Cumhuriyet Savcısı
Fikret Seçen Donanma Komutanlığı
İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde
arama yaptı.
Ele geçirilen 10 çuval
belge ve doküman,
Ergenekon yelpazesinde yürüyen tüm
soruşturma ve
davaları doğrudan etkileyecek.
Çuvallardaki belgeler henüz tam olarak basına yansımasa da, yansıdığı kadarıyla Ergenekon'un görünen ufku değişecek.
Ergenekon'un birbiriyle bağlantılı olmayan hücreleri ve yapılanması görünür bir hal alacak.
Flu kalan bazı bağlantılar daha koyu renklerle ortaya çıkıyor.
Bu zamana kadarki tüm Ergenekon iddianamelerine bakıldığında; savcıların hemen her iddianamede Ergenekon'un askeri ayağının tam olarak tespit edilemediğini ifade ettikleri görülüyordu.
Ergenekon'un ilk üç iddianamesinde savcıların şu tespitini görüyorduk:
"...Soruşturma kapsamında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün belirtilen askeri yapılanmasının bütün daireleri deşifre edilememiş ise de..."
Gerçekten de Ergenekon yapılanmasını üreten ve hayatta tutan çekirdek TSK içindeydi.
Bu çekirdek 1999 yılında sadece
muvazzaf unsurlarla yetinilmemesi kararını alarak
sivil alandaki bazı kişi ve kurumlara da görevler dağıtmış ve sivil alana sızmıştı.
Bunu açıkça ifade eden Lobi dokümanının üzerinde yazan tarih 29
Ekim 1999.
Rektörlere, akademisyenlere, medya unsurlarına, STK'lara, sendikalara ve siyasilere 'görev' dağıtan merkez, Ergenekon'un muvazzaf karargâhıdır.
Ama suç zincirinde
general-
amiral kademesine çıkıldıkça örgütsel bağlantıların gittikçe sisli bir hal aldığı görülüyordu.
Dursun Çiçek sadece bir albay statüsüyle tüm ülkeyi kaosa sürükleyecek bir planın tek mimarı olamazdı.
Hem
AK Parti iktidarını bitirmek hem de sivil demokratik bir dünya hareketi kimliğindeki
Gülen hareketini '
terörize etme' amacındaki bu plan basbayağı bir
ekip çalışmasıydı.
İrticayla Mücadele Eylem
Planı gibi ağır sorumluluk gerektiren illegal bir çalışmanın emri orgeneral kademesinden verilmek durumundadır.
Sanırım yeni belgelerle İrticayla Mücadele
Eylem Planı'nda emir komuta silsilesi aydınlanacak.
Diğer yandan yer altına gömülü olan
silah zulalarının hepsi bulunamamıştı.
1990'larda Avrupa'da benzer şekilde İtalyan Gladiosu ve Yunanistan'da Hellenik
Akıncılar Kuvvetine yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda, İtalya'da 139, Yunanistan'da 800 yer altı silah zulası bulunmuştu.
Hâlbuki Türk Stay Behind yapılanması Ergenekon ise Avrupa'nın en güçlü ve organize orduya paralel şebekesidir.
Başka gizli silah zulaları da bulunmalıydı.
Şimdi ise 10 çuval belge içindeki krokilerin gösterdiği mevkiler tekrar kazılacak. Özellikle
Poyrazköy'deki İstek Vakfı'na ait
arazi.
Muhtemelen yeni silah ve mühimmatlar bulunacak.
En önemlisi ise bu zamana kadar savcılarca tespit edilemeyen Ergenekon'un askeri ayağı daha da belirginleşip temayüz edecek.
Çünkü
Ergenekon soruşturması uzun bir süredir muvazzaf askeri yapı içinde ilerlemeye çalışmaktaydı.
Amirallere suikast iddianamesi, Poyrazköy iddianamesi,
Balyoz iddianamesi Ergenekon soruşturmasının askeri ayağının tespiti çizgisinde düzenlenen iddianamelerdir.
Bu çerçevede;
- Muvazzaf subaylara yönelik yeni
gözaltı dalgaları gelebilecektir.
- Bulunan belgeler orijinalse, hukuken
delil mahiyetindedir. İlgili tüm dava ve soruşturmalara gönderilecek. Ek iddianameler düzenlenebilir.
- 28
Şubat, her ne kadar ayrı bir şekilde soruşturulabilirse de, ortaya çıkan bu belgelerle Ergenekon kapsamında soruşturulması gereken bir
eylem haline gelmiştir.
- Meçhul subayın savcılığa verdiği bilgiler Donanma Komutanlığı'nda bulunan resmi yazışmalarla doğrulanmaktadır.
- Her şeye rağmen
Özel Kuvvetler Komutanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı,
Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı kozmik arşivleri savcılarca incelenmediği sürece Ergenekon'un askeri yapılanması tam olarak ortaya çıkmayacak.
-
Deşifre edilemeyen muvazzaf askeri yapı, fırsat bulduğunda sivil ayağı kolayca tekrar üretir. Bir hafta yeter...