Kemal Kılıçdaroğlu, "çarşaf" yerine "blok" liste tercihini kullandı; bu listeyi hazırlarken de, olabildiğince dengeli davrandı. Hem
Önder Sav'a, hem de Deniz Baykal'a yakın isimler Parti Meclisi'ne alınmakla birlikte, haklı olarak, gene çoğunluğu elinde tuttu. Böylece daha rahat çalışabileceği ortamı hazırladı.
Osman Korutürk ve
Faruk Loğoğlu, dış
politika sahasında etkili olacak.
Emrehan Halıcı, herhalde
Rahşan Ecevit kontenjanından listede. Müftü
İhsan Özkes ve
Fırat Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
öğretim üyesi
Muhammet Çakmak din konularında,
Sezgin Tanrıkulu ise,
Kürt meselesinde
CHP'yi temsil edecek.
Binnaz Toprak ile
Sencer Ayata, akademik dünyadan iki güzel isim. Ayrıca kadınların Parti Meclisi'nde ağırlık taşıması da olumlu bir gelişme. Bunun, aynen % 25'lik kontenjan olarak, parlamentoya yansımasını da diliyorum.
Kılıçdaroğlu, bir röportajıyla parti içinde tepki çekmiş olmasına rağmen, Enver Aysever'in arkasında durdu. Aysever'in CHP'de radikal bir değişimi temsil ettiğini unutmayalım.
Artık CHP, Kılıçdaroğlu'nun damgasını taşıyor. Önünde iki engel var. Birincisi, milletvekili listelerinin hazırlanması. Zaten her dönemde, her partide, adaylar çoğunlukla merkezden belirlendiği için,
kıyamet kopuyor. "Önder
Savcı" lar, "Baykalcı"lar diye parçalı bir yapının var olduğu bugünkü ortamda, daha fazla kıyamet kopabilir. Tabii bu ilk zorluk aşıldıktan sonra, sıra ikinci merhaleye gelecektir: Genel seçimler.
AK Parti,
referandum sonrasında güçlenmiş görünüyor.
Türkiye, hem
dış politikada, hem ekonomide parmakla gösterilen bir
ülke haline geldi. Dolayısıyla CHP'nin işi zor. Kılıçdaroğlu, ancak
genel seçimleri iyi bir sonuçla tamamlayabilirse, (oyları % 27'nin altına düşmezse) yoluna devam edebilir. Aksi takdirde, CHP yeni tartışmalara gebe.
NAZLI ILICAK - SABAH