TÜRKAN SAYLAN’IN CHP’SİNE DOĞRU


Ergenekon soruşturmaları kapsamında geçen hafta mahkeme tarafından kabul edilen ÇYDD ve ÇEV iddianamelerinde çok ilginç bilgiler var. Gerek ÇYDD gerekse ÇEV’in Ak Parti iktidarını devirmek için büyük mücadele verdiği zaten biliniyor. Cumhuriyet mitinglerinden tutun da, Ergenekon operasyonlarına karşı yürüttükleri anti kampanyalar hala hafızalarda. Fakat özellikle ÇYDD eski Başkanı Türkan Saylan’ın CHP’yi de yeniden dizayn etmek için yoğun çaba gösterdiği bazı deliller ortaya çıktı. Kendi istedikleri doğrultuda muhalefet oluşturmak da Ergenekon’un amaçlarından biriydi ki; bu ikinci Ergenekon iddianamesinde ayrı bir bölüm olarak yer aldı. Yeni kabul edilen ÇYDD ve ÇEV iddianamesindeki; teknik takibe takılan telefon görüşmelerinde; Saylan’ın dönemin CHP Genelbaşkanı Deniz Baykal hakkında, hem Baykal’a kalp stendi takan doktor, hem de şu anda CHP Genelbaşkan Yardımcısı olan ve aynı zamanda ÇYDD üyesi olan Umut Oran ile aralarında geçen diyaloglar çok önemli. 3 Ağustos 2008 günü Saylan; hem Baykal’a stent takan profesörle hem de Umut Oran ile telefonda konuşuyor. Türkan Saylan’ın konuşmasından; stent takma olayını Baykal’ın CHP’nin başından uzaklaştırılması için fırsat olarak gördüğü anlaşılıyor. Saylan Baykal için; “stent takılmış filan. Hani Özal ölmüştü ya pat diye. Bir korku gelirse ölüm korkusu, yani yeter artık bu kadar bana diyebilse, kenara çekilse o zaman Türkiye birden bire rahatlar” diyor. Saylan; Baykal’ın kenara çekilmesinden sonra nasıl bir CHP hayal ettiğini de anlatıyor telefonda. Süheyl Batum’u beğendiğini ve Umut Oran ile ikisinin el ele vermeleri gerektiğini söylüyor. Bunun için bir formül bulmaktan bahsediyor. Umut Oran 26 Nisan 2008’deki CHP Kurultay’ında Deniz Baykal’a karşı genelbaşkan aday adayı olmuş ancak tüzükteki yeterli çoğunluğu sağlayamamıştı. Ve Oran telefonda Saylan’a aslında Başkan adaylığının Süheyl Batum’a teklif edildiğini ama parti üyesi olmadığı için bunun gerçekleşemediğini anlatıyor. Bu cümleden; Süheyl Batum Baykal’ın karşısına rakip olarak çıkamayınca Umut Oran’ın geçirildiği anlaşılıyor. Saylan konuşmada; CHP yönetiminin iyi bir beşli veya yedili ekiple gençleşmesi gerektiğinden bahsediyor. Oran ve Batum ikilisini öneriyor. Türkan Saylan’ın planı 3 Ağustos 2008’deki telefon konuşmasından 2 buçuk sene sonra gerçekleşti. Bugün ne Baykal CHP yönetiminde, ne de Önder Sav. Saylan’ın işaret ettiği iki isimden Süheyl Batum partinin genel sekreteri, Umut Oran ise Genel başkan yardımcısı. Bugün CHP’nin genelbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu’nun adının Türkan Saylan’ın CHP’nin geleceğiyle ilgili planlar yaptığı bu konuşmalarda hiç geçmemesi sizce normal mi ? Cevabı ben vereyim; gayet normal çünkü Kılıçdaroğlu hiçbir zaman kalıcı bir genelbaşkan olarak görülmedi. O bir geçiş dönemi toparlayıcısı. CHP’yi yeniden dizayn etmek isteyenler, partinin geldiği noktada sadece Ergenekon’u ve statükoyu savunan bir imajla toplum karşısında bir yere varamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Dolayısıyla Ergenekon’un avukatlığını yapan ama esip gürlemekten başka hiçbir elle tutulur sonuç ortaya koy(a)mayan Baykal’ın yerine, partiye yapışan Ergenekoncu kimliği; halkçı ve sosyal devlet kimliğine uygun hale getirecek bir geçici döneme ihtiyaç vardı. CHP halktan oy olmak için göstermelik de olsa işsizlikten, yoksulluktan, yolsuzluktan, vergiden, üniversite harçlarından, kamudan, emekliden bahsetmeliydi. İşte partide bunları yapabilecek bir isim arandığında adres Kemal Kılıçdaroğlu’nu gösteriyordu. CHP’nin Ergenekon’u savunmaktan başka bir iş yapmadığı, yüksek bürokrasinin ve vesayetlerin arkasına saklanarak siyaset yaptığı imajını ancak ve ancak Kılıçdaroğlu yıkabilir, partiye halk nezdinde karşılık kazandırabilirdi. Kılıçdaroğlu şimdi bunları yapıyor. Türkan Saylan’ın planı çok akıllıca uygulandı. Partinin çok önemli iki unsuru Deniz Baykal ve Önder Sav birbirine vurdurularak saf dışı bırakıldı, bu esnada ortaya çıkarılan yeni lider “Halkçı Kemal” vatandaşla partiyi barıştırmak için yollara düştü. CHP’de Kılıçdaroğlu üzerinden yapılacak bu geçiş süreci çalışması, zamanlama açısından aslında tam da Türkan Saylan’ın teknik takibe takılan telefon konuşmasının dönemlerine rastlıyor. Eski müfettiş Kemal Bey; Baykal gönderilene kadar geçecek sürede halkçı kimliğine ısındırıldı. Ağustos 2008’de Kılıçdaroğlu önce dönemin Ak Parti Genelbaşkan yardımcısı Şaban Dişli’yle mücadeleye girdi. Kılıçdaroğlu, Dişli ile ilgili yolsuzluk ve iş takipçiliği iddialarında bulundu. Günlerce süren tartışmalar sonunda 2 Eylül 2008’de Dişli, Ak Parti’deki görevlerinden istifa etti. Kılıçdaroğlu Ak Parti iktidarına karşı ilk zaferi kazanmakla lanse edildi. Dişli’yi ekarte eden Kılıçdaroğlu hemen aynı günlerde bu kez Ak Parti Grup Başkanvekili Dengir Mir Fırat’a karşı savaş açtı. Kılıçdaroğlu 25 Eylül 2008’de televizyonda canlı yayınlanan düello sonunda Fırat’ı da devre dışı bıraktı. İki ay sonra 2008’in sonunda bu kez Kılıçdaroğlu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile televizyonda karşı karşıya geldi. Uğur Dündar’ın da büyük gayretleriyle Kılıçdaroğlu Gökçek’i epey zorladı ve galip gelmekle lanse edildi. Kılıçdaroğlu’nun sahaya çıktığı bütün tartışmaların konusu yolsuzluktu. Arkasına bu kadar büyük basın desteğini ve Ak Parti karşıtı kamuoyunu alan Kılıçdaroğlu’nu; Genel başkan Deniz Baykal’ın 2009 yerel seçimleri için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday göstermekten başka çaresi kalmadı. Kılıçdaroğlu İstanbul’da kaybetti ama aldığı yüzde 34’lük oy oranı CHP için başarı sayıldı. Kemal Kılıçdaroğlu girdiği ilk seçimden aslında galip çıktı. CHP’nin koptuğu halkla yeniden partinin arasını buldu. Başka bir tabirle halkın ayağını CHP’ye yeniden alıştırdı. Yerel seçimde Ak Parti’yi İstanbul’da zorlayan Kılıçdaroğlu, Baykal sonrası için genel başkanlığa en yakın isim oldu. Dolayısıyla CHP’yi yeniden şekillendirmeye çalışan Ergenekoncu yapı, siyasi olarak partiyi belli bir seviyeye taşıyabilmek için Kılıçdaroğlu’nu genel seçimde de kullanmak zorunda. Kılıçdaroğlu’nun işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk söylemleriyle halktan oy alması planlanan bir CHP var ortada. Ergenekon’un düzmece bir tertip olduğuna inanan statükocu, gürültücü elitist kesimin zaten bu halkçı söylemden başka şansı da yok. Türkan Saylan’ın planının tamamlanması için şimdi Haziran’daki genel seçimin sonrası beklenecek. Kılıçdaroğlu; genel seçimden zaferle de çıksa mağlubiyete de uğrasa CHP’de bir kurultay daha bekleniyor. Şimdi Ecevit’in siyasetiyle halktan oy almaya çalışan CHP, seçimden sonra yönünü yine ulusalcı çizgiye çevirmek için kolları sıvayacak. Ecevit çizgilerinin ağır bastığı fakat Baykal’ın adının bile anılmadığı Kurultay’ın onur konuğu Sabih Kanadoğlu’nun, herkesten çok alkış alması genel seçim sonrası CHP rotasının sinyalini verdi. [email protected]
<< Önceki Haber TÜRKAN SAYLAN’IN CHP’SİNE DOĞRU Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER