Milli
İstihbarat Teşkilatı'nda 7 yıl
İstanbul bölge başkanlığı yaptıktan sonra 1986 yılında
emekli olan
Nuri Gündeş kitap yazan istihbaratçılar arasına girdi.
Türkiye'de
darbe için 'şartların olgunlaştırıldığı' 1977 yılından projenin hayata geçirildiği 84'e kadar İstanbul'da görev yapan Gündeş, emekliliğinden sonra da tartışmaların odağında oldu. Bu ayrı bir
bahis olduğu için 'şimdilik' kaydıyla geçiyoruz. Kitabın tanıtımını
Milliyet Gazetesi ve
Can Dündar üstlenmiş görünüyor. İlk gün yer verilen bölümler kitabın güvenilirliği ile ilgili ciddi şüphelere yol açtı. Gündeş'in "İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı" adlı kitabında
Fethullah Gülen ve
Türk okullarıyla ilgili bölümlerin neredeyse tamamı internet üzerinden 'kes yapıştır' yöntemiyle aparılmış. Yaklaşık dört sayfa tutan bölümün üç buçuk sayfası böyle üretilmiş. Çok bilmiş bir istihbaratçı edasıyla yer verilen Gülen'in özgeçmişi dijital ansiklopedi Wikipedia'dan aynen alınmış. Sadece okur gözünde Gülen'i yücelteceği düşünülen cümleler ayıklanmış. Diğer bölümler de farklı değil. Türkiye'de azınlıklara karşı kışkırtıcılık yaparak darbe ortamı hazırlayıcılığı yaptığı
suçlamasıyla
soruşturma konusu olan kara
propaganda sitelerinden kopyalanmış cümleler dizini ile karşı karşıyayız.
Mesela şu bölümde sadece parantez içindeki ifadeler çıkarılmış bir iki kelime de eklenmiş: "Bazı kişiler Sığındıkları ve (on yıldır) yaşadıkları ABD'den Türkiye'ye (karşı)
ihanet projeleri hazırlayanların oyuncağı olmakta ve böylece
yaşam süreçlerini bu yönde sürdürmektedirler. 'Kendi ülkelerindeki' toplumun inançlarını istismar ederek, bunu
sermaye ve
iktidar gücüne dönüştürenlerin 'bu eylemlerini sezinleyip
tedbir almak önemli bir vatan görevi sayılmalıdır." (oyununun bozulması için herkesin üzerine düşen görevleri yapması, her şeyden önce bir vatandaşlık görevidir.)
Şu paragrafın başına ise sadece '
Fethullah Gülen'in' bölümü eklenerek aynen alınmış: "CIA denetiminde yürütülen bu faaliyetin ilk başarılı örneği Moon tarikatı. 1951'de
Kore'yi işgal eden ABD,
Güney Kore'yi sömürgeleştirirken bir de Hıristiyan tarikatı kurdu. Ve
Güney Kore nüfusunun yüzde 40'ı, Budistlikten vazgeçip Hıristiyan oldu. Bu başarıdaki en önemli pay, bilinen adıyla Moon tarikatının. Resmi adıyla anarsak; Birleştirme Kilisesi." Tamamen de haksızlık yapmayalım; yukarıdaki 'anarsak' kelimesi internette 'söylersek' şeklinde geçiyor! Yine Turgut
Özal döneminde, diye başlayan bir paragraf 'ANAVATAN Partisi' diye düzeltilmiş! Komedi gibi değil mi? Üst düzey emekli istihbaratçının kitabına birileri araya parça atmış sanki. Apar topar internette, kara propaganda sitelerinde ne bulunmuşsa yerleştirilmiş. Bunu bizzat kendisi yaptıysa hepten korkunç.
Kitap, bir zihniyetin deşifresinden öte beceriksizlik şahikası. Yazık, MİT'i bu insanlar yönetmiş.
Yurtdışındaki Türk okulları hakkındaki eski iftiralar ısıtılarak yeniden gündeme getiriliyor. Bugüne kadar yüzlerce gazeteci, akademisyen ve siyasetçinin ziyaret ettiği, zor şartlarda yaptıkları görevden dolayı takdir toplamış öğretmenlere dil uzatılıyor. 'Hizmet'i
hedef alan
yıkım operatörlerinin söyleye söyleye
sakız haline getirdiği "CIA
ajanları okullarda
öğretmenlik yapıyor" fitnesini 'önemli istihbaratçı' kartvizitini ekleyerek servise sunuyor. Bu iddiayı dayandırdığı toplantı ve ifadeler hiç tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ilk dakikada iftirayı Gündeş'in yüzüne çarpıyor. Toplantıda konuşan ve Özbekistan'da görev yapan okul yöneticisinin bu bilgiyi
itiraf ettiğini ve bunun devletin resmî kitabında yer aldığını ileri sürüyor. Dün Zaman'da kupürleriyle birlikte haberi okudunuz ve söylenenin tam tersi olduğunu gördünüz.
Adı geçen öğretmen sahipsizlikten şikâyet ediyor, ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin, öğretmenlerine diplomatik statüler verdiğini anlatıyor. Diğer ülkeler kendi öğretmenlerine sahip çıkarken devletimiz neden bizi
ihmal ediyor sitemini böylesine çarpıtmak için kötü niyetin had safhada olması gerekiyor.
Türkçe bilenler için kitaptan aynen alıntılıyorum: "Benim, yüce heyete birkaç teklifim olacak. Birincisi, eğitim faaliyetlerinin uzun ömürlü olması için üst düzey yöneticilerin, özellikle MEB temsilcilerinin sıkça ziyaretlerde bulunmaları. İkincisi ABD, 'dostluk köprüsü' adı altında getirdiği 70 öğretmene diplomatik statü kazandırdı. Eğer devletimiz, büyükelçiliğimiz, diplomatik statü konusunda bize yardımcı olursa Türk öğretmenlerinin itibarlarının biraz daha artacağını zannediyoruz. Bu arada THY,
indirim konusunda da bizlere yardımcı olurlarsa memnun oluruz. ABD gibi, Kore gibi ve diğer değişik ülkeler, öğretmen ve öğrencilerin yol masraflarını karşılamak üzere ülkelerine götürmektedirler ve bir aylık seminerler vermektedirler. Bizim d
e devletimizden talebimiz, bize bu tip imkânları sağlaması, ücretsiz olarak gerek öğrenci ve gerekse öğretmenleri Türkiye'ye davet etmeleri." Can Dündar'ın sorunu Türkçe değil, dilimizi yeterince anlayabiliyor.
Gazetecilik de olamaz, çünkü stajyer muhabirler bile böyle ağır bir suçlama için atıf yapılan devlet kitabını bulmayı
akıl edebilir. O halde sorun nerede?