Birkaç gündür
Kemal Kılıçdaroğlu’na gaz veren yoldaş, candaş, partili, amigo, omurgasız ve malum yazarların arşivde tozlanan köşe yazılarını çıkarıp yeniden okudum.
Aman yarabbi, o ne öngörü öyle!
AK Parti inişe geçti, ufukta (2007
seçimleri)
CHP-MHP
koalisyonu gözüküyor!
AK Parti bitti, (27
Nisan gecesi) yarın teknokratlar hükümeti kuruluyor!
AK Parti kapatılacak,
Abdullah Gül ve
Tayyip Erdoğan hapse atılacak!
Hüsamettin Cindoruk DP’yi toparladı, dördüncü parti olarak meclise girecek!
Referandumda (12
Eylül) hayır çıkacak!
Ergenekon ve Balyoz’da U dönüşü davalar açılacak, yandaşlar Amerika’ya kaçacak!
Şimdi...
Kemal Kılıçdaroğlu tek başına
iktidara yürüyor, yandaşlar panikledi!
Hiç sormayın, panikten ne yapacağımı şaşırdım. Hele Gürsel Tekin’in 8 partiyi CHP çatısı altında
birleşme projesini okuyunca heyecan katsayım
tavan yaptı. Hemen büyük mütefekkir Sabahattin Önkibar’ın bir yazısına flashback yaptım.
Yeni iktidarın formülünü orada aradım.
Necmettin
Erbakan,
Hüsamettin Cindoruk,
Abdüllatif Şener,
Sadettin Tantan,
Osman Pamukoğlu,
Haydar Baş,
Mustafa Özbek ve Sadi Somuncuoğlu...
Fakat Kılıçdaroğlu yoktu.
Derken
Yavuz Donat’ın yazısına rastladım dün. CHP PM Üyesi (son yazımdaki sehven yapılmış hatayı düzeltmiş olayım bu arada)
Sezgin Tanrıkulu ve Mesut Değer’le temaslarını aktarırken CHP-BDP ittifakına zum yapmış.
Geriye kaldı 6 parti. Yaz... DSP (
Masum Türker),
DSHP (
Rahşan Ecevit), Yeni Parti (
Tuncay Özkan), İşçi Parti (
Doğu Perinçek). Yukarıdaki ittifaktan Yurt Partisi (Sadettin Tantan) ile
Bağımsız Türkiye Partisi’ni (
Haydar Baş) bu safa çekersek 8’i buluyor. Küçük bir
jest yapıp Mustafa Özbek’i de CHP tarafına eklemleyelim.
Sanmayın Mehmet Haberal’ı unuttuk. Şimdi
aday yapsanız, seçilse meclise nasıl gelecek?
Allah korusun, yataktan kımıldasa hayati tehlikesi var. Şimdi bana Çetin Doğan’ın hastaneden çıkıp düğünde oynarken çekilmiş fotoğraflarını hatırlatıp “seçilirse iyileşir” demeyin, vardır doktorların bir bildiği,
Atatürk, “Beni Türk doktorlarına emanet edin” demedi mi?
ÇOK DERİN OYUNLAR BUNLAR
İşin ilginç tarafı, bu senaryolar medyada dillendirilmiyor sadece. Devletin derin dehlizlerinde de hararetle konuşuluyor.
Birinci projedeki maksat, CHP ve BDP’yi bir araya getirerek tek başına iktidara taşımak veya koalisyonun büyük ortağı yapmak. Diğeri, Erbakan’ın koordinatörlüğünde birleştirilecek parçalardan ihtiyaç halinde koalisyona
küçük ortak üretmek...
AK Parti’yi devirme çabasının kendi içinde izahı var ama işin içinde neden MHP yok, bunu pek anlamış değilim. “Nasılsa kendi yağıyla kavrulmayı bilir, bir şekilde barajı aşar, daha fazlasına da gerek yok” diye mi düşünülüyor yoksa çok parçalı yapıdan MHP’li koalisyon seçenekleri üretilemiyor mu?
Veya bir başka gerekçe...
Eğer önümüzdeki dönemin en önemli siyasi
tartışma konusu
Kürt meselesi olacaksa, yeni dönemde MHP’ye ihtiyaç duyulmuyor mu?
Devlet Bey’in son dönemde AK Parti kadar CHP’ye yüklenmesinin, Kılıçdaroğlu’nu
demokratik özerklik çıkışıyla ilgili açıklamaya zorlamasının, bir yönüyle derin dehlizlerde pişirildiği konuşulan senaryolara tepki midir, izaha muhtaç.
Kesin olan şu: Ne uluslararası çevreler ne
derin devlet, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra MHP’li kombinasyonlara sıcak bakmıyor. 1999 seçimlerinden önce de MHP, kırmızı kitaba göre tehdit unsuruydu, seçim sonuçlarından sonra dövülerek yara bere içinde koalisyona eklendi.
Yarın seçim sonuçlarına göre yeni senaryolar üretilecektir, ancak bugün için üzerinde durulan senaryolarda “ılımlı Kemalizm” revaçta. CHP liderinin sıkça “Benim adım Kemal” demesi belki de bundandır!
Kimbilir...
AK Parti açısından derin senaryolar yeni değil, 8 yıldır aşılı oldukları için bir hal çaresini bulurlar. En dikkatli olması gereken parti, MHP’dir.
BU AYIBA SON VERELİM
Kemal Bey’e de naçizane tavsiyem şudur: Medyadaki kargaları
kılavuz edinmeyin, hiçbir öngörüleri tutmadı. Bakın, onları kılavuz edinenler yerlerde sürünüyor, evinde oturuyor,
yurt dışına kaçtı, kendileriyse pişkin pişkin hüpletmeye devam ediyorlar.
Yarın siz gidersiniz, onlar gaz verecek başka bir siyasetçi bulurlar. Onlardaki gaz rezervi, İsrail’in Doğu Akdeniz’de bulduğu gaz yataklarından daha mümbittir. Umarım aracınız gazla çalışmıyor,
dizel veya benzinlidir.
Laf araçtan açılmışken, iktidar yolculuğuna Halk TV’deki
ücret krizini çözerek başlasanız, nasıl olur? Uyarayım; Tayyip Erdoğan’la uğraşırken karşınıza Şamil
Tayyar daha büyük bir tehdit olarak çıkarsa, şaşırmayın!
Bakın “2-3 aydır ücretlerini alamıyorlar” demiştim, iki gündür
mesaj yağıyor, bir anda Halk TV’nin kahramanı oldum. Meğer 4 aydır
maaş alamıyorlarmış, su olmadığı için tuvalete bile gidemiyorlarmış, yakındaki
alışveriş merkezlerinin tuvaletine gitmek zorunda kalıyorlarmış.
Kendi yoksulunuz açken başkasını nasıl doyuracaksınız? Onu geçin, beni Halk TV’de kahraman yaptınız ya bu ayıp da size yeter!