Baştan söylemek gerek. Bu yazı, Ankara'daki bazı
Avrupa elçilerinin rahatını kaçırabilir. Çünkü göz göre göre yüz binlerce insanın çektiği vize çilesinde onların büyük payı var.
Bugünlerde değişik ülkelerin vizeleriyle sayfaları dolduğu için dördüncü kez pasaportumu yenilemem gerekti. Böylece yeni çipli pasaporta da kavuşmuş olacaktım. Sağ olsunlar,
İstanbul Emniyeti yeni pasaportu 1 buçuk gün gibi kısa sürede teslim etti.
Biraz maddi külfeti olsa da pasaport yenilemek kolay. Asıl mesele, pasaport sayfalarını kısa sürede dolduran vizelerde. Eski pasaportları şöyle bir karıştırınca, en fazla Avrupa ülkelerine
seyahat için gereken Şengen vizelerinin sayfaları doldurduğunu gördüm.
İş gereği Avrupa'ya çok gidiyoruz. Ama aynı dönemde ABD'ye de birçok kez gitmeme rağmen
Amerika vizesinin pasaportlarda işgal ettiği yer sadece tek sayfa. Çünkü 10 yıllığına verilmiş bir vize. Halbuki
Fransa,
Almanya,
Belçika gibi Şengen sistemi içindeki ülkelerden aldığım vizelerin süresi bir ay ile en fazla 1 yıl arasında değişiyor.
Bunun anlamı şu: Yaptığımız iş ve adresimiz belli olmasına rağmen ve her başvuruda Şengen kriterlerine göre vize alıp, şimdiye kadar hiçbir sorun çıkarmadan ülkemize dönmemize rağmen vizelerin süresi bir yılı aşmıyor. Böyle olunca, her defasında aynı bürokrasiyi aşmak ve aynı vize aidatını ödemek gerekiyor. Lütfen, bunu kişisel bir sorun olarak görmeyin. AB ülkelerine işi gereği gitmek durumunda olan yüz binlerce insanın yaşadığı bir dert bu.
Çok sayıda Türk kökenli vatandaşın seyahat ettiği Avrupa ülkelerinden birinin Ankara'daki
büyükelçisiyle karşılaşınca, bu konuyu açtım. Hak verdi ve yanlışlığı kabul etti. Sonra Şengen vize başvurusunu nereden yaptığımı sordu. İstanbul'da yaşadığım için
doğal olarak 'İstanbul'daki konsolosluğunuza' dedim. Sonra 5 yıllık vize de olduğunu söyledi ve bir sonraki başvurudan kendisini haberdar etmemi istedi. İlk vize başvurumda, bu sözlerini hatırlatacağım. Ama bu konuşmadan ortaya çıkan daha önemli gerçek, isterlerse Avrupa ülkelerinin 5 yıllık Şengen vizesi de verebildiğiydi. Bunu öğrenmek için bir büyükelçi ile konuşmak mı gerekmeliydi? Bunca yıldır neden bir
konsolosluk dahi bu imkânı sunmamıştı?
Dikkat edin, burada bizden yarım asır sonra AB ile ilişki kuran
Balkan ülkelerine
vize muafiyeti tanınırken,
Türkiye'nin vize kuyruğunda bekletilmesinden söz etmiyoruz. Ya da Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'nın (ATAD) kararları gereği 1973'te yürürlüğe giren Katma Protokol'e göre
işadamı, müteahhit, doktor,
bilim adamı,
sanatçı, gazeteci gibi
hizmet sunan kategorisindeki kişilere vize uygulanmaması gerektiğinden bahsetmiyoruz.
Burada dikkat çektiğimiz, normal vize prosedürleri içinde çıkarılan gereksiz zorluklar ve üstü örtülüp kullandırılmayan haklar. Nitekim üst düzey bir AB
yetkilisi ile konuyu bütün yanlarıyla konuşma imkânımız oldu. Bu sorunların yanı sıra Şengen vizesi veren ülkeler arasındaki standart farklarını gidermek için 1 aydır elçilikler arasında çalışmalar yaptıklarını söyledi. Her yıl Türkiye'den 700 bin kişi AB ülkeleri için vize alıyormuş. Hiçbir iyileştirme yapmasan bile AB'nin mevcut vize düzenlemelerine göre işadamına, gazeteciye, akademisyene ücretsiz vize verilebileceğini söyledi.
Vize sürelerindeki keyfiliği kabul etti. Ancak ATAD'ın verdiği kararın Almanya'da hizmet sunanlarla sınırlı olduğunu, genelleme yapılamayacağını savundu. Vize sorununu kökten çözmek için Türkiye'nin Yeniden Kabul Anlaşması'nı imzalaması gerektiğini söyleyen yetkili, bununla ilgili müzakerelerin sona yaklaştığı müjdesini verirken, sürecin tıkandığı noktaya da dikkat çekti. Türkiye, "Şengen'i konuşmak için
AB Komisyonu önce Konsey'den yetki alsın" diyor. Komisyon ise Türkiye'nin önce Kabul Anlaşması'nı imzalamasını istiyor. İnşallah, bu sorunun aşılması fazla sürmez. Ama o güne kadar var olan kolaylıklar gizlenmese v
e pasaportlar gereksiz yere, kısa süreli Şengen vizeleriyle dolmasa, ne olur?