Lige verilen aradan istifade edelim ve bu vesileyle bir anımızı aktaralım. Geçen hafta
Florya Metin
Oktay tesislerinde yaşanan korkunç olaylar ve bu olayların yaşandığı mekanın ismi bana bu eski anıyı hatırlattı.
Galatasaray yönetimi, olayın hemen arkasından biraz yalpaladı, yine birilerinin
tahrik etttiği gibi şeyler söylendi ama hemen arkasından hem yönetim, hem camia tarihine, şanına uygun tavrı aldılar; Mehmet Ali Birand’ın, eski bir liseli olarak çıkışı muhteşem idi. Ancak, yönetimin sitelerine koydukları açıklamada “olayın tasvip edilecek bir yanı yoktur” gibi
Türkçe ne anlama geldiği belli olmayan şeyler yazmaktan da vazgeçmesi lazım; sanki olayın tasvip edilecek bir yanı olabilirmiş gibi.
Bu korkunç olayların rahmetli Metin Oktay gibi ülkemizin gelmiş geçmiş en centilmen
futbolculardan birinin isminin verildiği bir tesisde yaşanmış olması da ayrı bir dram. Metin Oktay Türkiye’nin en centilmen
futbolcularından biri idi;
teknik özelliklerini hatırlatmaya bile gerek yok.
Bu yazıyı kaynak araştırması yapmadan yazıyorum ama hafızam beni yanıltmıyor ise Metin Oktay hayatında sadece bir kırmızı
kart görmüş bir futbolcu. Bendeniz de bu
kırmızı kart olayına
Dolmabahçe Stadı’nda şahit olmuş biri olarak, lig arasından istifade ederek, bu anımı aktarmak istiyorum.
Fenerbahçe-Galatasaray maçı, yetmişli yılların hemen başı olsa gerek, sahne Dolmabahçe Stadı (o tarihte adı böyleydi galiba).
Fenerbahçe’nin geri dörtlüsünün ortasında, o zamanlar
tandem lafı yoktu, çok yetenekli ama yeteneği ölçüsünde de muzır rahmetli Yılmaz Şen oynardı. Yılmaz Şen tüm maç boyunca Metin’e yapıştı, oynatmamak, daha doğrusu sinirlendirmek için her şeyi yaptı, hatta hatırladığım kadarıyla elle tacize da başladı, söylemeye gerek yok, tüm bunları
hakemler görmeden, topsuz alanda yaptı.
Metin Oktay bir-iki
itiraz etti, Yılmaz’a söylendi, hakeme şikayet etti ama sonuç alamadı, en sonunda, her normal insan gibi, sinirleri iflas etti ve Yılmaz’a vurdu.
Metin’in futbol hayatında herhalde vurduğu ilk futbolcu Yılmaz olmuştur. Yılmaz’ın, şaşkınlık ve maduriyet pozlarını bugün gibi hatırlıyorum. Ve Metin Oktay hayatının ilk kırmızı kartını gördü; hiç hakketmediği bir utançla sahayı terketti, yine yanılmıyor isem Fenerbahçe de maçı 3-0 kazandı.
Bugün ne Metin Oktay, ne Yılmaz Şen aramızdalar. Yılmaz’a da haksızlık etmeyelim, asla meslektaşını yaralamak için bunları yapmazdı; tek amacı rakibini sinirlendirip oyundan düşürmek idi. Muhteşem teknikli her iki büyük futbolcuya da, Metin’e, Yılmaz’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Keşke bugünküler Metin kadar centilmen, Yılmaz kadar sevimli olabilseler.