Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer'i tanırım.
İyi yetişmiş bir
bilim adamı, bilgisini hayata taşıyan iyi bir uygulamacıdır. Aynı zamanda insani refleksleri güçlü bir yöneticidir.
Şimdi onunla
AK Parti Milletvekili Lokman Ayva arasında bir gerilim var. Hatta Lokman Ayva'nın öfkesi, onun partiden ihracını istemeye kadar tırmandı.
Problem,
torba yasa teklifine giren, engellilerin istihdamı ile ilgili bir madde. Dinçer, engelli çalıştıran işyerlerinin (özellikle bankalar olduğu söyleniyor) şikâyeti sebebiyle, engellileri karma ortamdan çıkarıp, sırf engellilerin çalıştığı mekânlar oluşturmayı hedefleyen bir yasal
düzenleme yapmak istiyor.
Ayva da, engelliler için oluşturulan bir tür toplama kampı niteliğinde olacağını belirterek buna
isyan ediyor.
...
Ben bu konuyu Burç FM'deki bir
radyo konuşmamda değerlendirince, kendisi
görme engelliler için kabartma alfabe ile Kur'an-ı Kerim baskısı yapan görme engelli dostum "
Adil Abi" bana geldi ve düşüncelerini paylaştı.
Onun düşüncelerinin Sayın Bakan için aydınlatıcı olduğunu düşünerek buraya almak istiyorum:
-Ben, bir ara Sofya'ya gitmiştim, engellilerin istihdamı konusunda yapılan bir toplantıya katılmak üzere. Oraya, hem Sosyalist
ülkelerden hem Batı Avrupa'dan temsilciler katılmıştı.
-Sosyalist ülke temsilcileri daha çok, sırf engellilerin çalışacağı işyeri modelini savunuyorlardı. Böyle bir ortamın, engellilerin dışlanmadan çalışabilmesi için daha uygun olacağı düşüncesindeydiler.
-Buna karşılık Batılı temsilciler, karma istihdamdan yana idiler. Onlar, karma ortamların, birbirini anlamaya daha uygun olacağını, hem böylece engellilerin rehabilitasyonunun da mümkün olacağını belirtiyorlardı. Sadece engellilerin çalışacağı ortam oluşturmanın ayrımcılık olduğu düşüncesindeydiler.
-Sonra bize sosyalist modele uygun tarzda hazırlanmış bir
fabrika gezdirildi. Burası, elektrik kablolarının,
şişe kapağı ve otomobiller için yağ ve hava filtrelerinin üretildiği bir yerdi. 450
işçi çalışıyordu, bunların 350'si görme engelli, geriye kalan 100'ü ise engelsizdi.
-Bu konu 1970'lerden beri tartışılan bir konudur.
-Aslında engellilerin eğitimi meselesinde de tartışılan bir konudur. Acaba engelli olanlar sırf engelliler için açılan okullarda mı eğitim görsünler yoksa karma okullarda mı? Uzunca bir zaman Türkiye'de "Körler
Okulları" müstakil okul şeklinde geldi. Ama son zamanlardaki eğilim, engellilerin karma ortamlarda eğitim görmesi yönünde. Bu, engellilerin
psikolojik olarak hayata intibaklarını kolaylaştırıyor.
-Lokman Ayva
Boğaziçi'ni bitirdi. Onun gibi başka engelli ve çok başarılı Bogaziçi mezunları var. Hukuk mezunları var. Ben, Hacettepe'yi bitirdim. Şimdi de karma bir iş yerinde
hizmet ediyorum. Bu bana, her türlü insana ulaşabilme, yani ülkenin günlük gündeminde yer alabilme imkânı sağlıyor. Bence doğru olan, çalışabilecek olan engellilerin, karma ortamlarda çalışmalarına imkân hazırlamaktır.
-Çalışabilecek durumda olanlar notunu özellikle ifade ettim. Çünkü böyle bir problem de var. Bu da özellikle hem görme hem işitme engellilik durumunda ortaya çıkıyor.
Görme engelli olan, tabii olarak, sesten yararlanarak görme engelini aşmaya çalışıyor. Ama işitme engeli de devreye girdiğinde, işi daha da zorlaşıyor. Onlar için daha farklı ortamlar düşünülmesi söz konusu olabilir.
-Bazı işverenlerin engelli çalıştırma zorunluluğu noktasında şikayetleri olduğu biliniyor. Ben, vaktiyle turizm danışma bürosunda
danışman memur olarak görev yaptım. O zaman, benim görme engelime bakıp "Bize bu mu danışmanlık hizmeti verecek" gibi itirazlar olmuştu. Bu, işvereni etkileyebiliyor. Muhtemel ki
bakanlık nezdinde de bu tarz şikayetler olmuştur. Sayın Bakanımızın bunları göğüslemesi ve engelliler için çok daha çağdaş projeler geliştirmesi beklenir.
-Bu noktada Lokman Ayva Bey'in hassasiyeti, engellilerin paylaştığı bir hassasiyettir.
-Bir de
ücret konusu var. Korumalı işyerlerinde genelde asgari ücret uygulaması yapılıyor ve orada çalışan kişi ömür boyunca asgari ücret alıyor. Oysa karma yerlerde, kıdemine göre ücret artışı sağlanabiliyor.
Evet, Adil Abi'nin söyledikleri bunlar.
Türkiye'de 7-8 milyon civarında engelli var.
AK Parti hükümeti engelli meselesinde gerçekten insani bir hassasiyet gösterdi. Lokman Ayva'nın milletvekilliği de bu hassasiyetle bağlantılı.
Şimdi AK Parti hükümetinin bir bakanı ile aynı partinin bir milletvekili arasında, bu konuda ihtilaf çıkması tam bir paradoks. Hele bu ihtilafın, eleştirilen tarafında Ömer Dinçer'in bulunması olmayacak bir durum.
Ömer Dinçer'in iyi niyetinden kuşkum yok. Ama bu işte, engellilerin incindiğini görmek lazım. Kimse "engelli ahı" almamalı derim ben, iyi niyetle de olsa...