Bütçe görüşmelerinden önce medyaya haber salındı, "Yer yerinden oynayacak!" denildi.
CHP'li vekiller tarafından
Meclis koridorlarında gazetecilere, "Bekleyin, görün!" nevinden açıklamalar yapıldı. Nitekim 'son dakika' haberlerine pek düşkün bazı internet sitelerinde, "Kılıçdaroğlu kırmızı
dosyayla geldi..." anonsları yapıldı. Bazı meslektaşlarımızın büyük bir umut bağladığı 'kırmızı dosya' merak konusu oldu.
Kılıçdaroğlu,
Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nde yolsuzluk yapıldığını iddia ediyordu. Kemal Bey var gücüyle
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yükleniyor, "
Rüşveti toplayan
Hacı Ali Hamurcu şimdi nerede?" diyordu.
Başbakan Erdoğan, "Hacı Ali Hamurcu şimdi hapishanede, 6 sene ceza aldı. Üstelik o
soruşturma Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin ihbarı üzerine başladı." deyiverdi. Kırmızı dosya bir anda kıpkırmızı bir balona dönüşüverdi. Belli ki CHP'liler dağa taşa haber yetiştirip kırmızı dosya propagandası yaparken
AK Parti dersine çalışmış, hazırlıklı gelmişti.
Nitekim Başbakan, Kılıçdaroğlu'nun tüm iddialarını somut bilgilerle bertaraf etti. Mesela ne diyordu Kemal Bey: "26 sayfalık şikâyet tutanağından 10 sayfa ortada yok." Meselenin hiç de öyle olmadığı, suçlamaların çeşidine göre evrakın tasnif edildiği ve tutanağın tamamının işleme konduğu ispatlandı.
Hacı Ali Hamurcu adındaki bir belediye çalışanı Özhaseki'nin şikâyeti üzerine rüşvet suçlamasıyla aranıyor. Ancak Hamurcu, bu olayı öğrenir öğrenmez kaçıyor.
Polis tarafından yakalandıktan sonraki
savcılık ifadesinde rüşvet kapsamında pek çok ismi bildiriyor. 9 ay süren soruşturmada 50 kişinin (Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı dahil) ifadesi alınıyor. Detaylı incelemeler sonunda Hamurcu yalan söylediğini, böyle söylemesi için
avukatının kendisine telkinde bulunduğunu
itiraf ediyor.
Kılıçdaroğlu, "Hamurcu nerede?" derken, "
Silivri Cezaevi'nde bu adamın ne işi var?" demeye getiriyor. Ancak anlaşılıyor ki adam
Ergenekon davasında yargılanan bazı kişilerin telkiniyle Kaya Paşakay'ı (Mason Üstadı) öldürmeye teşebbüs etmiş. 2 yıl Kayseri Cezaevi'nde yatıp, bir haftalık izin kullanan Hamurcu, adamı tam vuracakken yakalanınca, Silivri Cezaevi'ne gönderilmiş. Gitti 'kırmızı dosya'!
'Kırmızı dosya'da bir de 10 trilyonluk
senet iddiası var. Güya avukat Yusuf
Erikel, Belediye Başkanı'na
şantaj yapınca Başkan bu senedi
imzalayıp adama vererek susmasını sağlamış. Oysa ortaya çıkan gerçek şu: Hamurcu'ya Mason Üstadı'nı öldürmeyi telkin etmek ve
Ergenekon soruşturması kapsamında suçlanan Erikel'in ofisinde bulunan senedin üzerindeki imza kriminolojik incelemelere tabi tutulmuş ve Özhaseki'ye ait olmadığı net bir şekilde anlaşılmış. Dahası var; senede imzayı
Yusuf Erikel'in attığı tespit edilmiş; hatta senedin de Ergenekon sanığı
emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un talimatıyla hazırlandığı ifadelerde yer almış.
Manzara böyle olunca Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı, Kılıçdaroğlu'na "Aslında dünkü olay belki de
Guinness kitabına girmeye
aday bir olay. Bir olayda 10 yalan nasıl söylenir, nasıl
iftira atılır..." diyor. Gerçekten de tablo böyle. Görünen o ki, birileri CHP Genel Başkanı'nı ya fena halde işletmiş veya Genel Başkan acele edip kendini mahçup edecek bir işin içinde bulmuş...
Yolsuzlukla mücadele hem iktidarın, hem muhalefetin görevidir. Hatta ortaklaşa yapılacak çalışmalarla her türlü yolsuzluğun üzerine gidilmelidir. Bu kadar büyük ve gelişme çizgisinde yürüyen bir ülkede bazı yanlışlar yapılabilir. Bazı haramzadeler kendilerine menfaat temin etmek için devletin imkânlarından yararlanmak isteyebilir. Böyle bir durum ortaya çıktığında adamın kim olduğuna, hangi partiye yakınlık duyduğuna bakmaksızın hukukî süreç işletilmelidir. Bu yolu açmak iktidarın da, muhalefetin de vazifesidir. Ancak meselenin aslını faslını tam araştırmadan ortaya atılmak, iddia sahiplerinin imajını yerle bir eder. Kırmızı dosya operasyonu aynen böyle olmuştur.
Twitter üzerinden yazılan hırçın
mesajlar CHP'nin düştüğü kötü durumu kurtarmaz; tam aksine kırk elle
yumruk atmaya benzer. Dosya fos çıktı, sahiplerinin yüzünü kızarttı. Doğru çıksaydı ne yapılmalıydı? Herkes kendi payına düşen sorumluluğu ortaya koymalı ve kamuoyuna ortak bir mesaj verilmeliydi: Bu ülkede yolsuzluk yapanın saklanacak yeri yurdu kalmamıştır; böyle biline...