Diyarbakır mizanseni


2010 yılının son günlerini 'özerklik' ve 'iki dil, iki bayrak' tartışmaları ile geçirmiştik. Demokratik Toplum Kongresi'nin Diyarbakır'da düzenlediği 'Özerklik Çalıştayı'nın taslak metni gündeme gelince ortalık toz duman oldu. Doğal olarak siyaset sahnesi ısındı, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı tepki açıklamaları yaptı. Öcalan ise daha önce defalarca yaptığı gibi tepkiyi görünce 'yanlış anlaşıldık' deyip yan çizmeyi denedi. Fakat gerçekte istediğini de yaptırmış oldu. Örgüt en radikal konuları bile bu şekilde tartışmaya açıp kendi yol haritası açısından mevzii kazanıyor. Bugün ise yeni bir durum ortaya çıktı. Devletin askeri istihbarat birimleri DTK'nın sunduğu taslak metnin bizzat Kandil'de bulunan örgüt yönetimi tarafından hazırlandığını ve Diyarbakır'a 'açıklanması için' gönderildiğini tespit etti. Metnin detaylarına geçmeden 'büyük resmi' biraz anlatalım. Adı Demokratik olsa da DTK aslında PKK'nın alt kollarından birisi. KCK nasıl PKK'nın kendisi ise DTK da aslında örgütün kendisi. Sadece rol dağılımı gereği sivil toplum örgütü havasında takılıyor. Kandil'in DTK'ya biçtiği rol ise 'kurucu meclis' yani gelecekte kurulacak Büyük Birleşik Kürdistan'ı inşa etme görevi onda. Hemen söyleyelim bu yazdıklarım açık kaynaklarda yazıyor. Yani örgütün yazışmalarında, Öcalan'ın talimatlarında ve en önemlisi KCK Sözleşmesi'nde var. Yani öyle gizli, gizemli şeyler değil. Sadece 'görmek' gerekiyor. Tekrar Diyarbakır'daki DTK Çalıştayı'na dönelim. Örgütün yol haritasında DTK ve Siyaset Akademileri çok önemli. Çünkü bu iki yapı 'Kürtlük bilinci' oluşturma ve 'ortak söylem' geliştirme açısından ciddi bir işleve sahip. Diyarbakır'da yapılan toplantıya çok sayıda aydın yazar-çizer katıldı. Kimler yoktu ki; Nuray Mert, Oral Çalışlar, Kadri Gürsel, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Mehmet Altan, Altan Tan, Ahmet İnsel, Doğu Ergil... Çalıştaya katılan tüm yazar-çizer takımının niyetinden şüphemiz yok. Hepsi akan kanın durmasını istiyor, hepsi sorunun çözülmesini talep ediyor. Fakat buradaki samimiyetsizlik karşı tarafta. Çünkü iki gün boyunca sorunu masaya yatıran, çözüm önerileri üreten aydınların, gazetecilerin söylediklerinden neredeyse tek kelime metne girmedi. Görünen o ki kimse de onların fikirlerini dinlemek için oraya davet etmemiş. Zaten kimse de metnin nasıl yazıldığını anlamadı. Çünkü ilk gün toplantı yapılırken 'usule ilişkin' itirazlar geldi. O akşam ortaya bir metin çıktı. Ertesi sabah herkesin masasına bırakılmıştı. Tabii metin üzerinden de tartışmalar çıktı. Eleştiriler geldi. Sonra da sonuç bildirgesi mahiyetli olmasa da taslak kamuoyuna açıklandı. İçerik günlerce tartışıldığı için oraya girmeyelim. Fakat usule ilişkin şok bir bilgi ortaya çıktı. Haber sayfamızda detayları mevcut. Gerçi örgütü ve hiyerarşiyi tanıyanlar için bu durum sürpriz değil ama yine de yapılan fazlasıyla pervasızlık. Şöyle ki; Askeri istihbarat Kandil'i, kırsaldaki örgüt mensuplarını yakından takip ediyor. Adeta kuş uçsa haberleri oluyor. Her şey de Ankara'ya raporlanıyor. Hatırlayalım geçtiğimiz yaz başında da bu tip raporlarda terör saldırıları için örgütün hazırlık yaptığı anlatılmıştı. Hatta o raporlarda hangi şehirlerde nerelerde terör saldırılarının olacağı bile yer alıyordu. Biz de bu köşede o raporun ayrıntılarını paylaşmıştık. Ve yazının çıktığı gün 'Şurada saldırı bekleniyor' dediğimiz yerde şehit haberi geldi. Yani istihbarat almada sorun yok. Sorun tedbirde ya da stratejide. Şimdi; aynı askeri istihbarat DTK Çalıştayı sürerken Kandil ile Diyarbakır arasındaki trafiği yakaladı. Kandil'de oturup hazırlanan metin 'kamuoyuna açıklanması için' Diyarbakır'a gönderilmişti. Kandil'de hazırlanan metin çalıştayın ikinci günü 'kısaltılarak' okundu. Kısaltılan bölümlerine bakarsak; Kandil'in çok daha radikal olduğunu görüyoruz. Öcalan'a atıf var, silahlı güçlerin tasnifi var... Anlayacağınız orijinal metin 'gizli yol haritası' mahiyetinde. Örgüt, kafasındaki yol haritasını uygulamak için DTK'ya talimat verip böyle bir toplantı organize ettirmiş. Kürt sorununa duyarlı yazar-çizer aydın kesimini de bu mizansene alet etmişler. Çünkü, ne anlattıkları dinlenilmiş ne de metne girmiş. Bir tiyatro sahnelenmiş dersek abartı olmaz. Ne diyelim her şey ortada...
<< Önceki Haber Diyarbakır mizanseni Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER