Önce
WikiLeaks nedir, hatırlayalım: Kâr amacı gütmeyen uluslararası bir medya kuruluşu. Çeşitli kaynaklardan edinilen gizli
belgelerin ifşasında uzmanlaşıyor. Başındaki kişinin Avustralyalı bir internet aktivisti olan
Julian Assange olduğu biliniyor. Bugüne kadar birçok
ödül kazandı. 2008'de The
Economist dergisinin Yeni
Medya Ödülü'nü aldı. 2009'da Kenya'da güvenlik güçleri tarafından işlenen cinayetlerle ilgili raporu yayımladığı için Britanya
Uluslararası Af Örgütü ödülünü kazandı.
WikiLeaks geçen nisan ayında
Amerikan askerlerinin
Irak'ta sivilleri öldürdüklerini gösteren videoyu yayımladı; Amerikan ordusunun sivilleri
hedef aldığını ve savaş suçları işlediğini gösteren gizli belgeleri Afgan
Savaş Günlükleri adıyla geçen temmuz ayında, aynı içerikteki Irak Savaş Günlükleri'ni de geçen ekim ayında açıkladı. Performansı hiçbir şekilde ABD'nin çıkarlarına
hizmet ettiği izlenimi vermeyen WikiLeaks, bu ay başında da Amerikan diplomatlarının Washington'a gönderdikleri gizli raporları dünya kamuoyuna açıkladı. Raporları kaydedip WikiLeaks'e ulaştıran er Bradley
Manning geçen mayıs ayından beri ABD'de
tutuklu, Assange ise
İnterpol tarafından aranmakta; yakalanırsa
casusluk suçlamasıyla yargılanması söz konusu.
WikiLeaks ifşaatını
Müslüman liderleri birbirlerine düşürmek, Müslüman halkları liderlerine düşman etmek veya babası Müslüman olan Obama'yı yıpratmak amacını taşıyan bir ABD komplosu olarak yorumlamak sağlıklı bir düşünce tarzı değil. Olayı ABD hükümetinin 3 milyon kişinin girmesine imkân veren ve hiçbir denetim getirmeyen bir
haberleşme ağı kurmakla sergilediği beceriksizliğin istenmeyen bir sonucu olarak görmek mantıklı.
İfşaattan en büyük yararı sağlayan dünya kamuoyu: Siyasilerin ve diplomatların ne büyük bir ikiyüzlülükle davrandıklarını, söyledikleri ile yaptıkları arasındaki tutarsızlıkları belgeliyor. İfşaattan en büyük zararı görecek olan taraf da, başka hiç kimse değil ABD. Diplomatlarının BM yetkilileri aleyhine casusluk dahi yaptığını gösteren belgeler, ABD'nin saygınlığını iki paralık ediyor. Bundan böyle Amerikan hükümetine ve temsilcilerine dünyanın hiçbir yerinde güven duyulmayacak. Belgelerin asıl etkisi ise, ABD'ye duyulan tepki ve öfkenin daha da büyümesi olabilir. Bu yüzden ABD'de WikiLeaks aleyhine
kıyamet koparılıyor; belgeleri yayımlayan internet siteleri dün itibarıyla kapanmaya başladı bile.
Dikkate alınması gereken öteki hususlar şunlar: Söz konusu olan 250.000 belge. Bunların henüz çok
küçük bir kısmı yayımlandı.
New York Times gazetesi belgeleri süzgeçten geçirerek yayımladığını, kişilerin güvenliğine ve ulusal güvenliğe zarar verebilecek belgeleri basmadığını açıkladı. Belgelerin verildiği öteki gazetelerin de (
Guardian,
Der Spiegel,
Le Monde, El Pais) benzer önlemler aldıkları muhakkak. WikiLeaks eğer belgelerin tamamını açıklayabilirse, bugün yapılan yorumlar çok değişebilir.
Belgelerin, her biri farklı siyasi eğilimleri ve gündemleri olan; kimi gevezelik eden, her duyduğunu kâğıda geçiren ya da düpedüz yalan uyduran diplomatların elinden çıktığı unutulmamalı. Raporların yazarlarından olan bir
Ankara büyükelçisinin ABD'deki
İsrail Lobisi'nin önde gelen mensuplarından biri olduğu ve AKP hükümetine derin bir husumet beslediği herkesin malumu.
Bir de şu soru var: WikiLeaks manipüle ediliyor mu? Bu bağlamda Başkan
Jimmy Carter döneminde
Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Zbigniew Brzezinski'nin söyledikleri belki dikkate değer. Brzezinski'ye göre, kimi ülkelerin istihbarat örgütlerinin WikiLeaks'e malzeme sağlamak suretiyle, ABD'nin öteki hükümetlerle olan ilişkilerine zarar vermek veya bazı hükümetlerin altını oymak amacıyla WikiLeaks'i manipüle ettikleri düşünülebilir. Aynen şöyle diyor: "
Sarkozy,
Berlusconi ya da Putin'le ilgili dedikoduları bir yana bırakırsak, Türkler için söylenenlerin Amerikan-Türk ilişkilerini bozma hesabına dayandığı çok açık." (PBS Newshour, 2
Aralık)