Coşku dolu bir
Kurultay... Kalpler heyecanla çarpıyor.. Mis gibi
karanfil kokusu sarmış dört bir yanı...
Tribünler oldukça hareketliydi... Delegeler ise çocuklar gibi ‘şen’di..
Candaş gazeteciler her an ayakkabıları çıkartıp masanın üzerinde oryantal tezahürat yapacaklarmış gibi hazır beklemede...
‘Yok..’ dedim,’Bu böyle gitmez.. Herşey fazla iyi görünüyor...
CHP Kurultayı bu, muhakkak bir aksilik, bir
sakatlık çıkacaktır...’
Dikkatle takip ediyoruz Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını.. Farklı bir şey yok.. Referandum kampanyasındaki vaatlerini tekrarlıyordu...
Yanlız bu sefer vaatler sayılıyordu.. Tamı tamına 41 vaatte bulunmuş.. ( Nasıl saymışlarsa?!.. 41 kere maşallah!..)
Her zamanki Kılıçdaroğlu...
YÖK’ü kaldırıyor.. (Gül Cumhurbaşkanı olduktan sonra, zaten YÖK’ün hiç bir esprisi kalmamıştı değil mi?..)
‘Bu
çatı özgürlük çatısı olacaktır..’ diyor ve ekliyor; ‘Tümünüzü ama tümünüzü kucaklamaya kararlıyız..’ ( Ben bu ifadeden tırstım
arkadaş... ‘Tümünüzü kucaklamaya kararlıyız...’ ne demek yahu?!..
Hani, topunuzu .....!..’ der gibi!!..)
‘Agop da Rojin de bizim..’ diyor Kılıçdaroğlu... ( Ulusalcılık hassasiyetiyle(!),
Ermeni ve
Kürt kelimelerini kullanmadan, Ermeni ve Kürt
açılımı yapıyor.. Helâl!..)
Kılıçdaroğlu hız kesmeden, vaatlerini sıralıyor;
Onu bunu herşeyi biz çözeriz, ötekileştirmeyiz, birlik, berabelik ve kardeşliği pekiştireceğiz, sapına kadar özgürlükçüyüz, acayip solcuyuz, Silivri’ye
selam, darbecilere
destek devam, herkese iş, herkese aş, bütün millete
maaş, sıfır
yoksulluk, yarı fiyatına mazot!...
Daha önce de sormuştuk defaatle; ‘nasıl çözeceksin’ diye.. ‘İktidara gelince görürsünüz..’ demişti de pek tatmin olmamıştık!...
Benzer vaatleri duyunca biz yine sorduk kendi kendimize; ‘Yahu nasıl yapacaktı bunları?.. Nereden bulacaktı bol keseden dağıttığı o paraları..’
Lakin bu sefer ‘gelince görürsünüz’ demedi...
Çok daha somut(!) bir dayanak gösterdi; ‘ Benim adım Recep
Tayyip Erdoğan değil,
Kemal Kılıçdaroğlu.. Parayı bulurum diyorsam, ben parayı bulurum..’
‘Tamam yaa.., şimdi oldu işte!.. Öyle söylesene be kardeşim..
Kerâmetin ‘Kemâl’inden menkûlmüş meğer!..
Adın ‘Kemal’ mi?.. ‘Para sorunun’ yok demektir!...
Demek ki, ‘Etro Kemal’ olmanın da yok bir sırrı.. Adı ‘Kemal’ ya, buluveriyor parayı!...
Lakin benim gibi yandaşları bir gömlekle kandıramazsınız!.. Zira ben hemen sorarım...
‘Halk
tipi’(!)
havuzlu villa sahibi olduğu ortaya çıkınca, ne demişti Kılıçdaroğlu;
‘Zaten taksitleri ödeyemiyorum, o yüzden villayı satıyorum..’
Biz o zaman yüklenmiştik.. ‘Cebinin hesabını yapamayan adama koskoca
ülke ekonomisi teslim edilir mi?’ diye...
Lakin Kurultay’daki ‘Ben Kemal’im.., parayı da bulurum..’ açılımından sonra şöyle diyeceğiz artık
Evinin taksiti için para bulamayan adam milyonlarca insana maaş dağıtacak parayı nereden bulacak?!!..
Herneyse, biz Kurultay’a geri dönelim...
Her şey iyi gidiyordu, Kılıçdaroğlu Parti Meclis’ini yenilemiş derken, bazı delegelerden
itiraz geldi; ‘tüzük gereği getirilmedi, PM listesinde yüzde 20’lik ‘kadın kotası’na uyulmadı..’
Yani yeterli sayıda kadın seçilmemiş...
‘
Kadın kotasını nasıl kotaracaklar?..,
Gürsel Tekin nasıl kurtulacak?.., yoksa yeni bir Kurultay mı?..’ gerginliği yaşanırken iyi haber dün
akşam saatlerinde geldi..
Çankaya İlçe Seçim Kurulu ‘kadın kotası’ ile ilgili itirazı reddetti...
Hoş reddetmeseydi de ne olacaktı sanki...
Onun adı Kemal Kılıçdaroğlu... Parayı da bulur, kadını da!...