafı yeteri kadar döndürüp dolaştırdık!...
Diziyle ilgili fikrimi söyleyeyim; Rezalet...
Koskoca Muhteşem Süleyman’ı çekiyorsun, haremden başlıyorsun işe..
( ‘Mustafa’ çok daha iyiydi yahu!.. En azından kargaları kovalayan çocuk ile başlıyordu film!..)
Boşuna heveslenmeyin... Mohaç Meydan
Savaşı,
Viyana Kuşatması,
Almanya seferleri, Hint Seferleri, Preveze..vs, gibi savaş sahneleri seyretmeyeceksiniz..
Avrupalı’nın Kanuni’ye neden ‘Muhteşem Süleyman’ dediğini anlatan bir dizi de değil bu...
Bunların dışında entrika, dedikodu, aşk, ihtiras.. Ne ararsan var.. Bu dizi haremde başladı, haremde biter..
Anlayacağınız, Muhteşem Süleyman’ın haremdeki fetihlerinden başka bir şey yok!...
Zira o sahneleri çekecek, ne yeteri kadar
teknik donanımları var, ne paraları, ne de doğru dürüst kılavuzları..
Dizinin senaristi Meral
Okay yapılan sert eleştirilerden sonra bir açıklama yapmış.. Aynen aktarıyorum;
“Efendim o zamanın İstanbul’unda iki tan
e devlet var:
Venedik Lehistan.. Venedik Sarayı ve büyükelçiler var.. Bu büyükelçilerin Saray’la ilişkileri var.. Biraz Wikileaks aslında.. Bunların o dönemin imparatorluğu saray ve gündelik hayatla ilgili Venedik Cumhuriyeti’ne krallığa gönderdikleri raporlar var... O raporlar yurtdışında yayınlandı.. Bazı
belgeleri yeniden tercüme ettirdik..”
Buyurun bakalım.. Muhteşem(!) dizinin kaynağı
Osmanlı’nın Wikileaks’iymiş meğer...
Ülkede Osmanlı tarihçisi, bilgi, belge kalmadı tabi!.. Sen git, Venedik ve Lehistan büyükelçilerinin
Osmanlı Sarayı ve gündelik hayatla ilgili kendi ülkelerine gönderdikleri raporları tercüme et, Muhteşem Süleyman dizisi çek!...
Osmanlı’nın Wiki’siymiş!..
Belli, belli!.. Dizi ‘Harem’de geçtiğine göre!!!...
Kanuni Sultan Süleyman görseydi bu diziyi şöyle derdi herhalde;
“ Venedik ve Lehistan sefirlerii.., Osmanlı Sarayı hakkındaa.., bazı malûmat-ı mugalatayı hafiyyen tedarik eylemişlerdür... Frenk diyârında bu edepsizlik ‘Wikileaks’ olarak tesmiye edilürr.. Ve bu ‘Wikileaks’e, yani malûmat-ı mugalataya binaen hakkımızda rezil, kepaze ve dahi pespaye bir dizi filim tertib edilmiştürrr...
Müessese-i
RTÜK bu mevzuya derhal müdahil oluuup, diziyüü tezelden lağv’ede... Malûmat ecnebilerden, sefirlerden.. Elâlemin ‘Wiki’yle Osmanlı Haremine dühûl edilir müü, bre densizlerrrr!!!... “