Geçen hafta Genel
kurmay bir açıklama yaptı. Bu defa konu 'dil' ve 'millet olmak'tı. 'Devletin kurucu
felsefesi' de
bildiriden nasibini aldığına göre 'felsefe' de
ihmal edilmemişti.
Genelkurmay tarih, sosyoloji, felsefe ve
siyaset bilimini harmanlayıp 'karmaşık' bir sorun karşısında alınacak tavrı üç-beş cümleye sığdırma mucizesi gösterdi. 'Kurmay aklı' dedikleri böyle bir şey olmalı.
Maalesef bu 'interdisipliner' bildiri metni 'hak ettiği' karşılığı da görmedi kamuoyunda. Kimi sessiz kaldı, kimi de ciddiye almadı. Yalnızca
Taraf her zamanki gibi affetmedi bu 'acaip' bildiriyi. Manşeti çaktı: 'Endişeli İşgüzar'. Bunun dışında hiçbir gazetede
manşet olmadı, hatta 'malum medya' bile doğru dürüst görmedi bu 'haber'i.
Bu, bildiri sahipleri için kahredici bir sessizlik. Bir zamanlar fısıltıları bile fırtınaya dönüştürülüyordu; şimdi esip gürlüyorlar milletin haberi olmuyor. Anakronizm işte böyle bir şey. Zamana, hayata, değişime ayak uyduramayınca bir köşede öylece kalırsınız. Genelkurmay siyasetin ve toplumun tartıştığı bir konuda kalkıp 'gerçek budur, kesin tartışmayı' modunda bir açıklama yapınca, herkes dönüp bakar 'bu tuhaf ses nereden geliyor, kim bunlar ve ne alaka, uzayda mı yaşıyor bunlar?' diye.
Ancak yine de hakkını vermek gerekiyor, Genelkurmay'ın son bildirisinin karşılık bulduğu bir yer oldu:
Twitter. Bir Genelkurmay bildirisini en ciddiye alan çevrenin Twitter
geyik âlemi olması son derece düşündürücü; ama olsun, tümden 'etkisiz
eleman' da değiller demek ki...
Bugün gazetesinde
Doğu Ergil, Twitter'da dönen genelkurmay bildirisi geyiklerinden bir demeti dün köşesine taşıdı. Bakın, bunlara yürek dayanır mı?
*Genelkurmay
iki dil senin neyine, sen birini bile doğru dürüst konuşamıyorsun. *Soru: Genelkurmay kuşdili için
muhtıra verir mi? *TDK (
Türk Dil Kurumu) TSK'ya muhtıra versin. Hatta önce muhtıra, sonra da
Türkçe dersi versin. *Genelkurmay neşriyatı: Muhteviyat Kemalizm üslup Kadirizm... *Genelkurmay'ın "Türkçemizi koruruz" basın açıklamasında 12 adet
yazılım hatası var. Yine mi Büyükanıt'a yazdırdılar acaba? *Genelkurmay Kürtçeyi kafana takma. Biz aramızda konuşup hallediyoruz. *Noktalı virgülden sonra büyük harfle başlanmayacağını bilmeyen Genelkurmay'ın, 'dil hassasiyeti' [çok şirin]. *Genelkurmay, politik gelişmeleri endişeyle izlemekteymiş, bilmiyor ki Türk milleti de Genelkurmay'ı endişeyle izlemekte... *Kuru kuruya bu muhtıra olmadı Genelkurmay'ım. Yanında bir de ıslak ıslak isterim ben, bana ne...
Tamam, bari biz ciddi olalım, değil mi?
Geçen haftadan beri 'askıda duran' Genelkurmay bildirisi şunu gösteriyor; politik bir konuda askerin görüş beyanının ne bir ağırlığı ne de ciddiyeti kaldı. Ama bu, askerin eski alışkanlıklarını sürdürmeye kararlı olduğunun da bir kanıtı. Bu kafa kolay kolay değişmeyecek.
Bildirinin kendisi fazla ses getirmese de içeriği son derece vahim. Çünkü bu mantık bütün darbelerin anası. Ayrıca
Ergenekon,
Balyoz,
Kafes planları da bildiriye hakim olan zihniyetin eseri.
Asker bu tür siyasi açıklamaların açık bir 'suç' teşkil ettiğini anlamalı veya bu anlatılmalı.
Bir grup aydın tam da bunu yapıyor; bildiri üzerine savcılığa suç duyurusunda bulundular ve sorumluların
Askerî Ceza Kanunu'na göre cezalandırılmasını talep ettiler. Ayrıca 'Biz de Genelkurmay'ı Uyarıyoruz' başlıklı bir
imza kampanyası açıldı.
'Bu tarihini şaşırmış (anakronik) askerî müdahale, TBMM'nin yetkilerini
gasp için talihsiz bir çaba, umutsuz bir meydan
okuma girişiminden ibarettir... Siyaset, dil ve edebiyatla uğraşmak Genelkurmay'ın üzerine vazife değildir. Bu devlet kurumunun tek vazifesi,
Hükümet ve TBMM'nin talimatları doğrultusunda ülkemizi yurtdışına karşı savunmaktan ibarettir.'
İster Twitter'da geyiğini yapın, ister şu adrese girip '
sivil uyarı'ya imza atın. (www.genelkurmayasucduyurusu.org)