Ankara siyaseti WikiLeaks'e takılıp kaldı ama Diyarbakır'dan ilginç haberler geliyor.
Önceki gün yayılan habere göre;
örgüte yakınlığı ile bilinen
Demokratik Toplum Kongresi 'öz
savunma gücü' adı altında yeni bir yapılanma modelini ilan etti.
DTK nedir, 'öz savunma gücü' de ne oluyor? Bilmeyenler için olayı açalım.
Demokratik Toplum Kongresi,
Öcalan'ın
İmralı'dan ürettiği tezlerden birisi.
Öcalan'a göre DTK bir 'kurucu meclis' görevi yapacak ve adım adım Kürdistan'ı kuracak. Tabi ki hem kendisi hem de
Kandil kaynakları muhtelif şekillerde lafı dolandırıyorlar. Ama işin özü esası bu.
Şimdi gelelim başlıkta ne demeye çalıştığımıza.
Hatırlanacağı gibi önceki yıl 15
Ağustos'ta Öcalan'ın açıklayacağı bir
yol haritası vardı. Hatta bunun için avukatları
toplumun önde gelen isimleriyle uzun uzun görüşmeler yaptılar. Sonra bunları Öcalan'a ilettiler. Öcalan da uzun bir metin ki; yaklaşık 750 sayfa, halinde 'yol haritası'nı açıklayacaktı.
Fakat aradan geçen 1,5 yılda o yol haritası ortaya çıkmadı. 500 sayfalık bölümü avukatlara verildi. Orada da zaten Öcalan'ın felsefi çözümlemeleri vardı. Örgütün, Kandil'in,
Avrupa kanadının merak ettiği 250 sayfalık bölüm ise incelenmek üzere savcılıkta kaldı.
Bir buçuk yıldır incelemede. Gerçi devletin zirvesi o 250 sayfalık bölümü daha o gün görmüştü. Kulislere de düştü Öcalan'ın 'yol haritası.' Hatta bu köşede birkaç kez değindik.
Bugün tekrar o yol haritasına dönmemizin nedeni ise DTK'nın önceki gün tartıştırmak için gündeme getirdiği 'öz savunma gücü' ifadesi.
Öcalan'ın yol haritasının 4 unsurundan birisi bu 'öz savunma gücü'ydü. Her ne kadar DTK yöneticileri 'bu bir eğitim faaliyeti' deseler de işin aslı başka.
İmralı'da bulunan Öcalan yol haritasında 4 ana
hedef koymuştu. Birinci hedefi kendi özgürlüğü. İkinci hedefi koşulsuz
genel af. Üçüncüsü '
demokratik özerklik' ve son olarak da 'öz savunma gücü' kurulması.
İşin ilginci bu 4 aşamadan üçü bugüne kadar şu ya da bu şekilde ilan edildi.
PKK'lılara genel affın çıkması, demokratik özerklik ve son olarak da öz savunma gücünün kurulması.
Geriye ne kaldı? Öcalan'ın özgürlüğü.
Olur mu öyle şey demeyin. Ben 11 yıl önce İmralı duruşmalarını izlerken yazdığım son haberde 'Öcalan'ın nereye gömüleceği tartışmasını' haberleştirmiştim.
Peki bu 'öz savunma gücü ne ola ki?' Maalesef
Kürt siyasetçiler ve PKK kelimelerle oynamayı, lafı dolandırmayı hem seviyor hem de iyi beceriyorlar.
DTP yöneticilerine göre 'öz savunma gücü' bir çeşit 'travmalara karşı önlemler paketi.' Hatta açıklamada şöyle bir tanım da var: "Halkımızın kültürel ve fiziki soykırıma maruz bırakılma süreci devam ettiği sürec
e devlet eliyle yürütülen
fuhuş, uyuşturucu ve toplumsal istismarlara karşı Kürt
halkının kendi güvenliğini ve örgütlülüğünü oluşturması gerekliliği ifade edilmiştir."
Bu söz üzerine çok şey söylemek mümkün.
Fakat gerçek olan bir şey var; BDP, DTK ve muhtelif Kürt siyasetçilerin süslü kelimelerle kamufle ettikleri şey 'adım adım
paralel devlet yapılanması' dır.
Daha önce defalarca yazdık ama yine hatırlatalım.
Hatta 19 Ağustos 2009 günü bu köşede 'Öcalan'ın ağzındaki bakla' başlığıyla yaşanabilecekleri aktarmıştım.
O yazıda demiştim ki; " Öcalan'ın söylediği ve çok anlaşılmayan 'öz savunma gücü'
Kuzey Irak'taki peşmergelere denk geliyor.
Hatta 18
Mart 2009 günü avukatı ve kardeşi
Fatma Öcalan ile yaptığı görüşmede şunları ifade etti: İlerleyen dönemlerde
bölge genelinde köy korucuları, asker ve polis çekilerek onların yerine 'halk milisleri' tarzı yeni bir 'iç güvenlik örgütü' kurulabilir. Eski PKK'lılar ve Kandil'dekiler de bu kadro adı altında maaşlı sigortalı istihdam edilebilir."
DTK'nın tartışmaya açtırdığı 'öz savunma gücü' tam olarak Öcalan'ın ifade ettiği şey. Süslü kelimelere, sihirli sözcüklere itibar etmenin bir anlamı yok.
Ayrıca son günlerde yaşanan gelişmeleri de 'durumun vehametini' anlatma açısından kısaca özetleyelim.
Batman'da
mayınlı saldırı sonucu ölen 4 kişinin faillerinin PKK'lı olduğu aylar sonra kabul edildi. O günlerde de belliydi ama örgüt her zaman olduğu gibi işine gelmeyen eylemleri üstlenmiyordu. Fakat bölgeden yükselen tepki üzerine -tıpkı daha önce yaptığı gibi- kabullendi ve iki teröristi yargıladı.
Kandil'deki 'PKK askeri mahkemesi' iki teröristi 20 yıla mahkûm etti.
Yine hatırlatalım. Geçtiğimiz günlerde 'artık
silahların miadı doldu' diyen Osman
Baydemir'e 'eşbaşkan' geldi. Örgüt 'böyle bir tanımı' yapan bir seçilmiş başkana bile tahammül etmiyor.
Çünkü Öcalan'ın elinde tek güç silah. Silahlar bırakılırsa kendisinin İmralı'da unutulacağını düşünüyor.
Baydemir'e bir eşbaşkan atandı. Artık Baydemir dönemi fiilen bitti diyebiliriz.
Örgütün ne olduğunu anlatmak için son örnek Orhan Miroğlu'nun tehdit edilmesi. PKK, Miroğlu'na bile katlanamadı ve ölümle tehdit etti.
Yani, memleketin
doğu cephesi bildiğiniz gibi.