Bir tarafta
Öcalan var. Dışarı çıkmak istiyor. Çıkabilmesi için tek aracı ise
PKK. PKK ne kadar
terör yaparsa ve uzantıları ne kadar
sokakları ve Meclis’i gererse Öcalan’ın pazarlık gücü o kadar artıyor.
Dört
duvar arasında bir adam olarak Öcalan’ın
silah dışında bir başka gücü yok. Eğer terör biterse, Öcalan da biter. Bu nedenle Öcalan
siyaseten var olduğu sürece terör de olacak.
Peki ya Öcalan dışarı çıkarsa, terör o zaman bitecek mi?
Hayır, o zaman da bitmeyecek. Çıkabilirse Diyarbakır’a yerleşecek ve evini ‘
Kürtçülüğün kabesi’ haline getirmeye çalışacak. Fakat silahlardan asla vazgeçmeyecek. Çünkü dünya âlem biliyor ki silahsız bir Öcalan’ı değil
Türkiye, Osman
Baydemir bile takmaz. Kısacası Kürtçü siyasette Öcalan tek irade olduğu sürece PKK da hep olacak.
Hedef teröre zemin hazırlamak
Bu çerçevede özerklik tartışmalarında da Öcalan düğmeye bastı ve BDP ile DTK iki koldan
toplumu germeye başladı. Söylediklerinden çok söyleme şekilleriyle toplumdaki tüm radikal uçları ortaya aktif hale getirdiler. İnsanlar gerildi, sabırlar zorlandı.
Hafta sonu ise PKK’nın diğer bir kolu İstanbul’da Neron saldırılarına başladı. 30’dan fazla
araç PKK militanlarınca kundaklandı. Maltepe’de bir saatte tam 14 araç yakıldı. Pendik’te ise TIR,
minibüs ve otomobillerden oluşan 20 araç yakıldı. Provokasyonlar bununla da bitmedi, yüzleri maskeli yaklaşık 100 kişilik bir grup Velibaba Cemevi’ne saldırarak buradaki Türk bayrağını indirmek istedi. Önceki gece aracı yakılan bir vatandaş gözyaşları içindeydi. “Bu benim ekmek teknemdi, nasıl böyle bir şeyi yaparlar. Bu nasıl insanlık” diye haykırıyordu.
Manzaraya bakıldığında BDP/DTK’dan sonra ikinci aşamaya geçildiği anlaşılıyor. Bu aşamada sokak
eylemleri tırmandırılacak. BDP/DTK’nın gerdiği sinirler arka plan yapılarak sokaktaki insanın canı yakılacak. Canı yanan insanlar ise olanların hesabını, aslında olaylarda hiçbir sorumluluğu olmayan komşularından çıkarmaya kalkacaklar. Ne zaman ki Türkler, Kürt mahallesi basmaya, yanan
arabalarının hesabını komşularından sormaya başlayacaklar, işte o zaman PKK da amacına ulaşmış olacak.
Bu sonuca ulaşmak için elbette sadece araba ve işyerleri kundaklanmayacak, PKK
bombacıları da devreye girecek. Sokakları ateş topuna çevirme stratejisinin bir ayağı da şehirlerde Taksim’dekine benzer
intihar saldırıları düzenlemek. Eğer
Polis ve Jandarma engellememiş olsaydı eylemsizlik denilen şu dönemde bile İstanbul’un çeşitli yerlerinde en az birkaç bomba patlatılmıştı. Nitekim birkaç gün önce PKK’nın bombacılarından ‘Bawer’ kod adlı E.B. Jandarma’nın operasyonuyla Sancaktepe’de kıskıvrak yakalandı. Aramada E.B.’ye ait 35 adet 45 milimetre
fünye, 2 adet ortasında fünye yuvası açılmış toplam 125 gram
patlayıcı madde bulundu. Bulunanlara bakılırsa
eylemci birkaç gün içinde İstanbul’da sansasyonel bir eylem hazırlığındaydı.
Namlunun ucundaki
açılım
Kimi basına yansıyor, kimi ise yansımıyor, PKK yoğun bir
hazırlık içinde. Şehirler arasında kuryeler gidip geliyor. Dağa silah, şehirlere patlayıcı yığmaya çalışıyorlar. Devlet ise bazı
teknik sorunlar nedeniyle teröristle istediği gibi mücadele edemiyor. Hal böyle olunca da mecburen en zor ve tehlikeli olanı deniyor. Namlunun ucunda bölgeye ekmek, yol, su,
hastane, okul, kültürel ve sosyal haklar götürmeye çalışıyor. Bir yandan teröristi oyalamaya çalışıyor, diğer taraftan yatırımların bir an önce sonuç vermesi için dua ediyor.
***
Derin çeteler ise bu tablodan çok memnun.
Hükümetin kendi eliyle kendi kuyusunu kazdığını düşündüklerinden, PKK’nın biran önce ülkeyi kana bulamasını ve böylece iktidarın
seçimleri kaybetmesini bekliyorlar. Derin mahfillerin takvimi ile Öcalan’ınki bire bir tutuyor. Bu nedenle PKK bu dönemde ummadığı dostlarından
yardım alabilir.
Haziran’a kadarki dönem, özellikle
Mart-Haziran arası çok kritik. Mart’a kadar siyaset ve toplum daha çok gerilecek.
Şiddet sokaklara taşınmaya çalışılacak. Mart’tan sonra ise dağlarda
terör saldırıları başlayabilir. Böylece üçüncü safhaya geçilmiş olacak. Basılan karakollar, karışan sokaklar ve tüm bunlar karşısında yeterli önlemleri alamamış gösterilen hükümet seçim öncesinde çaresiz bırakılmaya çalışılacak. Öcalan’ın hesabına göre ‘çaresiz kalacak hükümet’, kendisine mahkûm olacak. Bu durumdan derin çeteler de büyük yarar sağlayacak, eğer AK Parti’nin oyları terör nedeniyle 5-10 puan aşağı çekilebilir, bu arada en az bir parti daha Meclis’e sokulabilirse Türkiye’de koalisyonlar dönemi yeniden başlayacak. Anlayacağınız PKK-
Ergenekon kol kola eski düzene dönülecek. PKK ve dostlarının planı aynen böyle. Önce toplumu ve siyaseti ger, ardından sokakları ve dağı ateşe ver, böylece pazarlık masasına otur... Bu planda
iki dil ve
demokratik özerklik ise asıl niyeti perdeleyen bir kamuflajdan ibaret.